🍭BÖLÜM 19🍭

473 37 19
                                    

Tenefüs zilinin bizim morallerimizin aksine neşeli sesi koridorlarda yankılanırken matematik yazılı kağıdını hocaya teslim etmek için ayağa kalktım ve büyük bir sıkıntıyla kendini bahçeye atmaya çalışan kalabalığın arasından öğretmen masasına bırakıp koşarcasına diğer öğrencilerin peşinden bahçeye çıktım. Nehir'de hızlı adımlarla bana yetişti ve kendimizi ilk boş bulduğumuz eski ahşap banka attık.

"Of Allah'ım, hoca resmen ölelim diye hazırlamış bu soruları! Küçükken parkta falan suratına top mu attık ne yaptın garezi ne bu hocanın bize ya?" Nehir'in ağlamaklı sesi kulağımı doldururken Emre'ler yanımıza geldi.

"Boşver be kanka, en fazla sınıfta kalırız." Öylesine rahat bir ifadeyle omuz silktim ki Emre'nin kaşları çatıldı. Can ve Barış eteklerine kumaş yetmeyen cilveli kızları kovalayıp boşalttıkları bankı kucakladıkları gibi bizimkinin yanına getirip birleştirdiler. Emre benim yanıma otururken Can, Mert ve Barış sırayla Nehir'in yanına dizildiler.

"Hayırdır, niye sınıfta kalıyorsunuz?" Mert'in büyük bir ilgiyle sorduğu soru karşısında Nehir acınası bir inlemeyle durumu açıklamaya çalıştı.

"Bizim onun bunun çocuğu olan Matematikçi sınav tarihini bize vermedi ve bugün sınıfa girip kazık gibi sınav sorularını önümüze koyarken 'kaldırın defterleri kitapları, yazılı olacaksınız' dedi! Ağlaya ağlaya okudum soruları, kalememim titreye titreye çözemedim." Nehir küçük bir çocuk gibi büzdüğü alt dudağını öyle tatlı bir ifadeyle titretti ki Mert'in içinin gittiğine yemin edebilirdim. Bende sıkıntıyla başımı Emre'nin göğsüne yazlayıp kara kara düşünmeye başladım.

BIM'de kasiyer falan olabilir miydim acaba?

"Kızlar çok üzülmeyin ya, Emre ve Mert'in matematiği mükemmeldir. Sizi çalıştırırlar." Barış gözlerini telefonundan ayırmadan kendince bize teselli verirken Emre kolunu omzuma attı.

"Aynen biz çalıştırırız sizi, toparlarsınız. Öbür sınavlara bomba gibi giriceksiniz demedi demeyin." Neşeli sesi kulaklarımı doldururken başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"Gerçekten mi?" Umut dolu gözlerle suratına beklentiyle bakarken keyifle gülümseyip parmağının ucuyla burnuma fafifçe vurdu.

"Gerçekten." Ve o an anın büyüsü bozuldu. Kan hızına hız katarak yüzüme nüfus ederken boynumdan itibaren kızarmaya başladığımı hissettim. Emre'yle bir çift gibi sarmaş dolaştık ve şu an resmen göz göze dip dibeydik! Yanağım sert göğsünde güçlü kolu ise omzumdaydı ve burnum buram buram temiz detarjan ve yoğum bir şekilde Emre kokan okul formasına sürtünüyordu.

Bu ne samimiyet Ya Rabbim!

Üstelik ilk ben başımı göğsüne yaslamıştım!

Hızlıca kolunun altından çıkıp okul formamı düzeltiyormuşçasına uçlarından çekiştirdim ve doğrulup saçlarımın yüzümdeki kızarıklığı kapatmasını umarak önüme gelmelerini sağladım. En azından sabah sanki böyle bir olay yaşayacağımızı hissetmişçesine resmen parfüm banyosu yapmıtım. Öz kokumdan eser yoktu. Gözüm Nehir'e iliştiğinde biricik kankasının mesut olmasını isteyen en yakın arkadaş olarak bana imalı gözlerle bakıyor, otuz iki diş sırıtıyordu.

"Kusura bakma, sevgilin falan varsa yanlış düşüncelere kapılmasın." dedim içime kaçmış bir sesle.

Alev alev yanıyorum ulan!

Tatlı gülüşüni işittiğimde iç çekmemek için zor tuttum kendimi. Bu kadar güzel gülünmez be! Bari katır gibi kişne falan hiç mi kusuru yok bu çocuğun?

"Sorun yok. Kardeşçe bir sarılmayı kimseye açıklayamayacak değilim." Hayat durdu o an saniyelik. Nefesim bir anda doldu ciğerlerime soğuk soğuk. gözlerim dolu dolu oldu. Bir an bütün o edepli, terbiyeli hallerimi bir kanara bırakıp 'kardeş senin anandır oç!" diye dalmak istedim ona. O güzel burnuna kafa atmak, iri elmacık kemiğini morartmak...

🍭L O L İ P O P🍭 ~~ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin