Bölüm 5

2.1K 115 6
                                    

Esranın başından aşağı buz gibi su döküldü sanki.

Ne demek nikah kıyıp getiririm?
Öldürürlerdi. Bir değil bin nikah olsa neye yarardı.

Esra titreyen sesiyle zar zor konuştu.
"Ben oraya gitmem İbrahim, öldürürler bizi"

İbrahim telefonu cebine koyarken sevdiğine baktı "bir şey olmayacak gülüm sakin ol"dedi ve elini uzatıp "hadi gidip yiyecek bir şeyler alalım ordan cami'ye gidip imamla konuşayım bende"

Esra sevdiğinin elini tutup sessizce yürümeye başladı. Ne dese boştu İbrahim bildiğini yapardı biliyordu,
O yüzden susmayı tercih etmişti.

Bir saate yakın yolculuk ettiler arabayla, marketin önünde durunca inip marketten alışveriş yaptılar.
Köy küçük bir yerdi o yüzden her yer yan yanaydı. Alışveriş bitince İbrahim Cami imamı ile konuşmaya gitti Esra'da manavdan sebze alıyordu. Cami manavın tam karşısındaydı. O yüzden İbrahim rahatlıkla sevdiğini bırakıp imamla konuşmaya gitmişti. Esra sebze seçerken imamla konuşan İbrahime bakıyordu arada bir. İbrahim kaşları çatılmış halde Esra'ya doğru gelirken Esrada poşetleri alıp onu doğru yürümeye başladı.

Sevdiği adamın yüz ifadesini görünce Esranında yüzü düştü.

"Ne oldu"

"Nikah cüzdanı istiyor. Resmi nikah olmadan dini nikah kıyması yasakmış"diye cevapladı İbrahim sevdiği kızın elindeki poşetleri alırken.

"E ne olacak şimdi?"

"Önce resmi nikah yapacağız gül yüzlüm"

Morelleri bozulmuş olsada ikiside belli etmemeye çalışıyordu.

Bir an önce evlenmeleri gerekiyordu. Zaman daralıyordu onlar için, her an oldukları yeri bulabilirlerdi, buldukları zaman Esrayı geri götürecekti abileri. Sonu ne olurdu Allah bilirdi.

Kahvaltı yapmadan tuttular Mersin devlet hastanesinin yolunu.

İşlemleri yapıp hemen kan verdiler ardından simit alıp kan sonuçlarını beklerken yediler. Sonuçları aldıktan sonra kalan işleri halledip eve döndüler. Bütün gün bir oraya bir buraya koşturmuşlardı iki genç fazlasıyla yorgun ve üşümüşlerdi.

İbrahim hem sobayı hem şömineyi yakmıştı soğuk öyle işlemiştiki içlerine ısınamıyorlardı bile.

Esra çay yaparken bir yandanda yiyecek bir şeyler hazırlamıştı. Yemekten sonra çok geçmeden uyudular, önceki gece olduğu gibi İbrahim çekyatın üzerinde Esra ise sobanın yanında minderde uyumuştu.

Sabah kahvaltı yapıp sıkıca giyinip zaman kaybetmeden çıktılar yola iki saatin sonunda nikah dairesine varmışlardı. Zaman yoktu o yüzden yıldırım nikahı kıyacaklardı. İşlemler tamamlanınca beklemeye başladılar. Yaklaşık bir saat bekledikten sonra oturmuşlardı nikah masasına.

Hayallerinde olduğu gibi olmasada evleniyorlardı artık. Bu gerçek kurulan bütün hayallerden daha güzeldi.

Nikah memuru oldukça ciddi bir ses tonuyla Esra'ya bakarak konuştu.
"siz Esra Çelik, hiç bir baskı altında kalmadan kendi hür iradeniz ile İbrahim Çağlar ile evlenmeyi kabul ediyormusunuz?"

Esra yanında oturan genç adama aşkla baktı ve heyecanını gizlemeye çalışarak cevap verdi "Evet"

Nikah memuru aynı ses tonuyla İbrahime sordu. "Siz İbrahim Çağlar, hiç bir baskı altında kalmadan kendi hür iradeniz ile Esra Çelik ile evlenmeyi kabul ediyormusunuz?"

İbrahim derin bir nefes çekti içine sevdiğine bakarak sonra nikah memuruna baktı ve sesini hafif yükselterek cevap verdi "Evet"

"Bende Mersin Bedeliye başkanının bana verdiğini yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum"

KARA SEVDAM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin