KARDEŞ

250 13 9
                                    

*EYLÜL'ÜN AĞZINDAN*

"Bak aradan bir hafta geçti. Eğleniyoruz, gülüyoruz tamam ama neden hâlâ Enis gelmedi. Gelmeyi bırak aramadı bile. Aramayı bırak mesaj bile atmadı. Mesaj atmayı bırak se-" Mert'in eliyle ağzımı kapatmasıyla sustum.

"Melisa git yukarıdan şunun çantasıyla telefonunu getir. Kendininkileride al. Bir yere gideceğiz." derken eli hâlâ ağzımdaydı. Kurtulmak için çırpınıyorum ama nafile. Öküz gibi mübarek. Ama ben lafımı bitiremezsem çatlarım be çoçuk çek şu elini de lafımı bitiriyim.

Kapının oradaki dolaptan ceketini ve benim hırkamı alıp bahçeye çıkardı. Ben çırpınırken, Mert bırakmamakta kararlıydı. Kapıdaki korumalar bize tip tip bakıyordu. Umursamadan çırpınıyordum.

İçimden 'Özür dilerim sevgilim' diyerek hem Mert'in elini ıssırdım hemde tırnaklarımı eline geçirdim. Ama bir dakika beni bırakması gerekiyordu.

Kulağımda nefesini hissetmemle irkildim. "Canımı acıtmış olabilirsin ama her ne olursa olsun bana ne yaparsan yap seni hiç bir şart da bırakmam küçük hanım." dedikleriyle çırpınmayı bıraktım. Ellerim ellerinin üzerinde kaldı.

"Aferim küçük hanım." diyip saçlarımdan öptü. Mert'in arabası önümüzde dururken içinden bir adam çıkıp başıyla Mert'e selam verdi ve anahtarları uzattı.

Mert benim ağzımı sonunda bırakıp arabaya bindirdi. Kendisi de ön taraftan dolanıp şoför koltuğuna geçti.

"Mert nereye gideceğimizi söyler misin?"

Pis pis sırıtarak bana döndü "Kerhaneye. Siz kapının önünde bekleyeceksiniz. Benim orada bir işim var. Birisi bir şey verecek. Onu alıp geleceğim."dedi. Kerhane neresi? Bir saat siürecek ne alacak? Ve en önemlisi biz neden gidiyoruzzz?

"Kerhane neresi? Uzak mı? Hem neden biz de geliyoruz?" diye peş peşe sordum. Gözlerini açıp bana baktı daha sonra kahkaha atmaya başladı.

"Sen cidden bilmiyor musun?"

"Bilmem mi gerekiyor?" derken Melisa arkaya bindi, elindeki çantamı ve telefonumu bana uzattı. Mert hâlâ gülüyordu.

"Melisa, kerhane neresi lan?" dedim arkaya dönerek.

"Tövbe çok tövbe o nereden çıktı kız?" Melisa'nın sözleriyle Mert daha fazla giülmeye başladı.

"Mert'in orada bir işi varmış. Birisi bir şey verecekmiş. Biz de arabada bekleyecekmişiz." dememle Melisa ilk tepki vermedi sonra Mert'le birlikte sinir bozucu bir şekilde gülmeye başladılar. Kuzenim de olsa niye kızlarla giülüşüyorsun ki sen?

Melisa ön tarafa kafasını uzatıp "Mert bu önceden çirkindi ya, hiç sevgilisi falan da olmadı. Kezbandı hani baya bildiğin." ben yokmuşum gibi konuşurken araya girdim:

"Geçmişe değil geleceğe bak kızım." dedim.

"Herneyse işte ondan dolayı böyle şeylerle işi yoktur. Küfür bile edemez doğru düzgün."diyip bitirdi.

"Melisa şimdi ebene bir kayacağım göreceksin küfür edebiliyor muyum, edemiyor muyum?" biz bunları konuşurken Mert çoktan arabayı çalıştırmıştı.

"Genel ev demek." diyen Mert'e döndüm. Biraz düşündüm genel ev, kerhane... Bir dakika

"Meerrrtt!" diye cırladım. Mert sanki bunu bekliyormuş gibi hemen lafa girdi:

"Sadece şakaydı Eylül." dedi. Tabi ben, Eylül ALPER saydırmadan durar mıyım? Tabiki de hayır.

"Şakanın ebesinin elinden öpiyim. O nasıl şaka be. Sen ve orospular. Öyk, düşüncesi bile iğrenç. Sen var-" daha yarısına bile gelmemişken:

BELKİ BİR GÜN O'da SEVERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin