Bölüm 2

185 88 111
                                    

PARS

Sabahın ilk ışıkları odamı aydınlatırken, yastığıma sarılmış bir şekilde huzurla uykuma devam ettiğim sırada kapıdan gelen bir ses gözümü açmam gerektiğine işaretti.

''Merhaba Pars Bey, kahvaltı hazır'' diyerek giren yardımcımız Semiha ablaya dönerek;

''Tamam, geliyorum birazdan'' diyerek karşılık verdim. Kapının kapanmasıyla beş dakikalığına da olsa kafamı huzurla koyup, güzel bir şekilde gözlerimi kapattığım anda telefonun alarmı ötmeye başladı. Bir yanım ne kadar uyumak istese de evren 'kalk' diye sanki üstüme geliyordu.

Kalkmak zorunda olduğum için bir hamlede ayağa kalkıp, esneme hareketlerimi yaptım. Ah! sanki 5 dakikalık uykuyla duruyormuşum gibi kendimi geri yatağa atmak istiyordum ama mecburiyetler sağ olsun...

Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra üstümü giyinmek üzere odama geçtim. Semiha ablanın hazırlamış olduğu kıyafetimi giyip, parfüm sıktıktan sonra valizimi alıp aşağıya indim. İş görüşmesi kısmı ne kadar hoşuma gitmese de güzel mekanlarda iş stresimi atabilirdim ve bu da beni gitme konusunda motive eden bir şeydi.

Valizimi bıraktıktan sonra kahvaltı masasına oturduğumda, masada annem ve babam kahvaltılarına başlamıştı. Ben de kahvaltımı yapıp ayağa kalktığımda, babam söze girdi.

''Burcu Hanım sana toplantı için gerekli olan bütün bilgileri hazırladı. Seninle toplantıya girecek. Bir sıkıntın olursa konuşuruz.''

''Tamam baba, görüşürüz''

''İyi yolculuklar oğlum''

Valizimi arabaya yerleştirdikten sonra, sürücü koltuğuna geçip yol almaya başladım. İçimde gitmemekle alakalı çok güzel fikirler vardı fakat babamı düşününce hepsi birer birer suya düştü.

Bu düşünceler arasında havaalanına gelmiş olup, içeri girdim. Biletimi okutup sonunda bekleme alanına geçtikten sonra, Grinko'dan bir eser açıp Saraj Jio'nun Kelebek Adası kitabını okumaya başladım. Bu yazarın kitaplarına ayrı bir zaafım vardı. Kitapları beni bir yandan keyifle hayal gücüme yol aldırırken, bir yandan da kitap okumaya daha da heveslendiriyordu. Tabi birde şu sıralar favorim olan tarihi kurgu kitaplarını da unutamazdım.

Anons sesini duyunca kitabımı kapattıktan sonra, kalkıp uçağıma doğru yol aldım. Artık Antalya'ya doğru yolculuğuma başlayacaktım.

SU

Havaalanında uçağın kalkış saatini beklerken, aklıma Kıvanç ve Derin'e yaptığım sinsi plan gelmişti. Antalya'ya onlarsız gitmeme çok kızacaklardı ama yapacak başka bir şeyim kalmamıştı, beni bunu yapmaya mecbur etmişlerdi. Onlar yatınca aldığı uçak biletlerinin saatini değiştirip, diğer iki bileti iptal ettim. Oraya gittiğimde onlara sonradan haber verebilirdim. Evet, bir süre bu konu hakkında vaazlarını çekecektim ama bunu onlar için yaptığımı anlayacaklardı.

Bu düşünceleri bırakıp uçağın saatini beklerken, aklıma aldığım kitabım geldi ve açıp okumaya başladım. Saraj Jio'nun Böğürtlen Kışı kitabını yeni almıştım, güzel bir kitap olduğuna emindim. Bu yazarın her kitabı içimi öylesine yumuşatıyordu ki, aklıma Ilgaz ile olan anılarımı getiriyordu. O da ne çok severdi bu yazarı... Bu yazarın kitaplarını okurken içimde buruk bir his belirir, nefesim daralır, gözümden bir damla yaşın akıp gitmesine izin vermeden yanağımı ıslatan gözyaşını elimle siler ve derin bir nefes alırım. 'Kitabı okumadan da böyle değil miydi zaten' diye kendi kendime söylenirim her elime aldığımda. Onu kaybedeli çok oldu ama yarası hala o kadar tazeydi ki...

Kitabı her okuduğumda Ilgaz ile bu yazar hakkında konuştuklarımız, birlikte sohbetlerimiz gelirdi. Zaman geçse de acım biran olsun hafiflememişti. Hayatıma girmek isteyenler olmuş ama hayatıma kimseyi alamamıştım. Sanki bedeni gitmiş ama ruhu hala benim yanımdaydı. Kimseye bir daha o gözle bakamamıştım. Arada mezarına gidip onunla sohbet ediyordum, gözyaşlarım sel olup giderken her gidişimde o kaldırımda olmasının benim yüzümden oluşuyla büyük bir suçluluk hissettiğimi söylüyor ve tekrar, tekrar gözyaşlarıma bürünüyordum.

KAÇINILMAZ AŞK 1 İNTİKAM ATEŞİ  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin