Önceden bu kadar yb isteyen yoktu mutlu oldum KSDMKSDNSLDJSK
Bu arada 42. Bölümü attığım gün hem 10K olduk , hem de kitabımın 1. Yılını doldurduk agab duygusalım
Hadi iyi okumalar
.....
1 hafta sonra...
Her şey çok garip bir hal almaya başlamıştı. Ailem Taehyung'la konuşmuş, bir daha görüşmemizi yasaklamış, aynı zamanda babam çocuk gibi beni azarlamış, tokat atmıştı.
Çok çocukcaydı. Bizi yasaklamaları, duygularımıza engel olmaları çok çocukcaydı. 1 haftanın ardından anne ve babamın burdaki son günüydü. Normalden daha fazla kalmışlardı bu konu yüzünden. Babam Taehyung'a demediğini bırakmamıştı. Canımı çok yakmıştı bu. Şimdiye kadar sadece küçükken kavgaya karıştım diye sadece beni azarlayan babam, şimdi bir erkek sevgilim var diye bana tokat atıyor.
Yoongi hyung her gün bizdeydi, bana yemek getiriyordu, ailemle konuşmaya çalışıyordu...
Fakat babam bir türlü kabullenemiyordu. Her şeyden öte Taehyung'u merak ediyordum. Yazmaya bile cesaret edemiyordum. Tüm gün odamda takılıyordum, annem yemeğe çağırsa bile gitmiyordum. Biliyorum, annem bunu kabullenirdi. Ama babam hiç bir zaman buna saygı duymazdı.
Çekip gitmek istiyordum. Taehyung'un yanına gitmek istiyordum, ama o bana kızgın mıydı değil miydi bilmiyordum. Çok kötü hissediyordum aynı zamanda. Ve bir taraftan da beni anlar, bana kırgın değildir diye kendimi avutmaya çalışıyordum. En çok buna üzülürdüm çok iyi biliyorum.
"Jungkook, hadi çıkalım dışarıya böyle odanda kalma."
Hoseok hyung da sürekli bana ilgi gösteriyor, üzülmemem için olay hakkında konuşmuyor hep yeni şeylerden bahsediyordu iyi olmam için. Peki ya Taehyung? O nasıldı şimdi? Benim gibi odaya mı kapanmıştı yoksa sadece içiyoe muydu?
"Hadi ama ne bu depresif haller?"
Elimden tutup kaldırmıştı beni. Pencerenin önüne gelmiş ve pencereleri açmıştı.
"Bak dışarıya, hava çok güzel gezelim biraz hm?"
Bıkmış bir tavırla, oflayarak "Tamam, gidelim." demiştim bir taraftan isteyerek.
Hazırlanmam için Hoseok odamdan çıkmış ve beni yalnız bırakmıştı. Yine aklıma Taehyung gelmişti. Kalkarken, yalnızken, uyurken o aklıma geliyor, hatta rüyalarıma bile giriyordu. Her an kalkıp hıçkırarak ağlayasım vardı. Taehyung'u istiyordum.
Onu artık canımdan bile çok istediğimi, ona çok değer verdiğimi hissediyordum. Kaybedince anlıyordum. Derler ya, bazı şeylerin değerini kaybedince anlarsın diye...
....
Dışarıda gezerken buralarda Taehyung'la birlikte geçirdiğimiz zamanları hatırlıyordum. Sürekli ama sürekli aklıma geliyordu. Gerçekten çok pişmanım. Ama bir taraftan da bakıyordum, çıkış yolum yoktu.
Aileme söyleyince bunu yasaklarla diye korkarken, Taehyung'u arkadaşım diye tanıttığım için kırdığım kişi oydu. Aileme söyledikten sonraysa daha kötü oldu. Biraz anlayış istiyordum her iki taraftan. Ailem olmasa bile sevdiğim kişiden anlayış bekliyordum. Bir kere olsun beni arasaydı her şeyden geçerdim. Çünkü ben yazamıyordum. Yazmaya cesaret edemiyordum. Peki ya Taehyung?
Taehyung da mı cesaret edemiyordu? Yoksa bana kızgın ya da kırgın mıydı?
Hayır, depresif de takılmıyordum. Ama Taehyung'a yazdığım ilk gün yeni telefonumu kullandığım ilk gündü. Ve bu telefon hep onun anılarıyla doluydu.
"Ahh şey Jeon, bu taraftan gidelim mi ne dersin?"
Aniden telaşlanan Hoseok düşüncelerimden ayırmıştı beni. Kolumdan tutup kenara çektiğinde yüzüne istemsizce sorgular biçimde bakmıştım. Arabanın arkasında durmuştu ama bana saklanır gibi gelmişti.
"Ne? Ne oldu?"
"H-hiç, dönelim mi?"
Tek kaşımı kaldırmış ve kolumu serbest bırakmıştı aniden.
"Ne gördün? Ne var orada?"
Arkamı dönüp yola çıkmak istediğimde Hoseok durdurmuştu.
"Jeon! Yok bir şey gel buraya!"
Onu dinlemeden arabanın arkasından çıkıyordum ki, kolumu tekrar tutmuştu.
"Jeon dur dedim!"
"Ya bırak beni! Ne yapıyorsun? İzin ver bakayım ne SAKLIYORSUN? Ne gördün?! "
"Jeon!!"
Kolumu çekip yola çıktığım an birisine çarptım. Herkes sessizdi. Her yer sessizlikti. Bir dakika, Kokusu..
Kokusu çok tanıdıktı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda gözlerim irice açılmıştı. Çarptığım kişi...
.....
Neyse şimdi burada duralım dimi aq
İyi günler DÜZ BÖLÜMLERDE BERBATIM KB