🍭BÖLÜM 18🍭

476 30 22
                                    

Lolipop'la olan yazışmamızın ardından tam üç gün geçmişti ve Can hala benimle konuşmuyordu. Gönlünü almak için ne zaman yanına gitsem benden kaçıyordu. Bu durum canımı sıksa da pes etmiyor onunla konuşmak için fırsat kollamaya devam ediyordum.

Sıcaktan bunaldığım için düğmelerini açtığım bordo renkteki okul formam terden sırılsıklam olmuş, üzerime yapışmıştı. Başımın arkasında minik bir at kıyruğu yaptığım saçlarımdan birkaç haylaz tutam tokamdan kurtulup alnıma doğru dökülmüş büyük ve sarsak adımlarımın etkisiyle  görüş açımda sallanıyordu.

Varlığı gereksiz bir yükmüşcesine tek omzumda sallanan sırt çantamın içinden su şişemi çıkardım ve zaten bitmekte olan suyu tek yudumda tükettim. Yağmur yağacağını bize haber veren güneş kızdırabildiği kadar kızdırıyor ve yorgun beddenlerimizi adeta haşlıyarak avuç içlerimize kadar terletiyordu.

 Tanıdık kapının önüne geldiğimde derin bir nefes alıp boğazımı temizledim ve gereksiz heyecanımı üzerimden atamamışken zile basıp beklemeye başladım. Çok geçmeden Can'ın annesi Aysun ablanın zayıf bedeni kapı aralığından görüldü. Başında çiçeki yazması da üzerindeki uzun kollu badinin altındaki eteği de lacicert renkteydi. Sarı kirpiklerinin ardındaki yeşil gözleri oğlunu andırıyor, annesi olduğunu kanıtlarcasına parlıyordu.

"Emre, oğlum bir şey mi oldu?" Aysun abla benim bu gergin tavırlarım ve hala üzerimde okul forması olmasından kötü bir şey olduğunu düşünmüş olacak ki ince kaşları çatılmış tedirginkikle yüzüme bakıyordu. Terli avuçlarımı pantolonuma sürüp kurularken kapıdan içeri başımı eğip şöyle kısaca bir içeri göz attım.

"Can odasında mı acaba?" Çekingen bir ifadeyle sorumu yöneltirken yapmacık bir şekilde gülümsedim. Aysun abla oldukça kısa olduğu için başımı eğmek zorundaydım ve bu durum geçmek bilmeyen saniyeler boyunca boynumu ağrıtıyordu.

"Odasında, kitap okuyor."

"İçeri girebilir miyim acaba?" Kapnın kenarına doğru çekilip bana yer açarak soruma cevap verdiğinde ayağımdaki spor ayakkabıları çıkartıp eve girdim. Vakit kaybetmeden Can'ın odasına gittim ve kapıyı çalma zahmetine girmeden kulpa çöktürüp içeri girdim. Üzerinde pijamalarıyla yatağın üstüne tünemiş Rick Riordan'ın Percy Jackson serisinin ilk çizgi romanı olan Şimşek Hırsızı'nı kaşlarını çatmış büyük bir dikkatle okuyordu. "Gelebilir miyim?"

"Geldin zaten." Umursamazca göz devirip kitabına bakmaya devam etti fakat gözlerinin satırların üzerinde dolanmadığına yemin edebilirdim. Bütün dikkatini üzerime vermişti fakat gurur meselesi haline getirdiği için - ve ayrıca kırgın olduğu için- suratıma bakmamakta ısrarcıyıdı. Ama bilmiyordu ki bende en yakın arkadaşımın gönlünü alma konusunda ısrarcıydım.

Kapıdan içeri süzülüp yanına vardım ve lacivert nevresiminin üzerinde sanki kırışıklık varmış gibi elimle düzeltip oturdum. Dirseklerimi dizlerimin üzerine yaslayıp gözlerimi beyaz renkteki halıya diktim ve derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.

"Aslı konusunda ne kadar kırgın olduğunun farkındayım. Özür dilerim. Ama kasıtlı yapmadım tamam mı? Öylesine bir isim salladım ve dilimden üzgünüm ki Aslı çıktı. Asla ama asla seni kıracak bir şeyi kasıtlı olarak yapmam. Biliyorum o kızı çok seviyordum fakat belki de böyle olması gerekiyordu ha? Seni aldatması doğru değildi tabii ama o kızla birlikte olmanızda doğru değildi. Seni aldatmasa bile zaten ayrılırdınız çünkü seni bizden uzaklaştırıyordu ve inan bana bu hepimizi üzüyordu.  Her ne kadar bazen fazla egolu ve salak olsanda sen benim kardeşimsin ve ben basit bir kız yüzünden kardeşimi kaybetmek istemiyorum. Ayrıca o kızdan sonra yeni yetmeler gibi her kıza sulanır oldun farkında mısın, bilmiyorum." Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda göz göze geldik. Kitabını kenara koymuş ve doğrulmuştu.

