Uyandığımda çok lezzetli görünen bir kahvaltı masasıyla karşılaştım.
"Günaydın, döktürmüşsün."
"Ooo uyandın sonunda, günaydın. Hep sen mi hazırlayacaksın?" deyip mutfağa geçti ve elinde bir tavayla döndü.
"O ne?"
"Sucuklu yumurta. Yersin di mi? En iyi yapabildiğim şey sanırım."
Bir kahkaha attım ve yerim; bayağıdır yemiyordum zaten, dedim.Kendimizi sucuklu yumurta ve sohbete öyle bir kaptırmışız ki saatin kaç olduğuna bakmak aklımın ucundan geçmedi.
"Eyvah, geç kaldım!""Oha, saat 11 olmuş."
"Ya insan bi saate bakar be!"
"Ne biliyim kızım sanki sen baktın. Kaçta gidecektin sen?"
"Bir saat sonra seminer var."
"Tamam duşa gir, hazırlan hemen çıkalım." dediği zaman çoktan merdivenleri tırmanıyordum.
Misafir odasındaki lavaboya girdim, tam saçlarımı şampuanlıyordum ki jeton sonradan düştü; havlu istemeyi unuttum! Burada da el havlusundan başka bir havlu yok. Ben kafamda çözüm yolu arayıp tuvalet kağıtlarıyla bile kurulanmayı düşünürken Atilla'nın kapının dibinden gelen sesini duydum.
"Damla, havlu vermeyi unutmuşum. Şimdi gözlerimi kapayıp içeri giriyorum, havlu bırakacağım.""Dur, sakın! Üstümde kıyafet yok ne anlayışsız adamsın."
"Üstünde kıyafet olmaması doğal canım, çünkü duştasın. Gözlerimi kapayıp gireceğim."
Ne? Canım mı dedi o? Nereden canın oluyorum ben senin ya?"Mizah anlayışına bayıldım ama şuan hiç sırası değil. Dur, gelme! Nereden bileyim ben gözlerini açmayacağını?"
"Zorsun Damla, zorsun!" Kapıya asıyorum çıkınca alırsın."
"Tamam canım, teşekkür ederim."
Has... Ağzımdan kaçtı!Duştan çıkıp hızlıca kurulandım ve saks mavisi gömlek ile lacivert kot pantolonumu giyip saçlarımı kurutmak için makine aradım.
"Atilla, saç kurutma makinesi yok mu?"
"Benim odamdaki banyoda, beni takip et."
Peşinden ayaklarımı sürükleyerek
"bana verseydin de misafir odasındaki banyoya taksaydım keşke.""Duvara monteli. Merak etme yemem, alt tarafı saçını kurutacağım."
"Sen mi kurutacaksın? Benim elim var."
"Evet var. Hemde iki tane var ama şuan sadece birisi kullanılabilir durumda."
"Hım, olabilir..."
Odasına girdiğimizde kahve ve krem renklerinin hakim olduğunu gördüm. Erkek olmasına rağmen çok zevkli seçimler yapmış.
Saçlarımı nazikçe kuruttuktan sonra bana bakıp gülümsedi ve
"Saçların ne kadar güzel, ilk gördüğümde bukleleri kendin yaptın sanmıştım." dedi."Herkes öyle sanıyor, lise yıllarımda kızlar hiç çekemezdi." dediğimde bir kahkaha patlattı ve "hazırsan çıkalım." dedi.
********
Atilla beni tam zamanında seminere yetiştireli 4 saat olmuştu.
Seminer sonrası birkaç şef ile birlikte eğitim aldığım üniversitenin özel mutfağına gidip birtakım yemekler yaptık, sosların püf noktalarını öğrendim ve sonunda bitkin düşüp eve gitmeye karar verdim.
Atilla 4 saat boyunca her saat başı arayıp ne zaman eve döneceğimi sordu ve en sonunda gelip beni aldı.
Arabam yanımda olmadığı için taksiye binmemi istemedi beyefendi.
"Atilla ne gerek vardı? Ben taksiye binip giderdim. Sende işini böldün benim yüzümden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Derin Sular
De TodoDamla, üniversiteyi bitirmiştir. Gastronomi eğitimi almak üzere Londra'ya gider fakat orada hayatının akışını değiştirecek sürprizlerle karşılaşacağından habersizdir. Damla'nın durgun hayatının, hayal kırıklıklarının arasına giren fırtınaya tanık ol...