=20= Çok Yakışıklı Bir Hayalet

398 48 114
                                    

Elbise giydiğime inanmıyorum.

Elbise giydiğimize inanamıyorum.

Annem sanki görücüye çıkacakmışız gibi Alya ile ban zorla elbise giydirmişti, gittiğimiz lokantanın şıklığını gördüğüm zaman bunu mantıklı bulsam da çocukluk arkadaşımın (!) hiç değişmemiş suratını görünce keşke Jigsaw gibi giyinip gelseydim dedim.

Ne kadar güzel olurdu!

On yedi yaşında olduğumuzu kabul etmeyen yetişkinler tarafından ayrı bir masaya oturtulduğumuzda Alya'dan gizlice beni onunla yalnız bırakmamasını söyledim. Durumu bildiği için onaylayarak elimi sıktı ve gülümsedi. Ben de Alya tuvalete gidene kadar bu akşamın sıkıntısız geçeceğini düşünerek kendimi mutlu ettim.

Haklı olarak "Altıma mı yapayım?" diye sitem edince onu rahat bırakmak zorunda kaldım ama Berk ile o benimle konuşana kadar sohbet başlatmadım:

"Çok değişmişsin." Bu işin ucu nereye varacak, hadi bakalım. "Diş teli takman iyi olmuş, en son hatırladığım şekli fena çarpıktı." Senin değişniş olduğuna beni inandıran bok yesin Berk. "Ben de takacağım büyük ihtimalle, zor mu?" Erken mi konuştum acaba?

"İlk takıldıkları zaman dişlerin kerpetenle tek tek yerinden sökülüyor, sonra da yerine geri monte ediliyor gibi hissediyorsun ama sonra geçiyor."

"Gözümü korkuttuğun için teşekkürler."

"Her zaman." diye fısıldayıp süslü olduğu kadar çirkin içki bardağından içtiğim su ile kurumuş dudaklarımı ıslattım. "İzmir'i özlemiş misin?"

"Arkadaş ortamını daha çok." Gözlerini kısıp bana baktı. "Eğer benimle konuşmak istemiyorsan neden kendini zorluyorsun?"

"Nezaket." Hiç işi dolandırıp yalan söylemek ve onunla uğraşmak istemiyordum.

"Hâlâ bana kin mi tutuyorsun?"

"Kin tutulacak şeyler yaptığını kabul ediyorsun yani?"

"Hayır, doğruları söylüyordum ama sen kabul edemiyordun." Hiç de erken konuşmamışım, geleceği görmüşüm resmen. "Bakışlarına bakılırsa ne kadar değişsen de aynı kalmış özelliklerinden biri de gerçekleri kabullenememek. Gerçi yüzün de halen daha kaktüs gibi, cildiyeciye neden gitmiyorsun?"

"Sen doktora göründün mü?"

"Ne doktoru?" Anlamayarak kaşlarını çattı.

"Ruh doktoru. Bu narsist - sosyopat tavırların için. Hayır mı? Ben de öyle düşünmüştüm. Öyleyse benim cildiyeciye gitmeme de laf edemezsin." Verecek cevap bulamadığı için ukala tavrının sönüşünü, gözlerini devirişini ve sustuğunu görmek paha biçilemezdi. "Biliyor musun, sen de tam aksine hiç değişmemişsin."

"Öyle mi?"

"Evet, hâlâ beyinsiz bir sürtüksün." Titreşimde olan telefonumun art arda gelen bildirimlerle ikide bir titremesinden rahatsız olmuştum artık. Berk'in ağzının payını bildirimleri silmek için telefonu elime alarak devam ettim. "Bu ne ya? Yine mi İlayda?!"

"Sen nesin peki-"

"Yüzüne ettiğin laflardan dolayı seni babasına şikayet eden küçük kızın artık sözlerini şu kadar bile sallamayan, büyümüş haliyim. Kısaca düşündüğünün tam tersi, ben hiç değişmedim..." Gelen mesajları atan Aral'dı, İlayda değil. "...yalnızca büyüdüm." Bunu bilerek ve isteyerek, onun duymaması için sessizce söylemiştim.

Daima Güzeller KazanırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin