Azerbaycan yine her zaman ki gibi evinde kitap okuyordu.
Son zamanlarda çok fazla yorulmuştu ve ancak kitaplar onu dindirebiliyordu.
Kendi ülkesinde ki protestolar, halkının fakirleşmesi onun o güzel bedenine iyi gelmediği belliydi.
Gözlerinin altı morarmış, saçları eski canlılığını kaybetmiş ve her yeri vuruk gibi duruyordu.
Gerçi tek mevzu bu değildi. Ülkesinin dışında olan olaylar da epey bir canını sıkmıştı. Ama o maalesef savaş olduğunda katılmalıydı çünkü komşusu fırsattan yararlanmayacak tiplere hiç benzemiyordu.
Sonra duvarda bir fotoğraf ilgisini çekti.
Kafkas Birliğinin zamanında üçünün çekildiği fotoğraf.
Herkes mutluydu. Kimse daha büyük yardım almak için arkadaşlarını satmamıştı, kimse kime düşman olalım derken ayrımcılık yapmamıştı.
Azerbaycan hemen kafasını iki yana salladı ve düşüncelerden kurtuldu. Sonra da kitabına kaldığı yerden devam etmeye başladı.
Ama bir zil sesi duydu.
Azerbaycan, şaşkınlıkla kim acaba diye kapıyı açtığında önünde Amerika, Birleşik Krallık ve Ermenistan duruyordu.
Tabi Ermenistan'ı görünce kaşlarını çatan Azerbaycan "Ne arıyorsunuz burada" diye sordu.
Sonuçta Amerika gibi bir ülkenin evine kadar geleceğini beklemezdi.
Amerika söze başladı.
"Sayın Azerbaycan Cumhuriyeti, o misafirperverliğinizi konuşturup bizi içeri almayacak mısınız?"
"Şu Ağrı dağını içeriye almazsanız olur"
Birleşik Krallık "Hadi ama Azerbaycan, bir iş için geldik ve senin nerede olduğunu bilen tek kişi oydu"
Azerbaycan bıkkınlıkla "Koca dünya da bir bu kişi mi kaldı yerimi söyleyecek? Ablama sorsaydınız ya"
Amerika "İşte o yüzden geldik ya" dedi.
Azerbaycan "Neden? Ablamdan şimdi ne istiyorsunuz?" diye sordu.
Birleşik Krallık söze atıldı "Bizi içeriye alırsan hepsini bir bir anlatacağız"
Azerbaycan istemese de kapıda duran üçlüyü içeri aldı. Hepsi birer birer oturduktan sonra ise Amerika söze başladı.
"Şimdi Avrupa Birliği toplantısında neler olduğunu biliyorsundur. Ve ablanı da son günlerde göremiyoruz. Ona bu olay hakkında soru soracaktık ama ortalıklarda yok. Ancak sen yerini bilirsin diye bizde sana geldik"
"Sence bilsem de size yerini söyleyecek bir tip var mı bende?"
Birleşik Krallık "Sadece soru soracağız bir şey yok" dedi.
"Ona soracağınız soruyu bana sorun o halde" dedi Azerbaycan.
Amerika "Peki sen Türkiye'nin bunu bilerek yapıp yapmadığını biliyor musun?" dedi sakinlikle.
Azerbaycan sinirlenerek "Gerçekten kendi hatalarınızı ablam ile mi örteceksiniz?" dedi.
Birleşik Krallık "Sakin ol, ablanın yaptığını bende savunmuyorum ama son zamanlar da ki olan kavgalar bir ihtimal veriyor ve öğrenmek için buradayız" dedi.
Azerbaycan ise bu sefer "Ablam isteseydi sadece Yunanistan'ı zehirlerdi, aralarında sevdiği kişilerin de olduğu lanet bir grubu değil" diye karşılık verdi.
Amerika tam söze girecek iken, Birleşik Krallık "Aslında doğru, sonuçta çoğu ülke ile anlaşma yapıyor onları niye zehirlesin. Kendini batıracak kadar saf bir insan değil" diye düşüncesini attı.
"O zaman aynı fikirdeyiz" diye cevap verdi Azerbaycan.
"Aynen" diyerek cümlesini doğruladı Birleşik Krallık...
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『HOPE』 〔Countryhumans〕 【Türkçe】 ~Countries of Dreams~
General FictionHope, Countries of Dreams serisinin ilk kitabıdır. Dikkat❗ Ben hayatta ki en önemli işi ders çalışmak olan bir yazarım. Zırt pırt yb atamayabilirim. Umarım okurken eğlenirsiniz.. İyi okumalar canlarım~