Ahşap renkli masanın üzerine çapraz bir şekilde uzanmış bacaklarının üstünde duran foruma bakınıyordu. Kahvesinden bir yudum almadan önce minik Robotçuk'unun ilgili olduğu konuya göz gezdirmek için doğruldu. Hâlâ şarj oluyor göstergesi bir anlığına canını sıktığı için laptopun ekranını klavyeyle birleştirdi. İçinden derince bir 'Of' geçti. Oturduğu tekerlekli koltuğa kalçasını iyice yerleştirdikten sonra aşağıda duran çekmecelerden birisini açtı ve kurcalamaya başladı. Makas, bazı makale dosyaları ve kalemler arasından çıkardığı ''Hasta Kayıt'' defterini masanın üzerine yerleştirdikten sonra elini sol tarafa atıp birkaç saniye içerisinde otofix gözlüğünü yakalamayı başarmıştı. Gözlüğü takmadan hemen önce saatine baktı. Defterin içeriğini çok rahat bir şekilde görebiliyordu, çünkü defter şifreli değildi ve kolayca erişim sağlamak mümkündü. Gözlüğün çerçevesine sıralanan bazı hatalı kod uyarıları dışında pek bir sıkıntı görünmüyordu.
-Hmm... Defter kayıtlarında bir sıkıntı yok gibi. diye mırıldandı.
Ocak ayına girmeden çekindikleri bir fotoğrafın yılbaşı gecesi için hatıra olmasını istemişti eşi. Hannah da bunu -en azından şu sıralar- çokça meşgul olacağı bir yerde tutmayı kabul etti. Masanın köşesine bir yere net bir şekilde görebileceği vaziyette yerleştirdiği o fotoğrafa baktı. ''Üzgünüm hayatım... Ama bugün işlerim oldukça yoğun geçecek.'' diyerek oturduğu koltuktan kalkmadan önce kahvesinden bir yudum daha aldı. ''Robotçuk!'' diye seslendi. ''Robotçuk seninle biraz işimiz var!'' diye tekrar seslendi. Ama Robotçuk'tan eser yoktu. Ofisinin kapısından dışarı bakmak için kafasını kaldırıp gözlerini kıstı. Etrafta hiç ışık yoktu. Sensörlü ışıklar da yanmıyordu. Masanın altında bir yerlerde olduğunu düşündü ve sehpanın yanındaki koltuklara doğru ilerledi. Orada olduğuna emindi, çünkü nerede olursa olsun seslendiğinde Robotçuk onu algılardı. Eğilirken ofisinin saydam kapısının açıldığını hissetti.
-Affedersiniz...
Hemen arkasını döndü, çok korkmuştu çünkü lambalar yanmamıştı. Kalbi küt küt atarken konuşmaya çalıştı.
-Kime bakmıştınız? derken kafasını hafifçe eğdi ve gözleriyle yavaşça karşısında beliren adamı süzmeye başladı.
-Şey... Ben... derken bir elinin baş parmağıyla arkasını göstererek nefes aldı.
-Evet siz? dedi Hannah.
-Ben şey... Sadece burada küçük bir robot buldum ve ışıklar yanmıyor. diyerek kenara çekildi ve robotu gösterdi.
-Tanrı aşkına buradasın. derken içinden büyük bir teşekkür geçti.
-Merdivenlerden inerken ayağı kırılmış sanırım. diyerek kucakladığı robotu kollarına uzattıktan sonra elindeki küçük parçayı Hannah'nın zarif parmaklarını bütünleyen avuçlarına bıraktı.
-Teşekkürler, ama siz neden buradasınız? diye merakla tekrar sordu Hannah.
-Elektriklerle ilgili bir sıkıntı olduğunu söylediler. Sensörler çalışmıyormuş ve ofiste bir çalışanın mağdur kalmamasını istediklerini söylemişlerdi.
Bunu kimin yaptığını düşündü ama bulamadı, buna kafa yormak da istemiyordu zaten. ''Sorun değil, yine de teşekkür ederim. İyi çalışmalar...'' diyerek mavi şapkalı ve tesisatçı üniforması giymiş adamla göz göze gelmeden ve masasında bıraktığı anahtarı alıp ofisini terk etmeden önce kapıları kilitleyip merdivenlerin yolunu tuttu. Onu tanıdığını sanmıştı ama tanımadığına ikna da olmak istiyordu. Başka birisine de benzetmiş olabilirdi.
Merdivenlerden aşağı inerken robotuna seslendi ve gözlerinden ışıklar çıktı, yolu aydınlattı ve Hannah yürümeye devam etti. Son basamağa geldiğinde asansör düğmesinin renkli ışıkları gözüne takıldı, kafasını yukarı kaldırıp sensörlere baktı ve ağır adımlarla kucağındaki robotla beraber 28 katlı binanın 6. katındaki asansörün düğmesine bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLERİYE DÖNÜŞ
FantascienzaJack Brown'un yazdığı makalelere olan yoğun ilgi artarken, yapay zekanın uzlaşımcı kafası Dwayne yakın gelecekte olacaklar için yeni bir düzen oluşturma girişimindedir. Uzak Doğu'dan gelen yabancı uyruklu insanları bir araya toplayıp üzerlerinde çeş...