"Okyanus?""Efendim?"
"Kızın adı ne?"
"Toprak Akgül..."
_________________________________
'Anladım' der gibi kafamı salladım.
Bir müddet sonra üçümüz de kalkıp Okyanus'un evine doğru yürümeye başladık. Yolda kimse konuşmadı.
Dediğim gibi, Buğra benim evime yakın oturuyordu.
Yolu yarıladığımızda Buğra durdu, ciddi bir ifadeyle bana döndü . Kaşlarım hafifçe çatıldı ve tamamen dönerek gözlerine baktım. O ise önce yan tarafıma yere baktı, sonra ela gözlerini bana çevirdi.
Onu hiç bu kadar ciddi görmemiştim. Dudakları bir şey söylemek istercesine aralandı. Sonra kapattı ve hafifçe başını olumsuz anlamda salladı. Sanki kendine gelmek ister gibi. Bu hareketinden sonra yürümeye devam etti. Bense olduğum yerde kaldım.
Neden söylememişti?
"Buğra!"
Durdu. Ama bana dönmedi. Sırtına bakmaktan yorulunca koştum, önüne geçip gözlerine baktım. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladım.
"Şu zamana kadar ne zaman bir şeyim olsa size söyledim, her zaman birbirimize destek olduk ve bu sayede yıllardır bir aradayız. Ama son zamanlarda her biriniz ya sen gibi susuyor ya da Arman gibi yalan söylüyor. Size destek olamıyorum. Yardım edemiyorum. Güldürmek bile zorlaşıyor Buğra! Ben yoruldum. Gerçekten yoruldum."
Kaşlarını çatma sırası ona geçmişti. Direkt olarak gözlerime bakıyor, ne demek istediğimi tartıyordu.
Bir şeyler söylemesi için bekledim. Ela gözlerine o kadar derinden baktım ki, bakışlarım ile oracıkta can verebilirdi.
Ama hiçbir şey söylemedi.
Bir adım geriledim. Kafamı yukarı aşağı hafifçe salladım ve gözlerimi gözlerinden çektim. Arkamı dönerken konuştum.
"İyi geceler sana." dedim ve eve doğru yürümeye başladım. Fakat henüz tek bir adım atmışken söylediği ile durmak zorunda kaldım.
Yıllarca ne durumda olursak olalım bana 'yavru tavşan' diye hitap eden arkadaşım, bana ilk defa adımla seslendi o gece.
"İyi geceler, Atlas."
Kafamı ona çevirdim. O ise bana hiç bakmadan kendi evine doğru ilerledi.
Eve girdiğimde geç kaldığım için bana kızan annemin bile yüzüne kırgın bakışlar atınca, o da şaşırmış ve susmuştu.
"Özür dilerim, ben odama çıkıyorum." diyerek odama çıktım.
Camın önündeki armut koltuğa oturarak dışarıyı seyretmeye başladım. Başımı kaldırıp gökyüzünde parlayan milyarlarca yıldıza, küçük ayı takım yıldızını aradım gözlerimle, bulunca biraz onu seyrettim. Yarım açık olan camdan içeriye gelen serin hava yüzümü okşadı hafifçe.
Daha aşağılara baktım sonra. Esen meltem ile dans eden yapraklara, yanan sokak lambasının etrafında dolaşan küçük kelebeklere, ağaç evin yanan ışığına.
Ağaç evin yanan ışığı?
Yavaşça ayağa kalktım, koşarak ağaç evin merdivenlerine geldim, hızlı hızlı çıkmaya başladım. çıktığımda Emre ağaç evde bir şeyler yapıyordu. Geldiğimi farketmiş olacak ki hemen bana döndü ve ellerini arkasına götürdü. Bir şeyler saklamak istermiş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
5+2
Literatura FemininaOğlan bir sigara daha yaktı, geceye karşı. Kaçıncı olduğunu saymadı bile. Aklında bir tek o varken, yıldızlara baktı. Bir yıldız kaymasını bekledi. Dileği hazırdı. Her zamanki gibi . "Mutlu ol Atlas." diye fısıldadı , kızın söylediğini bile bilmeye...