AŞK GELİYORUM DEMEZ

1.8K 39 7
                                    

Yaz tatili de bitti. Yine okul. Hayır ne gerek varsa okula. Okuma yazma öğrendik, yeter bu kadar.

Bu sabah saat 7'de kalktım servis 8.45 de geliyor ama olsun ilk gün sonuçta biraz insana benzemeliyim, bu tiple nasıl olacaksa.

Kahvaltımı yaptım,üstümü giyindim ve aşağıdan gelen korna sesiyle dışarı çıktım. Yine gecen seneki servis şoförümüzdü, Kerim abi. "Günaydın Kerim abi." dedikten sonra oturdum.

Servis en son beni alıyor. İlk öncede beni bırakıyor. Evimiz okula çok yakın 10 dakika sürüyor. O kadar şirketimiz paramız var ama ben servis kullanıyorum. Özel şoför denilen bir şey var. Where is the adalet?

Her sınıf kendi bölümünde sıra olmuştu. Direk 10-C'nin sırasına geçtim, yeni yüzler vardı. Olmasalarda olurdu ama.

Müdürün yarım saatlik sıkıcı konuşmasını dinledikten sonra sınıfa geçtik ama Buse serviste de yoktu, sınıftada yok. Hayır o gelmeyince sap gibi kalıyorum. Sağolsun Enis bizi çok takarda. Sözde yakın arkadaşız. Anca bir şey olursa yanımıza gelir. Tam telefonu çıkarttım arıycaktım ki Buse karşımda dikildi.

"Sen sormadan ben söyleyeyim Eylül. Alarm çalmadı, kalkamadım. Kalkıncada bilirsin saçlarımı yapmam uzun sürdü. Otobüsle geldim resmen. Neymiş şoförün isi varmış. Takside bulamadım." dedi.

"Salak."diyerek güldüm. Bana ters ters bakıp yerine geçti.

Buse aslında benden bin kat daha güzel. Kumral, yeşil gözlü, uzun boylu. Çocukluk arkadaşı olduğumuz için Enis, Buse ve ben birlikte takılırız.

Hoca geldi işte. Ne işi varsa. Otur oturduğun yerde işte rahat mı battı? Bide ders ingilizceymiş. Aslında ingilizcem iyi ama sevmiyorum. Neyseki ilk günden ders işlemek gibi bir şey yapmadı Kübra hoca.

Sonunda zil çaldı.Her zamanki gibi ilk önce lavobaya gittik.Sonra bahcede dolaşmaya başladık. Buse telefonuyla ilgilenirken bende etrafa bakınıyordum. O sırada kapıdan giren çocuğu görmemle:

"Buse şu çocuğa bak." diyerek Buse'nin kolunu sıktım.

"Ne sıkıyon be mal. Gördük yakışıklı çocuk" dedi.

Zil çaldıktan sonra sınıfa gittik. Bütün gün o çocuğu düşündüm.

Eve geldiğimde yardımcımız Türkan abla açtı kapıyı:

"Türkan abla evde kim var." diye sordum.

"Abiniz var sadece Eylül Hanım." diye cevap verdi. Çantamı dolaba koyup odama çıktım.

Müziği son ses açıp o çocuğu düşündüm. O kadar yakışıklı çocuk varken neden O dikkatimi cekti ki? Neden hala aklımdan çıkmıyor? Umarım sadece ufak bir hoşlantıdır. Yoksa üzüleceğimi ve bu tiple o çocuğun bana bakmayacağını biliyorum.

Abim sağolsun bütün büyüyü bozdu:

"Ne bu kadar ses açmıssın, duymuyor musun?" dedi.

Düşüncesiz hayvan .Bir genç kızın odasına hayvan gibi girilir mi?

"Gördüğün gibi müzik dinliyorum. Abi rahat bırak." dedim.

"Noldu kız sana sen bu kadar yüksek sesli müzik dinliyorsan kesin bir şey vardır." dedi, tabi tanıyor malını.

"Kardeşin bir çocuğa aşık oldu. Yada hoşlanıyor ama aşık olduğunu sanıyor." tabikide diyemedim.

"Abi her şeyde bir olay aramak zorunda mısın? Rahat bırakın beni." gereksiz yere sinirlenmiştim, nedenini bende bilmiyorum.

"Atarlı ergen." diyip odadan çıktı

Abim çıktıktan sonra aynanın karşısına geçip ağlamaya başladım.

"Salak Eylül tam aşık olucak çocuğu buldun bir çocuğa bak bir kendine. Şişe dibi gözlükler, 5 aylık hamile gibi göbek. Oçocuk bakar mı sana???"

Ben böyle kendi kendime konuşurken kapı çaldı. Meğer kaç saattir ağlıyormuşum.

Gelen annemdi ve yemeğe çağırıyordu. Yemek istemediğimi söyledim ve kulaklığımı takıp uyumak için yatağa uzandım

BELKİ BİR GÜN O'da SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin