Bölüm 5 - Quarter past the And // part 3

127 33 181
                                    

Sasha Sloan - Dancing With Ghost

🎋Kafesteyim, uçmam için bana yardım et.🎋

Ses... Çok fazla ses var. Yüzünü bir el avuçluyor. "Namjoon! Sakın kendini bırakma bende kal. Uyuma sakın uyuma." Kulağına dolan naif ses... Kim olduğunu hatırlayamadı. "İyiyim." demek isterdi ama derin bir nefes almaktan başka bir şey yapamadı. Sesler yavaşça uğultuya dönüşüyordu. Göz kapakları ağırlaşıyordu. Uyumak istiyorum, diye mırıldandı. Biri ona cevap veriyordu ama sesler anlamsız uğultudan öte geçemiyordu. Öksürmeye başladı. Sanki krize girmiş gibiydi. Her öksürdüğünde karnında bir baskı hissediyordu. Daha fazla dayanamadı ve kendini çağıran karanlığa ilerledi.

🌔🌔🌔

"Uyan."

Ses yankı yaparak kulağına doldu. Oysa Namjoon uyumak istiyordu. Çok yorgundu. Fazlasıyla yorgun...

"Uyanmak zorundasın!"

Kapalı gözlerini açma girişimi ilk denemesinde başarısız olmuştu. Bir kez daha denedi. Siyah görüntü yerini yavaşça renklere bırakmaya başladı. İlk gördüğü şey beyaz bir tavandı. Gözlerini kırpıştırdı. Nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Etrafta bakışlarını gezdirdi. "Uyandı." dedi biri. Bir ambulansın içinde olduğunu anlaması uzun sürmedi. Baş ucunda oturan kıza baktığında bir an suçluluk duydu. Burada olmamalıydın Young. Burada olmamalıydın. Doğrulmaya çalıştı. Karnına anında binlerce iğne batmıştı sanki. Dayanmalıyım...

Sağ eline takılmış olan serumu hızla çıkardı. "Namjoon. Ne yapıyorsun sen? Yaran var kalkamazsın." Genç adam, genç kadının dediklerini duymazlıktan geldi. Ambulanstaki adam omuzlarından tutup onu yerine yatırmaya çalışıyordu. "Beyefendi kalkamazsınız. Beyefendi!" Raflardan aldığı camı adamın kafasına indirdi. Adam arkasına sendeledi ve anında bayıldı. Young istemsizce bir çığlık attı. Seslerin ne olduğuna bakmak için şoför ambulansı durmuştu. İşte aradığım fırsat, diye geçirdi içinden. Namjoon kapının hemen yanına geçerek pusuda bekledi. Young âdeta donmuştu. Herhangi bir tepki veremiyordu. Ambulansın kapısı açıldı. Namjoon adamı tuttuğu gibi içeri çekti ve tulumun cebinden çıkardığı bayıltıcı iğneyi omzuna sapladı. Acıyla kıvrandıktan birkaç saniye sonra yavaşça gözleri kapandı ve ambulansın zeminine yüzü üstü düştü.

Terden sırılsıklam olmuş alnını sildi. Young ona korkulu gözlerle bakıyordu. "Ölmediler, az sonra ayılırlar. "Young tepkisiz kaldı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Sadece istemsizce titriyordu. Namjoon genç kadını kendine çekip sarılmamak için kendini zor tutuyordu. Yarasına bakmak istediğinde ise kanadığını fark etti. Bir eliyle yarasına baskı yaptı. Dolapları karıştırdı ve bulduğu sargı bezlerini aldı. Tulumunun üst tarafını çıkarttı ve Young'a arkasını döndü. Bunu fırsat bilen genç kadın kendini korumakta kullanabileceği bir şey aradı. Gözüne Namjoon'a saplanan çakı takıldı. Üzerinde hâlâ onun kanı vardı. Çakıyı aldı, titreyen ellerine rağmen genç adama doğrulttu.

Namjoon yarasını zor uğraşlar sonucunda sarmıştı. Üzerini giydi. Arkasını dönmüştü ki donup kaldı. "Kıpırdama." Karşısındaki genç kadın çakıyı ona doğrultmuştu. Temkinli bir sesle "Young, indir onu." dedi. Genç kadın korkusuzca ona doğru bir adım attı. "Young... Seni incitmek istemiyorum. Lütfen elindekini indir." İstifini hiç bozmadı. " Neden yaptın bunu?" Namjoon'un gözleri bir çakıda bir de Young'un yüzünde geziniyordu. "Amacın ne? Bir insan hapishaneden kaçabilmek için bunu kendine yapabilir mi?" Sinirle gözlerini yumdu. "Ölebilirdin aptal!" diye bağırdı. Genç adam kocaman olmuş gözlerle onu izliyordu. Young derin bir nefes alıp verdi. Bu durumda bile hâlâ onu düşündüğü için kendine hayret etti.

༗MOONCHILD - kim namjoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin