AYBARS YILMAZ
Bu eve taşınalı neredeyse bir hafta oluyordu. Bir haftadır yan daireden gürültü sesleri eksik olmuyordu. Ya devrilen sandalyeler, ya da çığlık sesleri...
Zaten ben buraya taşınmadan önce neredeyse beş senedir kimse oturmuyormuş. Ben de önceki evimden çıkmak zorunda kalmasaydım bu eve oturmaya karar almazdım. Ev güzel olmasına güzeldi fakat yan dairedeki aileden huzur kalmamıştı.
Bildiğim kadarıyla iki kardeş oturuyordu. Birkaç sefer kızın ağlayarak apartmanı terkettiğni görmüştüm.
Muhtemelen abisinden şiddet görüyordu.Her yeri yara bere içerisindeydi. Alt kattaki komşulara sorduğumda ise anne babasını kaybettiğini öğrenmiştim.
Yine gürültü sesleri geliyordu. Saat akşam ondu. Markete gitmek için montumu aldım. Giyerken gürültülü bir şekilde yan dairenin kapısının açıldığını duydum. Hemen kapıyı açtım. Dairemden çıktığımda gördüklerime inanamadım. Donmuş bir şekilde onları izledim.
Kız yerde ağlıyordu. İçeriye girmeye çalışıp burası benimde evim diyerek bağırıyordu.
Abisi demeye bin şahit isteyen adam ise kızı kucağına alıp kapının dışına doğru savurdu. Kızın iç çekişlerini duyuyordum.
" Koygit! Bide başımıza senin deli olduğun çıktı! Git nerede zıbarıyorsan zıbar! " diyerek bağıran abisinden başkası değildi.
Benimde olduğumu görünce kaşlarını çatarak yüzüme baktı. Sonrada kapıyı çarparak evlerine girdi.
Kız sürüne sürüne kapıya doğru gitti. Ayağa kalkmaya bile mecali yoktu. Başını kapıya yasladı, kapıyı cansız cansız yumrukladı.
" Abi lütfen aç kapıyı! Yalvarırım aç! " sesini ben bile hıçkırıklarının arasından zor duyuyordum.
Bu kez ise canlı bir sesle ben deli değilim diyerek bağırdı.
Kızın saçları karman çormandı. Saçlarından yüzünü göremiyordum. Ama eminim yüzü yaralarla kaplıydı. Üzerinde eski yırtık elbise vardı. Çok zayıf ve kısaydı. Dışardan onu görseniz çocuk sanardınız. Zaten yirmili yaşlarda gibiydi.
Ona doğru yavaş yavaş yaklaştım. Önüne geldiğimde hala ağlıyordu. Beni fark edince kafasını yasladığı kapıdan kaldırdı.
Saçlarından dolayı sadece gözlerini görebiliyordum. Gözleri kanlanmıştı ama çok güzel bir yeşil tonundaydı.
Tek dizimin üzerine çöktüm. Tam önüne gelmiş saçlarını çekicekken kendini geriye çekti.
"Dokunma bana! " diye bağırdı. Ben ona zarar vermiyecektim fakat ürkütmüştüm.
"Sana zarar vermiyeceğim. Yardım etmek istiyorum. "sesim güven vericiydi.
" Kimse bana yardım edemez!"
" Yardıma ihtiyacın yoksa neden bu haldesin?"
Bu sefer sesi yükselen bendim."Bu seni ilgilendirmez. "diyerek beni tersledi.
" Burada bu soğukta ölmeyi mi bekliyeceksin?"
" Sanane! Ben zaten ölmüşüm,ikinci defa ölsem ne kaybederim! "söyledikleri çaresizliğni öne sürüyordu.
Söylediklerine karşı tepki bile veremedim. Onu soğuğa esir vererek binadan çıktım.**
İlk bölümle karşınızdayım.Umarım kurguyu beğenirsiniz.Sizleri yorumlara bekliyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIMIN BEYAZI
Mystère / ThrillerGözlerimi araladığımda kafamda ağır bir sızı hissediyordum. Üzerimde saçma sapan beyaz bir kıyafet vardı. Kolarım ve ayaklarımda ağır zincirler vardı.Etrafıma göz gezdirdiğimde beyaz renginden başka bir renk görememiştim. Ben odayı incelerken odanın...