|4|

282 60 58
                                    

'Bir meleğin başına gelebilecek en kötü şeylerden biri bir şeytana aşık olmaktı. Ve o bu hataya düşmüştü.'

...

Tattığı o özgürlük hissinden sonra bu karanlık mahzende tıkılı kalmak ona her zamankinden daha ağır geliyordu. Her zamanki gibi babasının çıkmasını bekledikten sonra hızlı adımlarla mağaranın çıkışına doğru yöneldi. Artık çilli meleğini görebilecekti. Günbegün alıştığı parlaklığa nazaran gözlerini artık açabiliyordu. Her gün erken saatte babasının çıkmasını bekler, ardından meleğinin yanına giderdi dikkatlice. Midoriya ise her gün çiçek toplardı annesi için. Onu görünce gülümser ve hemen yanına koşardı.

O günde çok farklı başlamadı. Melek melezi görür görmez elindeki tacı sepetine bıraktı. Ardından arkasından gelen sese yöneltti bakışlarını. Geniş gülümsemesiyle el salladı meleze.

"Sana bir sürprizim var." dedikten hemen sonra sepetinde ki tacı melezin başına koydu nazikçe.

"Bence çok yakıştı Todoroki-kun."

"B-bu benim için mi?"

"Senin başına koyduğuma göre." Ve gene o muazzam gülüşünü kondurdu o tatlı suratına. Bu sefer melez de karşılık verdi ona. Hayatında ilk kez birisi ona hediye vermişti. Ve bunun mutluluğunu tüm gün boyunca taşımıştı üzerinde. Ama başına gelecekleri bilseydi eğer asla kabul etmezdi o kadar anlam yüklediği hediyeyi. Ama aldığına da pişman olmamıştı ne de olsa ilk ve uzun bir süreliğine tek hediyesiydi.

...

Hayran gözlerle tacına bakıyordu akşam eve geldiğinde. Ellerini çiçeklerin arasında gezdirdi ve gülümsedi. Çünkü onun meleği hazırlamıştı bunu ona. Bunun mutluluğunu kalbinin en derinlerinde hissederken bir anda koridordan gelen ayak sesleriyle elindeki tacı saklayıp uyuma pozisyonuna geçti. Kapıyı açıp kısa bir bakış ardından gideceğini düşünmüştü o babası olacak adamın. Ama bu sefer düşündüğü gibi gitmemişti işler.

"Shoto!" diye gürledi babası. O gürlemeyle yerinden sıçramıştı melez. Korkusundan cevap bile verememişti. Hızlıca yatağının en kenarına büzüldü. Sesini aniden sakinleştirip devam etti babası. Bunun ne anlama geldiğini çok iyi biliyordu melez.

"Senin hakkında asılsız haberler duydum Shoto. Bunlar...yalan...değil mi?" Korkudan kuruyan boğazını zorlayarak cevap vermeye çalıştı babasına. Ama başaramamıştı. Bunun üzerine adımlarını meleze yönelten babası konuşmaya devam ediyordu.

"Benim kurallarımı çiğneyecek kadar aptal değilsin Shoto. Bunu biliyorum." Yataktan inip odasının en köşesine doğru geri geri emeklemekle yetindi melez. Korkudan tir tir titriyordu vücudu. Çünkü o adam ona her an istediği her şeyi yapabilirdi.

"Ama ben gene de işimi sağlama almalıyım. Bunu asla yapmaman için. Küçük bir ikaz mahiyetinde uyaracağım seni Shoto. Yapmamış olsan da bu sana bir ders olsun."

...

Acı dolu geçen 1 haftanın sonunda bedenini az da olsa hareket ettirmeye başlamıştı. Vücudunun bulunduğu durum dolayısıyla yutkunmak bile acı vericiydi. Elindeki tek moral kaynağı yastığının altındaki çiçeklerdi. Azap gibi geçen 1 haftanın ardından ilk kez dışarı çıkmayı planlamıştı. Daha fazla dayanamazdı. Babasının gittiğine iyice emin olduktan sonra yatağından zar zor doğruldu. Şu lanet komşulara gözükmemeye daha fazla çaba sarf ederek evden çıktı. Ama her 5 adımından birinde bir yerden destek almak için durmak zorunda kalıyordu. Yaraları daha iyileşmemişti ama umurunda bile değildi. Çilli meleğini görmek zorundaydı artık. Onsuz bir saniyeye bile dayanamazdı artık kalbi. Meleğinin ona gülümsemesine... Kokusuna mahrum kalmıştı artık.

Zar zor çıkışa vardı. Şelalenin önünde birkaç saniye durduktan hemen sonra bir adım attı sevdiğine giden yolda. Ama çıktığı anda gözlerini kısmak zorunda kalmıştı. Ancak zorladı kendini ve kısık gözlerle meleğini aramaya başladı. Aradığı şeyi yemyeşil çimenler arasında hasretle ona bakarken görünce daha fazla dayanamadı ve ne kadar acırsa acısın umursamayarak koşmaya başladı sevdiğinin kollarına...

mi promesa para ti-tododekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin