AYISIN SEN

41 2 0
                                    

On birinci cevapsız arama.

Sabahtan beri tam on bir kere aradı ve ben açmadım. Nedenini inanın bende bilmiyorum.

Güya bugün görüşecektik, iş için tabii.

Gerçi eğitimin saat 5'te biteceğini biliyor, acaba benim restorana uğramış mıdır? Acaba beni merak etti mi?

Salak mısın Damla? Merak etmese on bir kere arar mı adam? Gerçi iş yapıyoruz sonuçta, para kazanıyor adam tabii ki arar. Ama belki başkası olsa on bir kere aramazdı. Of! Yine işin içinden çıkamıyorum, yine düşünmekten kendimi alamıyorum.

Sahi, ben neden hiç bir aramaya cevap vermedim ki?

İçimdeki sıkıntıyla Şef'i dinliyormuş gibi yaparken birden mutfağa garson daldı, birinin beni görmek istediğini söyledi. Bir yandan kim olduğunu merak ederken diğer yandan da Nihat olmaması için dua ediyordum. Gerçekten şuan onunla uğraşacak halim yoktu. Ben tam "kimmiş?" Diye sorarken garsonun arkasından Atilla mutfağa daldı. Liselilerin kavgaya gidiş şekli gibi bir şeydi bu resmen. Ne yapmaya çalışıyor bu adam?

"Kaç saattir seni arıyorum Damla, neredesin?!" Diye gürledi resmen.

"Beni mi aradın? Pardon görüşecektik unutmuşum telefonum sessizdeydi, saatlerdir bakmıyorum." dedim haberim yokmuş gibi. Of ya, yine yalan söylemeyi beceremedim kesin!

"Emin misin? Bana pek öyle gelmedi de. Kızım telefonuna neden bakmıyorsun aklım çıktı başına bir şey geldi sandım. Dünkü herifi de hatırladıktan sonra aklımda ne senaryolar kurdum haberin var mı?!" Diye bağırdığında resmen korkudan titredim. Sinirlendiğinde bayağı içindeki canavar ortaya çıkıyormuş demekki.

Ona ne ki benim nerede olduğumdan?! Niye merak ediyor, etmesin!

"Yaşıyorum işte Atilla, büyütmeye gerek yok. Değil mi?" Deyip tek kaşımı kaldırdım. Bu 'evet diyeceksin ulan' anlamına geliyordu.

"Bir daha seni aradığımda telefonu açacaksın Damla." Dedi ve sinirli bir şekilde arkasını dönüp gitmek üzere bir adım attı.

Son söylediği beni çılgına çevirmişti. Daha iki gün önce hayatıma giren adam gelip bana emir veriyor. Telefonu açacakmışım. He, bekle açarım bu saatten sonra, sen bunları dedikten sonra!

Kendimi tutamayıp söze girdim;
"Pardon, sen az önce bana emir mi verdin yoksa ben mi yanlış anladım?"

"Emir vermedim Damla Karayel. Sadece seni bir kez uyardım. Umarım ilk ve son olur. Kaç kez aradım ve hiçbirini takmadın, meraktan deliye döndüm haberin var mı?" Dedi sakin olmaya çalışıp, sinirini bastıramadığı sesiyle.

"Sen beni neden merak ediyorsun ki? Takma ya, bana bir şey olmaz. Merak etme sen beni." Diye bağırarak acıyla karışık bir tebessüm ettim. Bunu neden dediğimi bilmiyorum, birden ağzımdan çıkıverdi yine düşünmeden konuşuyorum.

Kendi kendine bir şeyler geveledi, daha sonra sinirli bir şekilde arkasını döndü. Tam gidecekti ki ikinci defa onu durdurdum.

"Çizimleri akşam bitirip bugün gösterecektin?"

"Yarın gösteririm, birazdan bir iş yemeğine çıkacağım. Sana iyi günler" diyerek çekip gitti. Acaba fazla mı üzerine gittim diye düşünmekten kendimi alamadım.

Arkama döndüğümde Şef ve birkaç garsonun şaşkın gözlerle bana baktığını farkettim. Atilla ile tartışırken onların burada olduğunu unutmuşuz kim bilir nasıl izlemişlerdir bizi.

Derin SularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin