🍭BÖLÜM 24🍭

434 31 43
                                    

Hadi bu da size kıyağım olsun.

Keyifli okumalar.

🍭

Okul çıkışı Mert ve Emre'yle buluşmuştuk fakat unuttumuğumuz bir şey vardı. Pardon iki şey. Can ve Barış.

"Bizsiz plan yapmak yakışıyor mu size?" Barış kollarını göğsünde kavuşturmuş huysuz bir çocuk gibi surat asmıştı. Can ise bize küsmüş arkasını dönüp eve gitmeye kalkmıştı. Emre son anda ikna etmiş gitmesine angel olmuştu.

"Plan fala yapmadık ya. Gülüp eğleneceğimizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz." Kıvırcık gür  saçlarımı kulaklarım üşümesin diye açık bırakmıştım fakat işe yaramıyordu. Üzerümdeki siyah renkteki kot cekete iyicene sarıldım çünkü donuyordum. On-on beş dakikaya yağmur yağacak gibiydi hava.

"Niye gidiyorsunuz peki bizsiz?"

"Gelin anasını satayım, sizde gelin. Hatta Barış çağır İrem'i, o da gelsin." Emre sinirle saçlarını karıştırıren Barış telefonuna sarılıp bizden birkaç adım uzaklaştı. Bu da dünden razıymış kızı aramaya.

Can mı?

Az ötede alt dudağını ısırarak kendisini süzen kıza gülümseyip göz kırptı ve gayet havalı bir şekilde saçlarını karıştırıp önüne döndü. Gelişme vardı bu çocukta. Salak saçma davranmıyordu kızlar konusunda en azından.

"Selam. Bir yere gidiyormuşsunuz, Barış çağırdı beni de." İrem'in tatlı sesi duyulduğunda hepimiz ona döndük. Ne ara konuştunuz da çağırdı? Daha şimdi yanımızdan ayrılmadı mı bu çocuk? Barış elini İrem'in beline atıp onu kendine çekti. İrem'in yanakları kızarırken uzanıp Barış'ın yanağına minik bir buse kondurdu. İri mavi gözleri merakla üzerimizde gezindi. "Ee nereye gidiyoruz?"

"İlerideki kafede gidelim işte, dondum hadi." Nehir ellerini birbirine sürterek ısıtmaya çalışırken kızarmış burnuyla oldukça tatlı görünüyordu fakat bunu ona söylesem beni keserdi. Üşüyünce kim bu kadar sevimli olurdu Allah için? Kankam diye demiyorum çirkef kişiliğinin altında çok ponçik biri yatıyordu. "Lan yürüsenize kafeye! Götüm dondu diyorum." Tabi ne güzeliiği ne de ponçikliği çirkerfliğini ört bas edebiliyordu.

Hızlı adımlarla hep beraber kafeye doğru yürürken Emre'ye doğru yanaştım.

"Nasılsın?"

"Sana kızgınım." Elleri polarının ceplerinde bana değil arnavut kaldırıma bakarak ilerliyordu. Saçlarını ensesinde küçük bir atkuyruğu yaptığı için keskin hatlara sahip çenesi gözler önüne serilmişti. Botu uzun olduğu için başımı kaldırıp yüzüne bakmaya balıştım.

"Neden kızgınsın ya?" Çocuk gibi alt dudağımı büzdüm. Ela gözlerini kısa bir süre yüzümde gezdirip tekrar kaldırım taşlarını incelemeye başladı. Ne kadar ilgi çekiciyse artık o taşlar!

"Bir şeyler olmuş ve benimle paylaşmamışsın." Tunay mevzusundan bahsediyordu. Sinirli hali o kadar tatlı göründü ki gözüme itemsizce kıkırdadım. Bir kartalı andıran sert bakışlarımı aniden üzerime dikince dudaklarımı birbirine bastırdım. Boğazımı temizleyip açıklama yapma gereği hissettim.

"Ya vallahi işler düşüdüğün gibi değil. Biz de o olan bir şeyleri çözemedik, çok hızlı gerçekleşti her şey." Çatık kaşlarıyla tekrar önüne dönünce gülümseyip koluna -boyum ancak oraya yetiyordu!- omuz attım. "Şişşt. Darıldın mı cicim bana?" Başını başka tarafa çevirip güldü. İstemsizce bende güldüm. "Hadi ya kızma bana. Özür dilerim. Bak atarım kendimi denizlere sonra pişman olursun." Emre başını benden yana çevirip güldü bu sefer. "Affettin mi beni?"

"Affettim." Elini polarının cebinden çıkarttı ve kalbimi tekleten bir hareket yağtı; kolunu omzuna atıp beni kendine çekti. Gözlerim sonuna kadar kaçılırken vücudum kaskatı kesildi fakat zor da olsa yürümeye devam ettim. Boğazımı temizledim ve başımı yukarı doğru kaldırıp ona doğru bakmaya çalıştım.

"Ne çabuk geçti kızgınlığın senin öyle?" Başını önüne eğip düzgün dişlerini göstererek gülümsedi.

"Karşındaki şeker gibi tatlı olunca kızgın kalmak pek mümkün olmuyor." Omzumdaki elini hafif yukarı kaldırıp yanağımdan makas aldı.

AMAN YARABBİ!

Bu çocuk beni kalpten götürecek!

"Ya söylemeyim söylemeyim diyorum da, İrem kime benzemiş biliyor musunuz? Hani Esrarengiz Kasaba'da Soos'un sanal sevgilisi Giffany vardı ya, bence ona benzemiş." Nehir'in sesi kulaklarıma dolarken hepimiz ona döndük.

"Ama Giffany'nin saçları koyu pembeydi, İrem'in ki toz pembe. Ayrıca Giffany'nin gözleri de pembeydi İrem'inkiler gece mavisi." Barış'ın hızla sohbete dahil olmaı beni hem şaşırtmış hem de güldürmüştü. Demek çizgidizi izliyordu. "Ve ve ve ve, altını çizmeliyim çünkü önemli, benim sevgilim o kız gibi psikopat değil." Kolunun altındaki İrem'in başına şefkatli bir öpücük kondurduğunda İrem tatlı tatlı kıkırdadı. Nehir göz devirip saçını omzunun üstünden elinin tersiyle geriye savurdu.

"Sadece benzettim Barış." Durup şeytan şeytan güldü. "Ayrıca biz henüz İrem'i henüz tanımıyoruz. Belki psikopat? Belki potansiyel katil?"

"Lan!" Barış Nehir'in kafasına vurmak için öne atıldığında Nehir başını eğip kahkaha atarak koşum Mert'in arkasına saklandı. Mert koluna sarılmış olan Nehir'e şaşkın şaşkın baksa da sonradan kolunu Nehir'in ellerinden çekip onun omzuna attı. Nehir ise bu detayı fark etmeyip İrem'e hitaben konuştu.

"Aşkım sen alınma benim amacım sadece Barış'ı sinir etmek." İrem'e öpücük attığında İrem de gülümseyip ona öpücük attı.

"Iyy! Vıcık vıcıksınız yemin ediyorum. Hepsi de bulmuş kolunun altına yakışan kızları." Uzun zamandır sessizliğini koruyan Can huysuz huysuz homurdanıp önümüze geçti ve elleri ceplerinde hepimizden önde tek başına kafeye girdi. Söylediği sözle hepimiz şaşırsakta Nehir ile ben utanmıştık. Çünkü Can 'hepsi de bulmuş kolnun altına yakışan kızları' demişti.

Hızla Emre'nin kolunun altından çıkıp Can'ın peşinden kafeye girdim ve Can'ın bulduğu boş masaya sandalyemi çekip oturdum. Diğerleride bizi bekletmeden içeri girdi ve masaya gelip oturdular.

"Eveeet, ben direkt olarak konuya giriyorum. Biz Tunay'ın Nehir'den hoşlandığını düşünüyoruz." Kurduğum cümleyi pimi çekili bir bomba gibi masaya bıraktığımda ilk patlayan Mert oldu. Hızlıca başını kaldırıp iri iri açılmış hahve gözleriyle Nehir'e baktı.

"Aynen. Zaten kendisi bugün sesli bir şekilde dile getirerek teorimizi destekledi. Zaten birkaç gün önce de sınıf öğretmenimizin telefonundan numaramı araklamış, bana mesaj attı." Nehir başını önüne eğip kıkırdayıp "Salak." diye mırıldandı. Mert öylece kalakaldı.

Yazık oldu çocuğa.

"Ben niye bu durumu herkesle beraber öğreniyorum?" Tek kaşımı kaldırıp sorgularcasına yüzüne bakarken bakışlarını kaçırdı.

"Soyunma odasının kapısının önünde Tunay'ı sınav sorularını bana attığı için azarlarken numaramın onda olduğunu anlayacak kadar zeki olduğunu düşünmüştüm." Ağzım şaşkınlıkla aralandı. Hem bana bu durumdan bahsetmediği için özür dilemiyor hem de hakaret ediyordu. Sinirden kıpkırmızı olurken masanın üzerindeki Emre'nin telefonu çalmaya başladı. Emre telefonu eline alınca önce şaşkınlıkla gözleri irileşti sonraysa belirgin adem elması aşağı yukarı hareket etti. Bakışlarını telefonundan alıp bize çevirdi.

"Annem arıyor"

🍭

Amanin neler oluyor böyle llxkmvxmdlf

Oylarınızı bekliyorum ballar.

Bana ulaşmak isterseniz instagram hesabım; ikranurtufan.official

🍭L O L İ P O P🍭 ~~ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin