"Ya, o şamdanları karşı tarafa alsak?"
"Bence böyle gayet iyi prenses."
"Prenses deme."
"Diyorum lan, n'apıcaksın?"
Elimi yumruk yaptım ve havaya kaldırıp "İtinayla yumruk atılır." dedim.
"Oo, çok ürkütücü. Ya sen karşımda öyle dikilmesene, dikkatimi dağıtıyorsun. Git mutfağa bana yiyecek bir şeyler hazırla kadın."
"O prenses diyen, ince ruhlu kibar adam gitti, yerine klasik Türk erkeği mi geldi?"
"Bana yemek yaparsan diğer kibar kimliğime bürünebilirim. AÇIM."
"BENDE AÇIM. Siz çalışın ben yemek hazırlayayım."
Aradan bir hafta geçmişti, restoran için tasarlanan bazı eşyalar bitmişti ve atölyeden birkaç işçi, taşımacı ile eşyalar gelmişti.
Yaklaşık 1 saattir Atilla ile neyi nereye koyacağımızı tartışıyoruz. Aynaların yerini değişmek istedim ama izin vermedi.Atıştırmalık hafif sandviçler hazırlayıp içeri gittim. Herkese teker teker ikram ettikten sonra aynaya dönüp saçımı düzelttiğimde Atilla'nın mutfağın kapısına yaslanmış, ellerini göğsünde birleştirmiş ve yüzünde hafif bir tebessümle beni izlediğini farkettim.
Kızım Damla, umarım kızarmamışsındır!
Arkama dönüp ona birkaç adım yaklaştıktan sonra "Şimdi neden aynaların yerini değiştirelim dediğimde hayır dediğini anladım." Dedim."Hım, nedenmiş?"
"Çünkü ben böyle bu aynada kendime baktığım zaman çaktırmadan mutfağın kapısından beni izleyebileceğini düşünüyorsun ama yakalandın!"
"Vay be, bu fikir aklıma hiç gelmemişti ama iyi ki verdin o taktiği." deyip güldü.
"Ah doğru, burası açıldıktan sonra ansızın bir gün gelerek, buradaki güzel müşterileri kesmek içinde buraya koymuş olabilirsin."
"Bak bu da iyi bir fikir." Dedi ve göz kırptı. Gerizekalı! Hele bir kes sen o kızları, hepsini senin burnundan getiririm!
Gerçi adam benim hiçbir şeyim değil ki, bana ne? Ama tutamıyorum kendimi!"Biliyor musun? Aslında tamamen gıcık değilsin."
"Vay, bunu senden duyduğuma sevindim."
"Yani öküzlükte var." dedim ve dirseğimle hafifçe karnına vurup mutfağa geçtim.
"Ya baksana, biz seninle hiç düzgün bir diyalog kuramayacak mıyız?" Diyerek arkamdan geldi.
"Düzgün biri olsaydın kurardık. Muhabbet etmeyi bilmiyorsun ki."
"Allah Allah, nasıl ediliyormuş muhabbet?"
Konuşmamızı çalan telefonum böldü. Atilla'ya "bir saniye" deyip yanından ayrıldım ve dışarı, kapının önüne çıktım."Kızım bir gittin, temelli gittin. Arayıp sormuyorsun unutulduk."
"Aşk olsun Yiğit. Ben kim seni unutmak kim?"
"Evet tatlım, aşk olsun." deyip güldü.
Yiğit... Hande'den sonra en yakın arkadaşım, kardeşim. Üzüntülerimi, mutluluklarımı, her şeyi hep onunla paylaşırım."Baydı bu espri canım. Napıyosun?"
"Hiç, spordan geldim şimdi duşa gireceğim ve aynı zamanda seni özlüyorum. Sen?"
"Bende işteyim, aynı zamanda seni özlüyorum."
Omzumda hissettiğim şey ile arkama döndüm ve Atilla ile aramızda tek nefeslik mesafe olduğunu fark ettim.
O an benim için zaman durdu sanırım çünkü Atilla'nın bir farklı bakan gözlerinden ve dudaklarından başka hiçbir şeyi görmüyordum.
Birkaç saniye sonra Yiğit'in sesiyle kendime geldim.
"Damla, orada mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Sular
RandomDamla, üniversiteyi bitirmiştir. Gastronomi eğitimi almak üzere Londra'ya gider fakat orada hayatının akışını değiştirecek sürprizlerle karşılaşacağından habersizdir. Damla'nın durgun hayatının, hayal kırıklıklarının arasına giren fırtınaya tanık ol...