0.1

5.1K 186 60
                                    

Jungkook, Jin'in odasına gizlice girip beyaz çift kişilik yatağın yanındaki siyah küçük dolabın ilk çekmesini açtı. Kağıtlar, dosyalar arasından Jin'in elinde gördüğü o zarfı arıyordu. İçindeki merak bütün bedenini daha şiddetli hale getiriyordu. En son mavi defterin arasına baktığında beyaz zarfı bulmuş ve zafer nidalarıyla gülümsemişti. Jin'in evde olmaması kendisi için büyük bir şanstı ve bunun rahatlığıyla da hareketleri normaldi.

Zarfın kapağını nazikçe kaldırdığında içinde fotoğraf olduğunu gördü. Zarfa zarar vermeden içinden yavaşça fotoğrafları çıkardığında gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Jin, Taehyung gülerken alt dudağından öpmüş ve Taehyung'da bunu fotoğraflamıştı. Gülüşünden öpmek teriminin gerçekleşmiş hali bu olsa diye düşündü Jungkook. Taehyung'un yerinde olmak istedi. Güya Jin'in yakın arkadaşım(!) diye tanıttığı Taehyung'un yerinde. Kıskançlığı iliklerine kadar hissettiğinde, kendisine söylenen yalanı da sindirmeye çalışıyordu. Gözyaşları ise yavaşça yanaklarından süzülmeye başladığında fotoğrafı zarfa tekrar sokup yerine koydu.

Aşağı kata inip dolaptaki içkileri çıkarmaya başladı. Kafasını dağıtması gerekiyordu ve Jin olmayışından faydalanarak yugyeom'u aradı. Birkaç çalıştan sonra açmıştı.

"Bana gelsene. Kafa dağıtalım az."

"Arkadaşın evde değilse gelirim."

" değil."

"Tamam 10 dk'ye oradayım."

Jin zaten gelmezdi. Eğer gece 10'dan önce gelmiyorsa genellikle sabaha kadar da gelmezdi. İçkiden bir yudum alıp sırıttı.

"Yakın arkadaş hah! Yatak arkadaşıymış da haberimiz yok. Ben de senin yakın arkadaşınım beni neden sevmedin?" Kendi kendine konuşan Jungkook, Jin'in şu an nerelerde olup, neler yaptığını düşünmeye başlayınca kendine engel olamayıp daha çok içti. O sırada kapı da çaldı. Yarı ayık kafayla yürüyüp kapıyı açtı.

"Oğlum bu hal ne? Bari birlikte kafayı bulsaydık?"

"Henüz bulmadım korkma."

Birlikte koltuğa geçip içmeye başladılar. Jungkook artık son demlerindeydi. Bilinci yerinde değildi. Jungkook içen birisi değildi, Yugyeom bile bu halde görünce şaşırmıştı fakat kendisinin kafası da çok iyi olduğu söylenemezdi.

"Jungkooooook, sana aşığım biliyor musunn?"

Jk kısık gözlerle bakmış ve hafifçe kafasını sallamıştı. Ne dediğini anlamamıştı o yüzden sadece baş sallamakla yetinmiş ve içmeye devam etmişti.

"Yalaaancıııı." Yugyeom'da gidik kafayla Jungkook'a iyice yaklaşmaya başlamıştı. Jungkook'un çenesinden tutup yüzünü kendi yüzüne doğru hizalamış ve bakmasını sağlamıştı. Jungkook az bir şey yerinde olan kafasıyla olayı kavramaya çalışsa da çok geçti. Yugyeom Jungkook'u öpmeye başlamıştı. İlk başta geri çekilmeye çalışsa da sonrasında akışına bırakmayı tercih etmişti. Yugyeom'a karşılık verdiğinde ikili açlıktaymış gibi birbirlerini öpüyorlardı. Jungkook'un Jin'i hayal ettiğinden habersiz tabi.

Jungkook hızlıca yugyeom'un üstüne çıktığında öpüşlerini dudaklarından boynuna doğru kaydırmıştı. Kafası öncekine göre biraz daha bilinçliydi ve şu anki durumdan da pek rahatsızlık duymuyordu. İçindeki siniri, kıskançlığı bu şekilde çıkarmak hoşuna bile gitmişti. Yugyeom, Jungkook'un tshirtinü hızlıca çıkarmış ve kendini daha çok bırakmıştı. Daha da olay ileri gideceği sırada kapının kilidinin çevrilmesiyle ve açılmasıyla ikisi de direkt kapıya yöneldi.

Jin kapıyı açtığında gördüğü manzara karşısında oldukça şaşırmış ve sinirlenmişti. Yugyeom'dan gram hoşlanmıyordu. Üstelik Jungkook'la bu halde olması iyice sinirlenmesinin sebeplerindendi.

"Jungkook! bu ne demek oluyor?"

Jungkook, Jin'i takmadan Yugyeom'un elinden tutup merdivenlere doğru yönlendi.

"Kusura bakma genelde hiç eve gelmediğin için bugün de gelmeyeceğini düşünmüştüm."

Jin, ikilinin yukarı çıkmasını engellemek için merdivenlerin önüne geçti. Yugyeom'a dönüp yakasından tuttu ve itti.

"Yugyeom, sinirimi senden çıkarmamak adına defol git."

Yugyeom hızlıca eşyalarını alıp evden ayrıldığında niyahetinde baş başa kalmışlardı. Jungkook göz devirip konuştuğunda Jin'in sabrı iyice tükenmeye başlıyordu.

"Sağol iki dakikalık zevkimin içine ettin." Yukarı çıkmak için Jin'in yanından geçmeye çalıştığında, kolundan tutulması da bir olmuştu.

"Zevkine başlatma şimdi. Leş gibi alkol kokuyorsun, bu boku yedikten sonra sabahına pişman olacaktın Jungkook kendine gel."

"Bilincim yerinde Jin. Ne yapıp yapmayacağımı ben zaten biliyorum."

Ayakta durmakta zorlanmaya başlayan Jungkook, kolunu Jin'den kurtarıp yukarıya doğru çıktı. Jin bir şey demedi fakat bu konuyu ayık kafayla yarın sabah konuşmayı tercih etti. Jungkook ise hafif bir buruklukla kendisini yatağa attı ve derin uykulara daldı.

TEARY EYES // TaejinkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin