Amerika, canı sıkıldığı için takılacak insanlar arıyordu. Koltuğuna kendini bıraktı ve deniz manzarası evinin penceresinden gelen ışığın yüzüne gelmesine izin verdi.
Telefonunu açtı ve rasgele rehberini aşağıya doğru sürükledi.
" 'J' harfi? İlginç"
J harfinde biraz dolaştıktan sonra 'Japonya' yazısını gördü. İşte o an çok sevindi çünkü onunla uzun zamandan beri görüşemiyordu.
Heyecan ile Japonyanın telefonunu aradı ve açmasını bekledi.
Bir dakika, neden açmadı telefonunu? Japonya'nın işi olduğunu biliyordu ama o her telefona saniyesinde cevap verirdi.
Amerika belki duymamıştır diye tekrar aradı, açmasını beklemeye başladı. O açana kadar aklına kötü düşünceleri getirmeye başlamıştı bile.
Japonya ailesi olmayan bir kızdı, öyle ırtalıktan kaybolursa kimsenin haberi olmazdı.
Amerika hemen başını iki yana sallayarak düşüncelerini terk etti ve aramasına cevap vermediğini görünce tekrar aradı.
Bekledi.. Bekledi... Bekledi....
En sonunda hızlıca kapıya doğru yöneldi ve kapının yanında duran tahta kahverengi askılıkta duran siyah bir ceket alarak mavi gömleğinin üstüne giydi. Sonra ise elini yavaşça kapının kulubuna koyup kapıyı açtı ve dışarı çıktı..
「Zaman Atlaması: 3 saat sonra」
Amerika havaalanından indi ve bir taksi ile Japonya'nın çalıştığı yere gitti. Taksi istediği yere götürünce eline gelen 100 doları verdi ve arabadan çıktı.
Koşmayadan ama hızlı bir şekilde yürüyerek binaya ilerkemeye başladı. Binanın içine girince ona birşey demeye çalışan güvenlikleri hızlıca geçip Japonya'nın odasına girdi.
Ama Japonya orada değildi. Masası boştu.
Amerika ilk şoku atlattıktan sonra arkasında onun peşinden koşturmaktan yorulmuş güvenliklere baktı.
"Japonya neden burada değil?"
Güvenliklerden hiç bir ses gelmedi.
"O nerede?"
Güvenlikler yine birşey söylemediler.
"O nerede dedim size!?"
Ama hala kimse birşey demiyordu. Amerika bu sefer sinir ile bağırdı..
"O NEREDE DEDİM SİZE!?!?"
Bağırmasından korkan bir güvenlik korkarak olmayan cesareti ile bir adım öne geldi, derin ve olabildiğince uzun bir iç çekti ve söze başladı.
"1 haftadır buraya gelmiyor kendisi. Müdürümüz kamera kayıtlarından baktığında ülkeden kaçtığını gördük-"
Sözünü bitiremeden odadan büyük ve binayı sarsan bir "NE!!" sesi geldi.
Amerika adam sözünü bitirmeden anında binadan çıktı ve Birleşmiş Milletleri aradı.
Telefonu ince sesi olan bir kadın açtı.
"Alo, nasılsınız bay Amerika Birleşik Devletleri?"
"JAPONYA KAYIKLA ÜLKESİNİ TERK ETMİŞ VE ŞUAN NEREDE OLDUĞUNU BİLMİYORLAR"
Kadın kısa bir şok yaşadı. Kendini düzeltmek için biraz tavana baktı, gözlerini kırpıştırdı ve olması gereken paniğe kapıldı.
"PEKİ NE TARAFA DOĞRU GİTMİŞ ŞUAN?!"
"ÇİN'E DOĞRU OLSAYDI ONU BULURLARDI BÜYÜK OKYANUS HERHALDE"
"HEMEN KAPA BEN TÜM ÜLKELERE HABER VERECEĞİM"
Genç adam telefonu kapaktıktan sonra o uçsuz bucaksız denize doğru baktı..
Onun mavi gözlerini anımsatıyordu...
-Devam Edecek-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『HOPE』 〔Countryhumans〕 【Türkçe】 ~Countries of Dreams~
General FictionHope, Countries of Dreams serisinin ilk kitabıdır. Dikkat❗ Ben hayatta ki en önemli işi ders çalışmak olan bir yazarım. Zırt pırt yb atamayabilirim. Umarım okurken eğlenirsiniz.. İyi okumalar canlarım~