0.1

1.7K 226 159
                                    

17.09.22/

"Kalbiniz kitabınızdır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Kalbiniz kitabınızdır. Kalp ne kadar vücudu hayatta tutmak için şart ise kitabınız da öyledir. Siz bunun için eğitildiniz, bunun için varsınız. Kitaba sahip çıkamazsanız, cesediniz bile sizi kurtaramaz!"

Askerlerden oluşan topluluğun üçüncü sırasında, hazır olda bekliyordum.

Bir sonraki gün yapacağımız saldırı dolayısıyla sıkı çalışmalara başlamıştık. Sahtelerini bırakıp asıl silahlara geçiş yapmıştık.

Kadınlardan oluşan gruba yeni katılanlardandım. Her şey de yeniydim ve bu yüzden onlar için sıradan ağırlıklar tüm vücudumun titremesine neden oluyordu.

Komutanın yaklaşık bir saattir yaptığı konuşmasının bitmesi ile asker grupları hareketlendi ve herkes kendi birliğine doğru gitmeye başladı.

Önümdeki, yüzüne ve tüm vücuduna savaşçı edasının işlendiği kadını takip etmeye başladım. Bir yandan ise ona imrenmekten kendimi alamıyordum. Bir kadın vücuduna göre oldukça gösterişli kaslara sahipti. Öyle ki benim üzerimde çuval gibi duran kalın parçalar onun vücudunu saygıyla çevrelemişti.

Hücre denecek kadar havasız ve küçük odamıza geldiğimizde içimdeki korku ile birlikte yatağıma doğru yürümeye başladım.

Toprakla kaplı deri ayakkabıyı çıkararak rengi sarıya dönmüş yatağa oturdum. Sırtımı duvara yaslarken tahta gıcırtılarını duymazlıktan geldim.

Sırt boşluğum enfes bir acıyla yatağa yerleşirken sıkıca gözlerimi kapadım.

Çok fazla çalışıyorduk. Çok fazla yoruluyorduk. Ama beni asıl korkutan bu değildi. Yaklaşık birkaç gün sonra ölecektim. Belki boğazıma yapılan bir kılıç darbesiyle, belki de atların altında ezilerek...

Ölecektim çünkü yüz metre uzaktan bakan bir çocuk bile benim savaşmak için ne kadar çelimsiz, ne kadar beceriksiz olduğumu fark ederdi.

Ben savaşmak için doğanlardan değildim.

Ayaklarımın çarşafta yarattığı sesi duyabiliyordum ve bu ufak haşırtı daha çok strese girmeme neden oluyordu.

Korkutucu derecede kalın bir ses zihnime başarısızlığı fısıldarken sadece gündoğumunda kaçacağım anı bekliyordum.

Ben anksiyetem ile başa çıkmaya çalışırken soğuk bir el yanağıma dokundu. Sonra hızla karnıma giderek sallamaya başladı.

"İrena beni duymuyor musun?!"

Telaşla gözlerimi açtım. "Neler oluyor?"

Caroline kıkırdayarak bıraktığım boşluğa oturdu. Bir eliyle saçlarını kabartıyor, diğer eliyle ise yüzünü inceliyordu.

MUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin