2- Minik Öpücük

4.4K 543 1K
                                    

Yn: yorum yaparsanız çok mutlu oluruuum

****

Jimin'in ağrıları son iki günde oldukça çoğalmıştı.

Öyle ki, geceleri uyuyamıyor, yemek dahi yiyemiyordu. Jungkook'un evinde kalmaya başlayalı dört gün olmuştu, ve o dört günde olabildiğince ona gözükmemeye çalışmıştı çünkü Jungkook böyle istemişti.

Odasından acıkmadığı sürece çıkmıyordu ama şu iki gündür acıksada çıkamıyordu. Ağrıları öyle çoktu ki elini kaldırsa sancıyla kıvranıyordu. Bu yüzden yatağından kalkamıyordu, e haliyle yemekte yiyemiyordu. Jungkook'ta, Jimin'in yanına uğramadığı için isteklerini ona söyleyemiyordu.

Ağrılarının yanında bir de karın guruldamasıyla uğraşıyordu. Daha fazla dayanamayan Jimin, ağlayarak yataktan kalkmıştı.

Ağrılarının sebebini elbette biliyordu. Sırtındaki yaralarına ilaçları kendi başına süremiyordu ve birkaç kez denediğinde ters bir hareket yaparak kötü sonuçlara yol açmıştı. Jungkook'tan yardım istemeyi düşünmüştü ama yardım etmeyeceğini biliyordu. Bu yüzden kendi halletmeye çalışmış ve batırmıştı.

Gözlerindeki yaşlar durmazken zorla odanın kapısına kadar gelmişti. Kapıyı açıp biraz soluklandı, içinden bir şeylerin battığını hissediyordu. Jungkook evde mi değil mi bilmiyordu ama yine de ona seslendi.

"J-jungkook, bakar mısın lütfen" sesi kısıktı ve titriyordu. Bağırabildiği kadar bağırmış ve beklemeye başlamıştı. Birkaç saniye sonra aşağıdan yine uykulu bir halde kendisine bakan Jungkook'u gördü.

"Ne oldu yine? Niye bağırıyorsun?"

"Bana yardım eder misin? Çok ağrım var yürüyemiyorum, iki gündür bir şey yiyemedim karnım çok aç."

Jimin yıldızlarından akan yaşlarla konuşmuştu. Jungkook yukarıdaki çocuğun ağlamasını görünce umursamaz bir tavırla yanına gitmiş ve dikkatli bir şekilde kucağına almıştı. Dört gün önce kucağına aldığında sanki bir-iki kilo daha ağır olduğunu düşündü jungkook.

Mutfağa girip kucağından indirdi ve kısa oğlana bakmaya başladı. Jimin yaşlarını silip, derin nefesler aldı ve ardından buzdolabına doğru yürüdü. Kapağı açıp içine baktığında ani bir şok yaşadı. İki gün önce dolapta içki ve atıştırmalıktan başka bir şey yoktu fakat şu an tıkabasa doluydu dolap. O halde yemek yapamayacağı için kapakta gördüğü noodle'ı aldı ve tezgaha ilerledi. Arkasını döndüğünde hala orada bekleyen Jungkook'u gördü. "Şey, teşekkür ederim. Yemeğimi yiyip hemen yukarı çıkacağım, seni rahatsız etmeyeceğim merak etme."

"Umrumda değil ama, yapabileceğinden emin misin?"

Kendi de bilmiyordu ama olumlu bir şekilde kafa salladı. Onu sinirlendirmek istemiyordu. "Sorun değil, yaparım ben."

Arkasını dönen Jimin ısıtıcıya uzanmıştı fakat eline alamadan bir inleme bırakmıştı. Jungkook ise Jimin'den gelen sesle ona yaklaşmış ve yan tarafta duran sandalyeye doğru itiklemişti onu. "Belli ki yapamayacaksın. Otur şuraya ben yaparım. Zaten ben de daha yemedim bir şey."

Jimin yine ağlayarak başını salladı. Jungkook dolaptan iki kutu daha noodle çıkartmıştı. Isıtıcıya su koyup beklemeye başladı.

"Ne oldu sana? Neden ağlıyorsun?" jimin burnunu şekip cevap verdi. "Kremlerimi kullanamıyorum, kendi başıma olmuyor. Sürmeye uğraşırken yine zarar verdim oraya sanırım, çok ağrıyor."

"Arkadaşından haber var mı?" olumsuz anlamda başını salladı Jimin "Var ama pek iyi değil... Okul başladıktan 1 hafta sonra gelecekmiş. Ama merak etme ben hemen bir şeyler ayarlayıp gideceğim."

HEARTBREAK ° jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin