|1|

668 70 103
                                    

'Bir söylenti vardır... Şeytan ve meleklerin yaşadığı bu boyutta. Melez olanlar daha öncesinde birlikte yaşayıp ölmüş şeytan ve meleklerin küllerinden doğmuştur. Oysa bizim dünyamızda bu yasaktır. Bir meleğin şeytanla olması...'

...

Ayağına takılan her taşı tekmelerken sinirle etrafa küfürler yağdırıyordu. Bu lanet olası mağarada tıkanmış ve yaşamak zorunda olduğu yer olduğu gerçeğinden dolayı kendinden nefret ediyordu. Babası şeytanlar topluluğunun kralı, annesiyse büyük ihtimalle onun bir gecelik kiraladığı kadınlardan biriydi. Onu hiç tanımamıştı bile. Kendisiyse bir melezdi. Babası yıllardır ona bakmak zorunda olduğu için bunu herkesten saklamıştı. Yakında kendisi bile sadece bir şeytan olduğuna inanacaktı. Söylentilere göre melekler yeryüzünde, onlarsa yer altında yaşamaya mahkümdu. Peki ya o... Onun bir yeri yok muydu...

Yavaş adımlarla yürümeyi sürdürdü. Yere damlayan gri su, En ufak bir ışık dahi olmayan karanlık, duvarlardaki kanlar... Buradan çıkmak istiyordu. Ama elinden hiçbir şey gelmiyordu. Sadece bu lanet mağarada tıkanmış, daha renklerin dahi ne olduğunu bilmeyen bir çocuktu Todoroki Shoto... Melek tarafından nefret edilmiş, her zaman zorbalık ve şiddet görmüş biriydi sadece. Daha sadece on dört yaşında olmasına rağmen her türlü acıyı tatmış biriydi o. Buna rağmen böyle bir yerde asla onu mutlu etmeye çalışan bir kişi yada bir şey olmamıştı. Melekleri merak ediyorum diye düşündü içinden. Onların hayatını merak ediyordu. Güzel miydi. Huzur verici miydi. Az da olsa gülümseyebiliyorlar mıydı. Buradaki herkesin amacı aynıydı. Kullanıp atıyorlardı. Hiçbir şey için en ufak bir amaçları yoktu.

Yürüdüğü bu yerlere daha önce gelmediğini fark ettiğinde kaybolduğunu anladı. Bu mağaranın böyle bir kısmı mı var diye düşündü içinden. Derin bir nefes aldı ve etrafına bakındı. Ama nerede olduğunu kestiremeyince ilerlemeye devam etti. İlla karşısına biri çıkardı ve ona yolu gösterirdi diye düşündü. Aslında eve dahi gitmek istemiyordu. Gittiğinde tekrarda o lanet adamın çağırdığı kadınlardan biri tarafından iğrenç bakışlarla izlenecek ve gene büyük ihtimalle uykuya vücudunda birkaç morlukla gidecekti. O yüzden biraz daha dışarıda kalmasının kötü bir yanı yoktu.Babası olacak o adamdan her daim dış dünya ve melekler hakkında konuşmanın kötü olduğunu duyardı. Ama buna daha ne kadar katlanabilirdi hiçbir fikri yoktu. Doğduğundan beri birisi tarafından ne sevilmiş ne de ilgi görmüştü. Belki dış dünya huzurlu ve güzeldi. Ama onlar bunu istemiyordu. Tek istedikleri bu duvarlar arasında kan göletleri arasında yaşamaktı.

Birden bire karşısına bir bekçi çıkmış ve kolunu kavramıştı. Adamın yüzüne baktı. Ona sinirle bakıyordu. Sessizce ona doğru eğildi ve kulağına fısıldadı. "Buralara gelmen yasak biliyorsun. Baban bunu öğrenirse sana çok kızacaktır. İstersen bunu söylemem ama bir şartım var." Adam ona lanet olası bir sırıtış sunarken ne dediğini anlamış ve yüzüne korku dolu bir ifade takınmıştı. Hızla adamın kolunu ittirdi ve arkasına dahi bakmadan koşmaya başladı. Korkuyordu. Burada olduğu her saniye her şeyden ölesiye korkuyordu. Hepsinin amacı incitmekti. Daha ne kadar inciteceklerdi ama bu lanet bedeni. Burası hiç güvenli değildi.

Hızla gördüğü başka bir koridora girdi ve gördüğü büyük bir kayanın arkasına saklandı. Ağzından çıkan hıçkırıkları durdurabilmek için eliyle kapattı ama başaramadı. Burada ki her şeyden korkuyordu. Kendisinden bile...

Adamın uzaklaştığını adım seslerinden anladıktan sonra tuttuğu nefesi bıraktı ve gittiğinden emin olmak için dikkatle inceledi etrafı. Ardından gözlerini sildi ve ayağı kalktı. Eğer geldiği yönden giderse o adama yakalanabilirdi. O yüzden ilerlemeye devam etti. İlerledikçe kulağına bir su sesi gelmeye başladı. Şiddetli bir akıntı gibiydi. Ama burada ne deniz ne de göl olurdu. İlerlemeye devam ettikçe daha da arttı su sesi. Sesi takip ederek yürümeyi sürdürdü. Ardından birden bire karşısına çıkan şelaleyle irkildi. Şelalenin arkasından içeri ışık sızıyordu. Ne yani bu mağaranın çıkışı burası mı diye geçirdi. İlk defa görmüştü bu kadar parlak bir şey. Suya çarpan ışık içerideki kapkara duvarla çarpıyor ve sanki onları maviymiş gibi gösteriyordu. Derin bir nefes aldı ve sudaki yansımasına baktı. Kendisine daha önce böyle görmemişti. Hep kendine gri sularda yada kirli camlarda bakardı. Ama bu su çok temiz ve masmaviydi. Ötesine geçmek istedi. Tek bir adımla varabileceği dışarıyı izledi. İçeri süzen ışık fazlasıyla kuvvetli olduğu için ardını göremiyordu ama merak etmişti. Nasıl bir yerdi ora?

Yavaşça elini suya daldırdı ve içinde gezdirdi. Çok huzurlu hissetmişti nedensizce. Suyu bile iyi gelmişti dışarının. Orayı gidip görmek istiyordu. Ama ya orası onun gibi melez bir yaratığın kabul görmediği bir yerse. Ya orada da burası gibi sevilmezse. Zaten çıksa bile o adam geri tıkmaz mıydı onu içeri. Derin bir nefes aldı ve elini çekti sudan. Oraya geçmek için cesareti asla kendinde toplayamazdı. Ellerini ovuşturdu ve suyu izlemeyi sürdürdü. Yeterdi bu kadarı. Eve dönmesi gerekiyordu. Ev diyemeyeceği yere...

Tam o sırada ona yaklaşan adım seslerini duymasıyla duraksadı. Büyük ihtimalle adam onu aramak için buraya geliyordu. Endişeli bakışlarla etrafı süzdükten sonra arkasını saklanabileceği bir kaya görmüştü. Ona doğru koşmak için bir adım attı ancak attığı adım ilkinde ayağını yerdeki bir kayaya çarptı. Ayağı yerden kesildiği sırada gördüğü son şey önündeki masmavi şelaleydi...

Diceniz yeter yaw daha ne kadar kitap yayinlican. Bende diyorum taslakta 9dan fazla kitabım var. Bana inat olun umrumda değil yayınlamaya devamkeee. Ve bu bölümü @chatcolate 'ye verirem ehehehhe. O istedi xd. Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yapmayı ve vote atmayı unutmayın seviyorsunuzzz <3.

mi promesa para ti-tododekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin