ALTINCI BÖLÜM. "ŞİMŞEKLER BALOSU."

64.2K 4.5K 4K
                                    

ALTINCI BÖLÜM:
"Şimşekler Balosu."

Balmorhea, The winter

Mozart, Lacrimosa 🎼

🎭

Kafamın içinde dolanan bin bir düşünceden hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyordu. Ben an'ın vermiş olduğu acelecilik ve tedirginlikle, ona adını daha önce sormayı akıl edememiştim. Buraya gelmeden öncesini hatırladım; Pamir ve Kamelya'nın yanındaydım. Ta ki, Pamir beni bayıltana kadar. Hazır olup olmadığımı sordu, onay verdim ve şimdi buradayım. Gördüğüm tek kişi de bu adam ve belli ki, burada ondan başkası da yok... Seslice yutkundum. "Sen... Atilla?"

Onu tanımış olmam, siyah göz bebeğinin içinde bir pırıltı yarattı. Bense her şeyi berbat etmiş olmanın verdiği utançla kavruluyordum. Kendimi çoktan ele vermiştim, bundan sonrasını nasıl toparlayabilirdim ki?

"Demek beni hatırladın," dedi ve bakışlarını kaçırdı, sanki aklına bir şeyler geldi; bir takım üzücü şeyler. Sonra, "Gerçi ben, o eski ben değilim, yıllar geçti seni görmeyeli..." diye devam etti, yeniden gözlerime bakınca, "Çok değişmişim, öyle değil mi?"

Başımı azar azar aşağı ve de yukarı salladım.

"Ama artık beni duyuyor olmana çok sevindim," diyince, kalakaldım.

Sahi ya, Kamelya duymuyordu. Adam yüzünü tamamen kapatmış, dudaklarını okumam imkânsızdı.

Ben de ona, "Bi' çaresine baktım," dedim, "Geçici mi, yoksa kalıcı bilmiyorum. Sesini ilk kez duymuş olmanın şaşkınlığını yaşıyorum," sözlerim onu altüst etmiş gibi bir bakışı vardı, ne garip ki, hayranlık duyan bakışları vardı. "Hiç böyle tahmin etmemiştim," diye devam ettim, yalanlarıma, "aslında buraya gelmemdeki tek neden sensin, Atilla... Farkettim ki, seni bir kez daha görebilmek için, ölmeyi yeğlerim..."

Siyah sık kirpikleri ağır ağır kapanıp açıldı, yüzünün aldığı ifadeyi görmeyi çok isterdim. Elini ayağımın üzerine koyduğunda, teninin sıcaklığı uzuvlarımı ısıttı. "Madem benim için geldin, gitme. Kal öyleyse..."

Bu muydu beni öldürecek adam? Bu muydu Kamelya'yı öldüresiye döven ve bebeğini öldüren adam?

İnanmak güç.

Bacağımı kaldırıp atın üzerinde yan döndüm ve aşağıya atladım. At fazlasıyla yüksekti ama o, hemen büyük ellerini belime koyarak, daha hafif inmemi sağladı. Bakışlarım belimi saran ellerine kaydı ve yavaşça başımı yukarıya kaldırıp, ürkütücü gözlerine baktım.

"Bu diyara yeniden hoşgeldin, sevgili Kamelya'm..." dedi o ürkütücü ses tonuyla.

Ben bunu mecâz anlamda söylediğini düşünmüştüm ama sonrasında söylediklerini duyunca, öyle olmadığını anladım.

"Emret, tüm Karnasya'yı önünde diz çöktüreyim..."

Karnasya mı? Adam iyice sıyırmış. Buyur bakalım, şimdi onunla ne yapacaksın Nilay?

"Gereği yok," dedim ve hafifçe tebessüm ettim. "İstediğim sadece seninle biraz sohbet etmek ve yüzünü görmek..."

KELEK  +16 | Fantastik KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin