#1

841 41 3
                                    

Yine yalnız gecelerden biriydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yine yalnız gecelerden biriydi. Şehrin boş sokakları ona daha da boş geliyordu şu an. Ekim ayı olduğu için hava serindi ama sarhoşluğun verdiği sıcaklık içini ısıtıyordu. Eve gitmek istemiyordu. Gece daha yeni başlamıştı ama şimdiden bitmiş gibiydi. Sokağın sessizliği delirtecek gibiydi. Daha fazla bu sessizliğe katlanamayınca kulaklıklarını taktı. Hiçbir şey duymuyor ve düşünemiyordu. Nereye gittiğini bilmiyordu ayakları nereye götürürse oraya gidiyordu. Uzun bir süre böyle gitmeye devam etti. Sonunda içinde bu yoldan gitmesini söyleyen bir sesle diğer tarafa yöneldi. Karşısına çıkmaz sokak çıkınca küfretti. Nerede olduğunu bilmiyordu buraya gelerek yolu daha çok karıştırmıştı. Sorabileceği kimse de yoktu. Nerden gidebileceğine bakarken sokağın köşesinde ağlayan bir kız gördü. Giyimine dikkat etmediği belliydi ama yine de güzeldi. Üstünde kedili pijamalar vardı. Yanına gidip ne olduğunu sormak istedi ama tek başına kalmak isteyeceğini düşünerek vazgeçti. Yürümeye devam etti. Geldiği yere benziyordu. Yolu bulduğunu düşünüyordu ki bir ses duydu. "Pardon neye bakıyordunuz acaba?" Sesin geldiği yere baktı. Ağlayan kız şişmiş gözlerle ona bakıyordu. Etrafta kimse olmadığı için onun sormuş olduğunu düşündü. "Rahatsız mı ettim?" "Beş dakikadır aynı yerde dolanıyorsunuz. Bir şey mi oldu?" "Yok. Sorun yok her şey yolunda. Ama sen iyi misin? Gözlerin şişmiş." "Aynanız var mı?" "Hayır. Pek bulunmuyor yanımda. Ama istersen peçetem var." "Teşekkür ederim." Peçeteyi uzatıp kızın yanına oturdu. Peçeteyi verip hemen gitmek istiyordu ama merak ediyordu. Gecenin bu saati ıssız sokakta niye bir insan ağlasın ki. Belki de hiç oturmamalıydı kızın yanına. Belki de en başta hiç gelmemeliydi buraya. İçindeki ses bunun kader olduğunu söylüyordu ama kadere inanmıyordu. 'Kaderim nasıl gece çıkmaz sokakta ağlayan bir kızı teselli etmek olabilir?' diye düşündü. Kızı daha dikkatli inceledi. Burnunun üstündeki beni ilgisini çekti. Zarif bir yüzü vardı. Şu an bu sokakta karşılaşmasalardı onun bir prenses olduğunu bile düşünebilirdi. Kızı incelemeye o kadar dalmıştı ki ona baktığını fark etmedi. Kız en son sessizliği bölmek için ağzını açtı. Kelimeleri söylerken ağzını hareket ettirmesi bile onu o kadar etkiliyordu ki dediklerine odaklanmakta zorluk çekiyordu. "Bu arada adım Mina." "Yabancısın herhalde." "Evet. Ben küçükken buraya geldik. Japonya'da doğdum." 'İsmi de kendisi gibi güzel.' Diye düşündü içinden. Kendi ismini söylemeye pek ihtiyaç duymuyordu çünkü bir daha karşılaşmayacaklarını düşünüyordu ama bunun kaba olacağını fark ettiğinden adını söyledi. "Chaeyoung." "Anlamadım." O kadar tatlı bir yüz ifadesiyle söylemişti ki Chaeyoung istemeden güldü. "Adım Chaeyoung." Adını söyledikten sonra kız da kendine güldü. "Yolunu mu kaybettin? Etrafa bakarken biraz telaşlı duruyordun." "Evet. Bilmediğin yerlere girersen benim gibi kaybolursun." " Belki buraya gelmeseydin tanışamayacaktık." "Belki." "Aslında seni burada görünce şaşırdım çünkü çok insan olmuyor anlarsın ya." deyip çıkmaz sokağa baktı. Hafifçe kıkırdadı. "Bu yüzden buraya geliyorum. Kimsenin beni göremeyeceği bir yere. İnsanların yanında ağlamak beni huzursuz hissettiriyor." "Evin çok uzakta mı?" "Hayır. Aslında buraya yakın oturduğum için de geliyorum." Sonrasında diyecek bir şey bulamadı. Aralarında birkaç dakika süren bir sessizlik oldu. Konu açmayı düşündü ama ne diyebilirdi ki. Tanımadığı birine niye ağladığını sormak garip mi olurdu? Yoksa sormaması mı daha kötü olurdu? Anlatmak ister miydi bilmiyordu. En son sormaya karar verdi. Onu böyle görmek kalbini kırıyordu. "Şey... Acaba neden ağlıyordun?" Utanarak sordu çünkü vereceği tepkiyi bilmiyordu. Belirsizlik içini yese de doğru şeyi yaptığını hissetti. Kız gözlerinin içine baktı. Hiçbir şey dememişti ama gözleri dolmuştu. Gözyaşları gözünden akarken kendisini çok kötü hissetti. Ağlamayı kesinlikle hak etmiyordu. Chaeyoung kızın gözlerine bakarken gözlerinin büyüsüne kapıldı. Hissettiği o boşluk hissi gitmiş miydi? Bilmiyordu ama şu an hissettiği şey çok güzeldi. Daha önce hiç hissetmediği yeni bir histi. İçinde açan yeni his yeni duyguları uyandırıyordu. Daha önce hiç tatmadığı aşk duygusu bu muydu? Yoksa sadece acıma duygusu muydu? Öyle bir andı ki sanki her şey durmuş sadece ikisi hareket edebiliyordu. Yanıp sönen sokak lambası tamamen sönmüş ortamı aydınlatan hiçbir şey yoktu. Ama hala ağlayan kızın yüzünü görebiliyordu. Bir şeyler söylüyor gibiydi ama Chaeyoung odaklanamıyordu. Sarhoş olmanın da etkisiyle görüşü bulanıklaşıyordu. Her şey bulanıktı ama Mina niye bu kadar netti. Söylediklerine odaklanmayı deniyordu ama olmuyordu. Alkol etkisini gösteriyordu. "Chaeyoung. İyi misin? Söylediklerime hiç cevap vermiyorsun?" "Şey biraz dalmışım. Ne diyordun en son?" "Sevgilimin beni en yakın arkadaşımla aldattığını söylüyordum ama sanırım aklında başka bir şey vardı." "Hayır. Sadece biraz yorgunum. Sen anlatmaya devam et dinliyorum." Nasıl söyleyebilirdi ki. 'Seni düşünüyordum. Kısa sürse de beni darmadağın eden bakışmamızı düşünüyordum. Aklımda sadece sen varsın. Benim sevgilim olsaydın üzülmene izin vemezdim. Yanımdayken asla ağlamazdın.' "Hala anlamıyorum. Sanırım onun gibi birinin beni sevdiğini düşünmek saçmalıktı." Ortama sessizlik hakimdi. Chaeyoung bir şey derse her şeyi mahvedebilirmiş gibi hissediyordu. Hiçbir şey demeden kıza bakıyordu. Ona sarılmak istiyordu fakat en ufak dokunuşu bile onu incitebilirdi. Daha fazla düşünmeden kıza sarıldı. Hiçbir şey söylemedi ama sarılması bile yetmişti ona. Mina'nın aradığı sevgi buydu. Ne olursa olsun yanında olacak birine ihtiyacı vardı. Chaeyoung onun teselli hediyesiydi. O Chaeyoung'un ilk aşkıydı.

midnight love; michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin