- Abi sanırım her şeyi detaylı bir şekilde en başından anlatmam gerekiyor. Zamanın var değil mi?
- Bundan önemli iş mi var Tarık, hadi başla.
- Şimdi Cenap abi biliyorsun akademik çalışmalarım haricinde tarihteki enteresan konular hakkında da okuma yapmayı çok severim. Bir ara da tarihteki kıyamet söylentilerini araştırıyordum. Bilmiyorum duydun mu Jacob Bernoulli diye bir matematikçi var.
- Duymuştum, Bernoulli teoremi diye bir şey vardı sanırım.
- Bravo abi, işte bu adam bir takım matematik hesaplamalar yapmış ve 5 Nisan 1719’da Dünya’ya bir gök taşının çarpacağını söylemiş.
- Şimdiki gibi yani?
- Aynen öyle, ben bu kıyamet söylentilerini araştırırken Osmanlı’da bu söylentilerin bir etkisi olup olmadığını da araştırdım. Bir çok söylenti Osmanlı topraklarında da duyulmuş ama kader deyip, kıyametten kaçış olmadığını bildikleri için bir şey yapmamışlar. Ama bunda durum farklıymış, gelen bir gök taşı olduğu için o zamanın en zengin paşalarından biri belki kurtulabilirim umuduyla bu işe kafa yormaya başlamış.
Tarık’ın anlattıkları ilginç bir hal almaya başlamıştı. Tarık anlattıkça Cenap heyecanlanmaya başlamıştı.
- Ne yapmış peki?
- Abi dediğim gibi adam zamanının en zenginlerinden biri belki de en zenginiymiş, üstelik böyle eksantrik işlere de meraklıymış. Bu adam sağlam zemine sahip bir arsa almış. İmparatorluğun en hünerli ustalarını bir araya toplamış ve yurt dışından getirttiği bir mimarın emrine verip kendisini gök taşından koruyacak bir sığınak yapmasını istemiş.
- Sonra?
- Mimar her ne kadar bu isteği garip de bulsa kendisine teklif edilen para karşısında oturmuş ve uzun süre üzerinde çalıştıktan sonra her açıdan kusursuz bir sığınak planı çizmiş. Yüzlerce işçinin ve onlarca ustanın çalışmasıyla 2 senede sığınağın yapımını bitirmişler. Tabi ki Paşa sığınağı kullanmaya gerek duymamış ama anladığım kadarıyla sığınak hala duruyor.
- Sen de bu sığınağı bulalım mı diyorsun? Ulan Tarık beni de heyecanlandırdın. Oğlum iş sığınakla olsa şimdiki imkanlarla sığınağın alası yapılır.
-Abi bu dediğim sığınak hala duruyorsa bizi gök taşından koruyabilir. Sen böyle sığınakların şimdi olmadığını mı sanıyorsun? Bence vardır ama sonuçta bu sığınaklar kaç kişi alır ki, milyonlarca insandan bahsediyoruz. Şimdi yapmaya kalksan yapacak adamı nereden bulacaksın? Hadi 2 ayda yaptın diyelim o sığınağa girmek için millet birbirini keser. Halbuki bahsettiğim sığınağı sadece sen ve ben biliyoruz. Burayı bulabilirsek en azından bir kurtulma ümidimiz olur. Bence hiçbir şey yapmadan beklemekten daha iyidir.
Cenap Tarık’ın söylediklerini uzun uzun düşünmüştü. Tarık pek de haksız sayılmazdı. Cenap Urla’ya gidip çaresizce beklemektense Tarık’la beraber şansını denemeye karar vermişti. Üstelik şimdiki imkanlardan bahsedip eskileri yetersiz buluyordu ama günümüzde yapılan binalar şiddetli bir depremde yerle yeksan olurken yüzyıllar öncesinde yapılmış binalar geçirdikleri onca afete rağmen dimdik ayakta duruyorlardı. Cenap bunları da düşününce Tarık’ın söylediklerini iyice aklı yatmıştı.
- Tamam Tarık ben varım. Benden ne yardımı istiyorsun?
- Teklifimi kabul edeceğini biliyordum Cenap abi, iki sene önce bahsettiğim paşanın günlüğü senin eline geçmişti ve benden incelememi istemiştin hatırlıyor musun?
- Galiba hatırlıyorum.
- Ben o günlükten bazı bölümleri incelemiş ve gerçek olduğunu söylemiştim. Ama tabi o zaman bu sığınaktan haberim yoktu dolayısıyla günlüğü tamamıyla incelememiştim. Şimdi bizim o günlüğü bulmamız gerekiyor.
- O günlükte sığınağın yerinin yazdığından emin misin? Hem belki günlüğe gerek kalmadan paşanın mülklerini araştırırsak sığınağın yerini bulabiliriz.
- Abi ben onları araştırdım. Paşanın o kadar çok mülkü varmış ki hangi birine bakalım. Üstelik şimdi çoğunun üstünde dev binalar var. Bizim o günlüğe ihtiyacımız var. O günlüğün hala sen de olma ihtimali var mı?
- Yok canım, dur şu kayıtlara bir bakayım.
Cenap kendisine büyük kolaylık sağlayacağını bildiği halde kayıtları bilgisayarda tutmaya bir türlü yanaşmamıştı. Her sene yaptığı satışları o senenin ajandasına kaydederdi. Şimdi de 2011 senesine ait olan ajandayı çıkarmış ve günlüğü kime sattığını araştırmaya başlamıştı. On dakikaya yakın süren bir araştırmadan sonra günlüğü sattığı kişiyi bulmuştu.
- Buldum.
- Kimmiş abi?
- Bunu alan kişi kendine almamıştı. Bu adam birçok koleksiyoner için çalışıyor ve onların aradıkları parçaları, benim gibi antikacılardan veya aklına bile gelmeyecek yerlerden bulup onlara götürüyor.
- Hadi ya, bu kötü oldu işte, neyse yapacak bir şey yok. Hadi gidip şu adamı bulalım.
- Şimdi mi?
- Tabi şimdi abi, kaybedecek zaman yok.
Doğru söylüyorsun, hadi gidelim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyamete 5 kala(Askıda)
Fiksi IlmiahDünya'nın sonu yaklaşırken Türkiye'de neler olacağını merak ediyor musunuz? İyi okumalar.