İKİ KÜÇÜK KANAT - sleeperbanana

389 12 0
                                    

En sevdikleri tepedeydiler. '' Çünkü seni seviyorum. Sen, sen tanrını bana verdiği en büyük armağansın. Ben seni çok...'' kız cümlesini tamamlayamadı. Gücü yetmedi. Gözleri dolu dolu çocuğun gözlerine baktı. Sanki yapabileceği bir şey yokmuş gibi... Son kez baktı kıza. Onunda gözleri dolmaya başlamıştı... Kızın görmesini istemiyordu. Başını yukarı kaldırdı, gökyüzünün berraklığına baktı ve yutkundu. Rüzgar ciğerlerine dokunuyordu, kızın kokusunu burnuna dolduruyordu. Gitmesi gerekiyordu, eğer şimdi gitmezse bir daha asla gidemezdi. Ve arkasını dönüp yürümeye başladı... Yüreği bedenine ağır geliyordu. Nefes alamıyordu... O minicik kızın, o küçük dünyası bir an da büyümüştü. Kaybolmuştu o koskoca dünyanın içinde... Tek başınaydı. Uçmaya çalışan kanadı kırık kuş kadar umudu kalmıştı. Belki son bir kez... Ve altında kaldığı yükle bir kez daha zorladı kendini, sadece fısıldayabildi; ''Gitme...'' sesi duyulmayacak kadar kısıktı. Çocuk bir adım daha atamadı, geriye döndü. Kıza bakıyordu. Bir şey söyleyecekmiş gibi ağzını açtı ve söyleyemeden geri kapattı. Yüzünü kaldırdı ve gökyüzüne bakmaya başladı. Yutkundu, yutkunmasıyla o mükemmel adem elması daha da belirginleşti. Yüzü bir an da hissizleşti. İçinden isyan ederek arkasına döndü. İşte kıza tekrar sırtını dönmüştü. Kızın son çabası da sonuç vermemişti. Anlamıştı, her şey bitmişti, herkes gidiyordu, her seferinde yine aşk kaybediyordu, çok acıtıyordu... Kız kollarını iki yana açtı. Gözlerinden çenesine yol almış göz yaşlarının daha fazla akmasını istemeyerek gözlerini kapattı. Rüzgarın ince, beyaz elbisesinin içinden süzülmesine izin verdi. Rüzgarın serinliğini ve ona zıt düşen güneş ışıkları tenine dokunuyordu. Bu yükü taşımaya dayanamadı ve kendini arkasında ki uçuruma bıraktı.

Kitap TanıtımlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin