🍭BÖLÜM 3🍭

719 71 18
                                    

Nöbetçi öğrencilerin oturduğu masada oturmuş sandalyemi gıcırdatarak bir ileri bir geri sallanıyordum. Son attığı mesajdan sonra cevap verememiştim. Bana narin kız dediği için Nehir bir saat anladı kesin diyerek başımın etini yemişti. Şimdi ise sınıf defterlerini toplama saati yaklaştığı için heyecan yapmıştım. Öbür nöbetçi öğrenciyle anlaşmıştık, o dokuzları ve onları halledecekti ben de on birleri ve on ikileri.

Çıkış saatine on beş dakika kala koştur koştur ikinci kata çıkıp on birlerin defterlerini topladım. Yedi dakika kaldığında ise on ikileri toplamaya başladım.

Elimde beş altı tane defter ile Emre'nin sınıfının kapısını çaldım ve kulpu aşağı indirip sınıfa girdim. Tahtaya bir şeyler yazan öğretmen sinirle bana döndü. Sınıftan çıt çıkımıyordu.

"Çık dışarı! Ben bu sınıftan çıkmadan da bir daha asla girme!" Suratıma bağırmasıyla kuru bir yaprak gibi olduğum yerde titredim ve geri geri adımladım. Gözlerim dolmuştu.

"Ö-Özür dilerim." Arkamı dönüp koşrak sınıftan çıkıp kapıyı da ardımdan kapattım. Kayarak yere oturdum ve dolan gözlerimi elimin tersiyle sildim. "Yine rezil oldum. Keşke bir günüm de güzel geçse." Önümde bir çift ayakkabı gördüğümde burnumu çekerek başımı kaldırdım.

"Hey ne oldu sana? Neden kapının önünde oturuyorsun." Emre kucağımda sıkıca tuttuğum sınıf defterlerine bakarken ben şaşkınlığı üzerimden atıp doğruldum.

"Bir şey yok. Hoca kızdı sadece. Ben biraz sulu gözümdür boşver beni. Buyur geç sınıfına." Aceleyle kapının önünden çekildim. Islak kirpiklerimi kırpıştırıyor arada bir burnumu çekiyordum. Emre bu halime güldü ve cebinden bir paket selpak çıkartıp kirpiklerimi kuruladı. Onun bu hareketi üzerine kaskatı kesildim.

"Nefes alabilirsin artık Narin." Yüzündeki eğlenen ifadeden anladığım kadarıyla utandığımı fark etmişti. Başımı önüme ağip kıkırdadım. Emre sınıfın kapısını çalmadan içeri girdi. "Hocam sınıf defterini alabilir miyim?" Başımı kaldırıp şaşkın bir halde onun suratına baktım. O ise hocaya bakıyordu. Sınıf kendi arasında fısıldaşmaya başlamıştı bile çoktan. Hoca öfkeli bakışlarını tekrar üzerime dikince Emre önüme geçip beni hocanın göz hapsinden kurtardı.

" Emre ne yapıyorsun?" Gözlerim sırtında gezinirken yalnızca onun duyabileceği bir ses tonuyla sormuştum bu soruyu.

"Sessiz ol." Sesini biraz daha yükseltip bu sefer hocaya döndü. "Hocam hadi. Sınıf defteri..." Böyle hareketler ona göre değildi. Hep hocalara saygılı biriydi. Neden yapıyordu bunu?

Hoca masaya ilerleyip sınıf defterini aldı ve yanımıza kadar gelip Emre'nin eline verdi.

"Benimle daha düzgün konuşman gerekir Emre. Bir seferlik bir şey demiyorum. Bir daha olmasın." Bana kaçamak bir bakış atıp tekrar tahtaya doğru ilerlerken Emre yönünü bana çevirdi.

"Al bakalım. Benden sana tavsiye Kürşat hocanın gözüne uzun süre gözükme." Defteri elime verip göz kırptı ve kapıyı kapatıp sınıfa girdi.

"Bana göz kırptı." Olduğum yerde donmuş kalırken ayaklarımın dibinde duran kahverengi deri bilekliği fark edip elime aldım. Bu Emre'nin bilekliğiydi. Ve bu bilekliğe çok değer verirdi.

Bilekliği ona geri vermem gerekirdi.

Bilekliği alıp bileğime taktım ve hiç düşünmeden arkamı dönüp diğer sınıfa ilerledim.

🍭

Sizce güzel gidiyor mu?

Küçük yıldız...

🍭L O L İ P O P🍭 ~~ Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin