Seni tanımakla başlıyordu herşey...
Ve o sonbahar günü oldu , ne olduysa. Hayatımın tamamen değişmesine sadece bir kaç saniye yetmişti. Gözlerine baktığım an , kalbimin kan pompalamaktan başka işlere de yaradığını anladım..
Geceleri kabus gördükten sonra ateşler içerisine uyanan bir çocuk nasıl koşarsa annesinin kucağına , işte öyle sarılmak istemiştim o an sana. Ve hasretin o an başlamıştı , seni görmek bile yetmişti içimdeki bir çok duygunun yok olmasına. Senden önce özlediğim bütün kadınların adını unutmuştum , o an.
İşte böyle başladı herşey.
Daha saatlerce anlatabilirim sıkılmadan ama sen bunları hiç okumayacaksın nasılsa.
Hissettiklerimin küçük bir kısmını yazdım henüz. Okuyanlar yanlış anlayacak , senelerce beraber olduğumuzu senin de beni çok sevdiğini falan zannedecekler. Keşke öyle olsaydı , keşke olmayışının hüznünü değil de yanımda olmanın mutluluğunu yazıyor olsaydım.. Ama bu mümkün değildi.. Güneşin batıdan doğması , balıkların uçması , su aygırlarının konuşması , kelebeklerin asırlarca yaşaması kadar imkansızdı birlikte olmamız..
Gelemezdin , birlikte olamazdık , doğanın düzenini bozmaya gerek yoktu..
İşte böyle...
Ben saatlerce yazarım gelmeyişini , sana duyduğum hasreti anlatmaya çalışırım dilimin döndüğünce..
Şimdi sana neden gelmediğini sorsam , eminim sayfalarca bahanen vardır benimle olmamak için..
Ozon tabakasının delinmesini, küresel ısınmanın artmasını bana bağlayabilirsin.
Avrupa Birliği'ne giremiyor olmamızın nedeni bile benimdir.
Ve bunun gibi binlerce şey..
En önemlisi de ; ben seni seviyorum , neden geleceksin ki ?
Hiç aldatmadım ki seni, hiç kırmadım ki kalbini.
Bu saate kadar uyumayıp , sana yazılar yazıyor olmam bile yeterli bir sebep yanımda olmaman için..
Öyle yani..
Sen hakkını veriyorsun bu işin. Ne kadar seviyorsam o kadar gelmiyorsun mesela..
Yazdığım her satırda daha da derine gömülüyorsun , daha da ağırlaşıyorsun içimde..
Aslında yukarıda yazdıklarımı sadece, 'sen yoksun' diyerek özetleyebilirdim.. Neden böyle uzun uzun anlattığımı inan bende bilmiyorum.
Zaten sabah oluyor , en iyisi ben kalkıp yatayım.
Bu sana yazdığım son yazıydı..
Sakın mutlu olma sevdiğim, hiç gülmesin yüzün. Bütün hayallerin bir bir kayıp gitsin elinden, geceleri kabuslarla uyan, hasta olup yataklara düş, hiç güzel gün yüzü görme.. Tıpkı benim gibi..
Nasıl ki gelmediysen bana , o da gelmesin sana , hiç tutma onun ellerinden , hiç bakma gözlerine.. O da kavuşamasın sevdiğine , o da hasret kalsın , benim sana kaldığım gibi..
Dünyada hiç kimse mutlu olmasın, hiç kimse elele gezmesin sokaklarda , hiç kimse kavuşamasın sevdiğine. Biz yanyana değilsek , onlarda olmasın. Onların bizden ne fazlası var ki ?
Şuan hepsi uyuyordur zaten ...
Belkide bir tek ben uyumayıp böyle saçma yazılar yazıyorumdur , kimbilir..
Baksana saat sabahın beş buçuğu olmuş..
Neyse sen uyumaya devam et , bu yazdıklarımı sakın okuma.. Neme lazım okuyupta üzülürsün falan , inan hiç gereği yok , hem bu sondu yemin ederim..
Yarın başka kadınlar için yazıyor olabilirim , buna değer biri çıkabilir karşıma , bunun olabilme ihtimali var yani..
Eğer ki bir gün yine bu saatte uyumayıp alırsam kalemi elime , o gün başka bir kadına yazıyor olacağım ;
İşte buna üzülmelisin ...
