Birleşik Krallık sevinç gözyaşları ile bütün beyefendiliğini bırakarak hastaneye koşuyordu.
Çünkü çok sevdiği karısı Fransa, sonunda iyileşmiş ve hastaneden taburcu olacaktı.
Bu olay yüzünden 2 ay kadar bir süre Avrupa Birliği toplantısı olmayacaktı, böyle karar almıştı yetkililer.
Tabii Yunanistan gibi başka kişilerle toplantısı olan kişiler, o kişinin ülkesinde bulunacaktı her ihtimale karşı.
Birleşik Krallık nihayet hastaneye varmıştı. Nefes dahi almadan direk hastanenin içine daldı ve Fransa'nın odasına doğru koştu.
Fransa'nın odasının yerini biliyordu, sonuçta neredeyse tüm gün kapısının önünde bekliyordu.
Uykusuzluktan gözlerinin altı ve ağlamaktan ise gözleri şişmiş adam eşinin kapısına vardığı gibi içeriye girdi.
Fransa yorgun bir gülümseme ile "Merhaba canım" dedi.
Birleşik Krallık hemen eşine sarıldı, sanki bir asır görmemiş gibi. Bir yandan ise gözyaşlarını tutmaya çalışıyor ama başaramıyordu.
Fransa da sevgili kocasına sımsıkı sarılıyordu, onun için zor bir süreç olmuştu ve en çok özlediği kişi iyi ve kötü anında olan eşi olabilirdi.
İkilinin sarılması bittikten sonra doktor geldi.
"Efendim, sizi şimdi taburcu edebiliriz. Biraz dinlenme ile hiçbirşeyiniz kalmayacaktır. Çok sağlıklı görünüyorsunuz şuan."
Bu habere sevinen Birleşik Krallık, Fransa'yı ona tutunacağı şekilde yavaşça kaldırdı.
Fransa eşine tutunarak doktora teşekkür ettikten sonra hastaneden yavaşça çıktılar. Neredeyse bütün AB üyelerinin yakınları gelmişti, herkes bir yandan ağlıyor bir yandan sarılıp, yardım ediyordu.
İsviçre ise bir yandan sevinçle ağlarken bu kadar ülkeyi kavuşturmanın sevinç ve gururunu yaşıyordu.
Kısacası ortalık bayram ediyordu, herkes birbirine sevgi, özlem cümleleri söyleyip kim olursa olsun yardım ediyordu.
Fransa ve Birleşik Krallık hastaneden çıktıktan sonra Birleşik Krallık otoparkta bıraktığı arabasının yan koltuğuna eşini oturtu. Rahat olduğuna inanınca kendi de yerine oturdu ve arabayı çalıştırdı.
Arabayı eve doğru sürerken Fransanın çocuklarla ilgili sorduğu sorulara cevap veriyordu. Zavallı kadının aklı çocuklarda kalmıştı, özellikle de Amerika.
Her ne kadar kendisine güvense de Amerika annesi olmadan bir iş yapmazdı ve ortalığı batırmadığını merak etmek onun en büyük hakkıydı.
Eve geldikten sonra eşine tutunarak çıkan Fransa, evin ne durumda olduğunu merak ediyordu şimdi. Büyük ihtimal dinlenemeyecek, bütün zamanını yerlerden cips ayırarak geçirecekti.
Korku ile eve girdi ve karşısında ona 'Hoşgeldin Anne!' yazan pastayı tutan çocuklarını gördü.
Kadının gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. Çocukları hemen pastayı masaya bırakıp annesine sarıldı.
En son baba da onları kavradı ve şuana kadar ki en güzel aile sarılmadını yaşadılar...
-Devam edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『HOPE』 〔Countryhumans〕 【Türkçe】 ~Countries of Dreams~
General FictionHope, Countries of Dreams serisinin ilk kitabıdır. Dikkat❗ Ben hayatta ki en önemli işi ders çalışmak olan bir yazarım. Zırt pırt yb atamayabilirim. Umarım okurken eğlenirsiniz.. İyi okumalar canlarım~