"Narin'in dediği gibi tam bir geri zekalı gibiyim değil mi?" Dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Biraz." İkimizde buruk bir ifadeyle kıkırdadığımızda kollarımı iki yana açtım. "Eğer sarılmak istersen..?"

"Niye sana sarılmak isteyim be? Tamam bokunu çıkartma affettik gitti."  Yüzünü buruşturup yattığı yerden doğruldu ve kitabını kitaplıktaki yerine yerleştirdi.

"Di mi bence de saçma oldu. Bir de kızlar gibi omzumda ağla." Ben istemsizce gülerken Can 'çok beklersin' dercesine bana orta parmak gösterdi.

"Bir de sarılma ayağına sağlıklı bedenimden faydalanacak oç." Kaşlarımı çatıp yatağın üzerindeki yastığı tam götüne fırlattım.

"Sana mı kaldım lan ben! Bakıyorum da hemen kıçın havalandı. Hiçbir kırgınlık kalmadığına göre eve gidiyorum ben. Şu rezalet formadan kurtulmam lazım." Tiksinircesine yüzümü buruşturup formamam baktım. Hala terliydim ve kendimi eve gidip soğuk bir duşun altına atmak için sabırsızllanıyordum.

"Sen benim kıçıma kurban ol be!" Ayağa kalkıp kafasına bir tane patlattım.

"Hadi lan ordan!" İkimizde aptal gibi sırtıp sarıldık ve iki kere sırdına dostça vurdum.

"Bence de sen eve gider gitmez kurtul bu formadan. İmha et bu formayı, yok et. Bu- Bu ne biçim koku be! Burnum direği sızladı." Sırtına - bu sefer kesinlikle dostça olmayacak şekilde -  olabildiğince sert vurdum ve geri çekildim.

"Sen sanki gül kokuyon aq." Başımı eğip formayı koklayınca bende yüzümü buruşturdum. "Ben harbi en kestirme yoldan eve gidiyim en iyisi." Odadan çıkıp dış kapıya yöneldim.

"Dikkatli git." Diye seslendi Can arkamdan. Apartmana çıkıp ayakkabılarımı giyerken alayla sırıttım.

"Ölsem sanki çok üzülücen ya."

"Parti verirdim." Alayla sırıtıp ayakkabılarımı giyince doğruldum ve beni yolcu etmeye gelen Aysun ablaya bir baş selamı verip hızlıca merdivenleri indim.

Artık her şey yoluna girmişti.

Yani sanırım.

🍭

Selam, yine ben! Öcelikle yazım kurallarına takıntılı olanlara sesleniyorum, yukarıda birkaç kelimeyi söyleyiş şekline göre yazdım çünkü canım istedi. Zaten bu kitabın edebi bir değer taşıdığı falan da yok. Ha böyle söylemem kitaba özenmediğim anlamına da gelmez. Kesinlikle öyle bir şey yok. Size en güzel şekilde sunmaya çalışıyorum bölümleri. Şimdi niye yükseldin diyeceksiniz dfgjpgrjgr. Bazı insanlar lafı istediği yere çekip durmadan eleştiriyor da. Tabii benim biricik okurlarım öyle bir şey yapmıyor da hani şimdi yarın bir gün biri gelir bir şey der hiç keyfimiz kaçmasın diye baştan söyleyeyim dedim.

Ay yine çok konuştum değil mi? dııghşpr

Arkadaşlar hepiniz bölümlere beş yorum bile yapsanız yeter lütfen hiç yorum yapmıyorsunuz. Gerçi benim bölüm yazamadığım dönemde on beşinci bölüme bir arkadaşınız azimle 'yb' diye bir sürü yorum atmış. Kırk yorum falandı fjgrgıhrg. Asla şikayetçi değilim bu durumdan hatta hoşuma gitti. Ama sizin yorum yapmanız için bölüm mü atmamam lazım diye sorgulamadın değil. Zaten pek çok okuyucuyu iki aylık süreçte bölüm yazamadığım için kaybetmişim. bu beni üzdü.

Hala çok konuşmaya evam ediyorum sanırım.

Bana ulaşmak isterseniz instagram adersim, ikranurtufan.official


🍭L O L İ P O P🍭 ~~ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin