Madrigal, Dip.
💲
Derin bir boşluk oluştu içimde, boşaldı elim, kolum, bacağım. Üzerimdeki ağırlık kalktı bir an, vazgeçti sandım. Yapmayacak sandım. Bileklerini tutan ellerim titreyerek üzerime düştü. Kulaklarım bir takım boğuşma sesleriyle uğuldamaya başladı. Geriye doğru sürünüp sırtımı komodine yaslayarak ileri baktım. Yoktu. Yana baktım. Karanlık gölgelerini görebiliyordum. Biri onu sürüklüyordu.
Göğsümde yaban bir acı vardı, ama bana yabancı değildi. Tanıdıktı. Kendimde değildim. Emekleyerek kapıya yanaştım, pervazlara tutunarak dışarıya çıktım. Birileri daha geldi sonra. Işık açıldı. Mehmet Akcan'ın göğsünde oturup, onu hırpalayan kişinin Akın Yiğit Akcan olduğunu gördüm.
"Yapmayacaktın," dedi ve bir yumruk indirdi kana boyadığı yüze. "Ben yapmadım, sen de yapmayacaktın."
Duru yanıma yanaşıp bana bir şeyler söyledi ama şuan onu dinlemiyordum. Sadece Akın'ı duyuyordum. Emin onu tutmaya çalıştı ama Emin'i bir hareketiyle savurup, Mehmet'in boynunu kıracak şiddetde bir yumruk daha savurdu. Kan bir metre ileriye kadar sıçradı.
"Abi yapma!" diye bağırarak ağlıyordu Duru, ama Akın'a şuan yaklaşmaya korkuyordu. Mikail'in koşarak geldiğini gördüm. Öyle bir atladı ki olaya... Akın'ın beline doladığı kollarıyla onu tek hamlede çekip kenara fırlatması bir oldu. Öyle ki, öfkeden gözü dönen Akın ve onun iyiliğini düşünen Mikail burun buruna geldi. Mikail, Akın'ın karşısında yıkılmaz bir duvar gibi dikilecek kadar cesaretliydi. Akın öyle hızlı nefes alıyordu ki, çıplak göğsüne ve inip kalkan kollarına bakarak da şuanki öfkesini görebiliyordum.
"Çekil." dedi sakin bir sesle. Mikail başını olumsuz anlamda salladı ve kollarını iki yana açtı. Akın bu defa, "Çekil!" diye bağırdığında, Mikail başını eğip yana çekildi ama Akın artık daha sakindi. Solukları dinmeye başlamıştı.
"Ambulans çağırıyorum," dedi Duru. Emin onun elinden telefonu çekip aldığında, "Ne yapıyorsun sen?" diye bağırdı ona. "Ver telefonumu!"Emin duygusuz bir ifadeyle telefonu cebine atıp, öylece gözlerine baktı Duru'nun. Elbette polisi karıştırmayacaklardı ama adamı hastaneye de mi götürmeyeceklerdi?
Olanları kapının yanındaki duvara yaslanmış hâlde izliyordum. Hiç karışmak istemedim. Ne yaparlarsa yapsınlar, öldürsünler birbirlerini umrumda bile değildi.
Akın, ne yaptığını daha yeni farkediyormuş gibi bir ifade ve davranış içinde, "Derin'i ara," dedi Mikail'e. "Çabuk ol, hadi!" Sesi evi inletince gözlerimi bir anlık kapatıp açtım. Mikail, zaten komutu duyar duymaz telefonunu cebinden çıkartmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÂLİM (KİTAP OLDU)
General FictionZÂLİM'in 2.kitabı burada yayınlanacaktır. İlk kitap Odessa Yayınevi ile kitaplaştırılmıştır. "Sen nasıl bir insansın ya?!" Diye bağırdım. "Böyle biriyim, çünkü sen kibarlıktan anlamıyorsun." Kendimi tutamadım ve yüzüne tükürdüm. Gözlerini kapatıp aç...