=17= Kesin Tipsizdir

427 52 109
                                    

Telefonda Aral'la onun Winx aşkı hakkında mesajlarımızı tekrar okurken sürekli kıkırdıyordum.

Gerçi onunla konuştuğumda hep gülüyordum ama şu an bu, Alya dizlerime yattığı ve hareket ettiğimde rahatsız olduğu için daha çok göze batıyordu.

Sonunda Alya'nın sabrı taştı ve sitem etti:

"Ne diye sallanıp duruyorsun kızım?"

"Git başka yere yat rahatsız oluyorsan. Bacaklarım terledi zaten." Bu kez mekan değiştirme kararı alarak İlayda'ya dikti yalvaran gözlerini.

"Tamam be, gel hadi."

"Saçımla da oynar mısın?"

"Sen benimkiyle oynadın mı?"

"Hayır ama-"

"O zaman ben de oynamıyorum." Alya mızmızlanarak İlayda'yı ikna etmeye çalışırken ben Aral'la eski mesajlarımıza kahkaha atınca ikisinin de dikkatini istemeyerek de olsa üstüme topladım.

"Kimle konuşuyorsun sen kaç saattir?" Bakmak için kalkınca telefonumu kapatıp oturduğumuz yatağın yorganının altına sıkıştırdım.

"Hiçkimseyle."

"Sevgili mi yaptın kız yoksa?" deyip göz kırptı ve kolumu çimdikledi.

"Öyle olsa söylerdi, değil mi?" İlayda tek kaşını kaldırdı. "Bak öyle bir şey varsa da bana söylemediysen kafanı kırarım!"

"Kafamdan uzak dur!" Hep beraber gülüştük. "Söylerdim tabii ki, salak mısın-" Alya birden sözünü kesti.

"Sevgili kim Dalya kim zaten İlayda, Doğu ile konuşuyordur o." Kaşlarımı çattım, sinirlerim gerilmişti.

"Hayır Doğu ile konuşmuyordum." Bu kez Aral'la konuştuğumu bilen İlayda konuşmaya daldı, bana yaklaşma biçiminden dolayı onunla hiç tanışmasa ve konuşmasa da Aral'ı çok sevmişti.

"Aral adamım mı yoksa?!" Pot kırdığını çok geç fark etmişti. "Ups..."

"Aral da kim? Siz benden ne saklıyorsunuz? Ayıp yahu ayıp!"

"Arkadaşım, Alya."

"Fotoğrafı var mı? Kesin tipsizdir." Aral'a bahsettiğim, özgüvenimi daha evden çıkmadan yaralayan ve dışarıda dış görünüşümle ilgili baskılara beni savunmasız hale getiren kişi Alya'ydı.

Bunları bilerek yapmıyordu.

Söylediklerinin aklıma kazındığından, gece uyumayıp dediklerini düşündüğümden, kalbimi kırdığından haberi olsa yapmazdı çünkü onun da beni, en az benim onu sevdiğim kadar sevdiğini biliyordum. Ona kırıldığımı nasıl söyleyeceğimden emin de değildim çünkü hislerim sadece saçma sapan birer kuruntu da olabilirdi.

Gerçi o an üzülmedim, daha çok tanımadığı biri hakkında ilk merak ettiği şeyin tipi olması ve dış görünüşünü beğenmezse geri kalanının umrunda olmayacağı için kızdım.

Aral'ın İnstagram fotoğraflarından oluşturduğum albümü açıp telefonumu Alya'ya verdim, sırf onu kapak yapmak için:

"Bu senin millete oyun oynamak için sevgilin diye tanıttığın çocuk değil mi? Ben de gerçekten konuştuğun kişiyi göstereceksin sanmıştım." Bu sefer Whatsapp konuşmalarımızı açtım. "Kim bu? Doğu'yu Aral diye mi kaydettin?" Sinirleniyordum.

"Hayır, o Aral."

"Bu çocuk senle konuşmaz-"

"Neden?" Yüzüme "Sence?" der gibi baktı.

"Ne neden? Konuşmaz da ondan."

"Çünkü o yakışıklı, kaslı ve İnstagram'da çok takipçisi var. Bense güzel değilim ve takipçi sayım onun çeyreği kadar bile değil. Benim nasıl biri olduğum, onun iyi biri olup olmaması önemsiz konular."

"Bunlar benim ağzımdan ne zaman çıktı şimdi?! Uydurma!"

"Ağzından çıkmadı, düşündün-"

"Kızlar! Kızlar!" diye araya girdi İlayda. Bir kavga anında yanımda İlayda olması kadar berbat bir şey yoktu o ve pembe saçları görüş alanımdayken ciddi olamıyordum. "Sakin olalım! Şimdi tartışmaya hiç gerek yok!"

O kadar kendimi kanıtlama ve Alya'ya sözlerini yedirme isteğiyle doluydum ki ikinci kere düşünmeden telefonu elime alıp Aral'ı görüntülü aradım.

Farkındayım, bu bir hataydı. Yüzüme vurmayın.

Sanki bunu bekliyormuş gibi ikinci kere bile çalmadan açılsa da ön kamerayı kapatma şansı bulmuştum.

Birtakım hışırtılar geldi ekrandan, sonra sanırım telefonu yere düşürdü. İlayda Aral'ı aramamın yeni şokunu atlatmış bir şekilde konuştu:

"Ne yapıyor bu?" En nihayetinde Aral kameraya çıktı.

"Dalya? Dalya! Orada mısın? Beni görüntülü aradığının farkında mısın bilmiyorum ama beni görüntülü aradın! Yani umarım yanlışlıkla aramamışsındır..." Yanakları kızarmıştı ve sarı saçları darmadağınıktı, dürüst olmak gerekirse İnstagram'da verdiği pozlarda olduğundan çok daha tatlı ve samimi duruyordu. "...gerçi öyle olsa aramayı çoktan bitirirdin ve kameranı kapatmazdın değil mi?" Aral'la o kadar odaklamıştım ki Alya telefonu elimden resmen söndüğünde karşı koyamadım.

"Vay anasını be! Çocuk da taş gibiymiş!"

"Dalya?" Aral tek kaşını kaldırıp sesin kimden geldiğini sorgularken ben telefonumu geri almaya çalışıyordum. Bu yüzden artık hışırtılar duyan taraf oydu. "Bu sen değilsin, senin bana 'Taş gibi.' demen için kafana taş düşmesi lazım."

"Kız bu seni tanıyor da!"

"Alya!" Yatakta öyle bir boğuşuyorduk ki İlayda bile arada kaynamıştı. "Telefonumu ver kahrolası!"

"Beni ezdiniz yahu!" Arbedenin sonunda telefon yataktan düştü ve hâlâ gevezelik etmekte olan Aral'ın konuşmasını bölerek de olsa aramayı kapatma şansını yakaladım.

Sonrasında kardeşime ne kadar sinirli olursam olayım hava atmak, kendimi daha iyi hissetmek için Aral'ı kullandığım gerçeği yüzünden gece boyunca vicdanım kalbimi rahatsız etti.

Yaptığım şey ne kadar saçmaysa amacım da o kadar yanlıştı.

***

Dalya'ya "Ya evet dersem?" dedirtenin kim olduğunu öğrenmiş olduk. 😔

Akrabanız ya da arkadaşlarınızı, yaptığınız şakalar ya da patlattığınız (!) espriler kırabilir. Bu durumlarda bence en iyi çözüm oturup konuşmak ve yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmaktır, "Ne dedim ben şimdi?" veyahut "Buna mı kırıldın yağğ!"  demek değil. 🙃

Yorum yapıp yıldızı doldurun lütfen 😊

Kendinizi sevin, ben sizi çok seviyorum ❤

Daima Güzeller KazanırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin