🍭BÖLÜM 22🍭

433 29 25
                                    

Soyunma odasının kapısının önüne varmak üzereyken soldaki koridordan bir kız hızla gelip kapıyı açtı ve aynı anda içeri seslendik.

"Tunay!" Erkeklerden içeri dalmamızla ilgili itiraz sesleri uğultu halinde yükselirken köşede üst değiştiren bir çocuk son anda altına okul pantolonunu geçirebilmişti. Çoğunun da üstünde tişört yoktu zaten. İlk başta hepsinin kaşları çatık olsa da şu an çoğunun yüzünde eğlenen bir ifade vardı.

Önümdeki kız omzunun üzrinden bana baktığında onun Nehir olduğunu fark ettim. O niye burdaydı ki şimdi? Tunay onu sinirlendirecek ne yapmıştı?

"Fuhuş operasyonuna girer gibi girmeseydik iyiydi." Nehir'in sadece benim duyabileceğim bir ses tonuyla söylediği şeye istemsizce kıkırdadım. Gerçeken ortamı gereğinden fazla germiştik.

"Tunay, hayırdır? İki kızı erkekler soyunma odasına daldıracak kadar ne yaptın?" Arkalarda üstü giyinik bir çocuk alaylı sesiyle Tunay'a takıldığı vakit gözüm istemsizce onu aradı. Fakat İsmail'le göz göze gelince durdum. Dudaklarını birbirine bastırmış bir Emre'ye bir bana bakıyordu.

"Lan bu kız birkaç hafta önceki antremanda kavga çıkmasına sebep olan kız değil mi?" Bunu söyleyen yaşıtım gibi duran sarışın çocuğa döndüğümde yüzümü ekşi bir şey yemişim gibi buruşturdum. Hayatım boyunca hiç bu kadar tuhaf bir şekilde tanımlanmamıştım. Kendimi rahatsız hissederek yerimde kımıldandım.

"Şey... Soyunma odasına daldığımız için özür dileriz ama Tunay'ı almamız lazım." Tedirginlikle kurduğum cümlenin ardundan Emre elinde tuttuğu bordo olkul formasını üzerine geçirip bir adım öne çıktı ve bana yaklaştı.

"Narin n'oluyor?" Kaşları çatılmış bal rengi gözleri şüphe ile yüzümde geziniyordu. Omuzlarına gelen saçlarının birkaç tutamı yaptığı topuzdan kurtulmuş çehresine doğru düşmüştü. Gergince alt dudağımı emip bıraktığımda bakışları birkaç saniyeliğine oraya kaydı. Gözleri tekrar gözlerime tırmandığında gülümsemeye çalıştım.

"Yok bir şey ya. Biz sadece hızımızı alamadık, daldık öyle kusura bakmayın tekrardan. Dediğim gibi Tunay'ı alıp çıkacağız." Kaşlarımı çatıp omzuna sanki orda bir şey görmüş gib baktım. "Dur şurda iplik kalmış sanırım." Parmak ucuma doğru kalkıp kulağına yaklaştım ve ipliği almaya balışıyor gibi davranıp fısıldadım."Okul çıkışı Mert ile bizi bekleyin." Geri çekildiğimde kaşlarını çatmış bir şekilde bakmaya devam etse de başını sallayıp çantasını omzuna taktığı gibi soyunma odasından çıktı.

"Kızla benim girmem gereken derslerim var, sizinle sonra okul çıkışında buluşuruz." Tunay sırıtıp çantasını omzuna taktığında Nehir öne çıkıp kolundan yakaladı.

"Eğer sınavları dert ediyorsan sorun yok Tunay, nasıl olsa sen soruları ve cevapları çalabilirsin." Tunay alayla güldü. Şimdi yalan söylememek lazım, aşırı karizmatik görünmüştü.

"Böyle yaptığı vakit senden daha çok hoşlanmama sebep oluyorsun biliyorsun değil mi?" Nehir önce afalladı. Alt dudağını yalayıp kendini gülmeye zorladı.

"Bilmiyordum. Sözlerin sayesinde de benden hoşlandığını da öğrenmiş oldum." Saçlarını karıştırıp kaşlarını çattı. "Neyse. Biz buraya ne için gelmiştik? Neyse hatırlayınca konuşuruz. Hadi Narin gidelim." Kolumu tutup beni kapıya çektiğinde onu durdurdum.

"Nehir bir dur Allah için ya! Tunay sende gel istersen hani olay gereğinden fazla büyüdü ve yanlış noktalara gitti." Başımı yan doğrı yatırıp gülümsediğimde o da gülümsedi.

TUNAY GÜLÜMSEDİ!

HEMDE SAMİMİ BİR ŞEKİLDE!

"E hadi gidelimde konuşalım bakalım ne konuşacaksak." Yanağımdan makas aldı ve yanımdan geçip soyunma odasından dışarı çıktığında geriye yeni sıkmış olduğu parfümün kokusu nüfus etti. Dönüp 'bu koku ne yiğidim' dercesinne ardından baktım. Kalite akıyordu parfümden resmen.

🍭L O L İ P O P🍭 ~~ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin