''Yüreğinle seveceksin önce, sonra ömrünü vereceksin.''
Kitabı bitirdikten sonra etrafa göz gezdirdim. Hayatımda ki her şey çok sıradandı. Ta ki Cuma günü okul çıkışına dek. Her zaman ki gibi büyük bir sıkıcılıkla okuldan çıktım. Durağa doğru yürüdüm. Durağa vardığımda sol tarafımdaki erkek grubu yüksek sesle bağırıp sigara içiyordu. Sağ tarafımdaki küçük erkek çocuğuysa annesinin elini tutmuş onlara imrenerek bakıyordu. Bu çocuğun büyüyünce kötü şeyler yapacağına eminim. Ben böyle etrafımı seyrederken otobüs geldi. Otobüse bindim. Cam kenarı favorimdir. Her zaman ki gibi cam kenarına geçtim. Otobüs gidiyordu ben etrafımı seyrediyordum. İneceğim yere geldim. Her gün olduğu gibi muhteşem bir sıkıcılıkla otobüsten indim. Kulaklarımda Ed Sheeran Don't yüksek seste ayaklarıma ritim veriyordu. Eve doğru yürümeye başladım.
Karşıdan karşıya geçerken dikkatim karşı kaldırımda bana bakan çocuğa kaydı. Dikkatli bir şekilde beni izlediğini fark ettim ama başıma bela almak istemediğimden kafamı yere eğip yürümeye devam ettim. Biraz yürükten sonra takip edildiğim hissine kapıldım. Müziğin sesini kıstım ve adımları dinlemeye başladım. Adım sesleri git gide yaklaşıyordu. Korkmaya başlamıştım. Derin nefesler alıp verdim. Tam hızlanacakken karşımda biri dikildi ve korktuğum başıma gelmişti. Kaldırımdaki çocuktu bu. Ciddi bir şekilde bana bakıyordu. Korktuğumu hissettirmemeye çalıştım becerebildiğim kadar. Ne var dercesine suratına baktım. Dudaklarını araladı ve
''Bağcıkların çözülmüş'' dedi.
Ben şaşkınca çocuğun suratına bakıyordum. Onun sapığım olduğunu düşünürken o bana bağcıklarımın çözüldüğünü söyledi. En sonunda kendime gelip
'' Aaa e-evet '' diyebildim sadece.
Haklısınız korkmadığımı cidden hiç belli etmedim. Eğilip bağcıklarımı bağladım. Hala tepemde bekliyordu. Daha dikkatli bakınca aslında karizmatik olduğunu söyleyebilirdim. Böyle bir çocuğun benimle ne işi var diye düşündüm. Soğuktan burnunun ucu kızarmıştı koyu kahverengi saçları ve gözleri vardı. Saçları rüzgardan dağılmış ve karışmıştı ama bu onu daha da çekici kılıyordu. Karşımdaki taş varlığı incelemeyi bırakıp aklıma gelen ilk cümleyi söyledim.
''O zaman görüşmek üzere.''
Evet aptal ben çocuğun daha kim olduğunu bilmeden ona görüşürüz demiştim. O da bunu anlamış olacak ki
''Görüşürüz mü ?'' dedi.
''Ş-şey ben kusura bakma ağız alışkanlığı'' diyip mal mal sırıtabildim sadece.
Kafasını salladı. Tatlı olabilir ama aynı zamanda öküzdü de. İnsan önemli değil derdi ya. Tam yoluma devam etmek için bir adım atacakken tekrar önüme çıktı. Bu sefer ben öküzlük yapıp
''Ne var?'' dedim.
O da gülümseyip ''Görüşürüz'' dedi.
Evet afallamıştım. Hayatıma gördüğüm en güzel gülüşe sahip diyebilirdim. Şaşkınlığımı gizleyemeden bende ona hafifçe gülümseyerek
''Görüşürüz'' dedim.
Yanımdan geçerken kısık ama benim duyabildiğim seviyede ''Görüşeceğiz'' dedi. Buna sevinmeli miydim yoksa üzülmeli miydim bilemiyorum ama tekrar karşılaşmayı çok istiyorum.
![](https://img.wattpad.com/cover/30561972-288-k144963.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAPIK
Chick-LitTam yoluma devam etmek için bir adım atacakken tekrar önüme çıktı. Bu sefer ben öküzlük yapıp ''Ne var?'' dedim. O da gülümseyip ''Görüşürüz'' dedi. Evet afallamıştım. Hayatıma gördüğüm en güzel gülüşe sahip diyebilirdim. Şaşkınlığımı gizleyemeden...