#9

315 24 22
                                    

"Chaeyoung, kalbimi kırıyorsun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Chaeyoung, kalbimi kırıyorsun. Kimseyi kullanmak istemedim. Nasıl bir anda bu kadar acımasız olabiliyorsun?" "Ben mi acımasızım? Kendini küçük duruma düşürüyorsun ama neden hala seni sevmeye devam ediyorum? Kalbim söz dinlemeyen bir aptal peki ya beynim? Beynim, kalbim, tüm vücudum senin esirin olmuş. Niye burada bırakmıyoruz? Zaten seni sevmeye hala devam edeceğim istediğin bu. Sadece sana seni sevdiğini söyleyecek biri." "Evet, Chaeyoung ihtiyacım bu beni sevecek biri. Anlaması bu kadar zor mu?" "Beni sevmek istemiyorsun. Benim sevilmeye hakkım yokmuş gibi sadece ömrümü senin platoniğin, gidecek hiçbir yerin kalmadığındaki son sığınağın olarak geçirmemi istiyorsun. Bana biçtiğin rol bu demek." "Hayır, Chaeyoung. Ne rolü saçmalıyorsun." "Şimdi de saçmalayan ben oldum." Oradan bir an önce gitmek istiyordu. Her kelimesi kalbini parça parça kırıyordu. Acıya alıştığından mı yoksa ona çektirdiği acıya mı aşık olduğundan kalmaya devam ediyordu? Sınırları sonuna kadar zorluyordu. Zorla da olsa onun da kendisini sevdiğini duymak istiyordu. Bozuk teyp gibi aynı şeyi tekrarlıyordu. Bunların hepsi onun ağzından sevdiğini duymak içindi. Bunca kalp kırıklığından sonra değer miydi bilmiyordu. İkisi de ağlıyordu. Hayalindeki mutlu son kesinlikle bu değildi. "Chaeyoung, ne duymak istiyorsun? Seni sevdiğimi mi? Bunu sana zaten söyledim. Seni seviyorum. Şimdi sen de bana beni sevdiğini söyle. Duymak istediğini duydun." Onun için bu kadar basitti. Chaeyoung'u bir kukla gibi istediği şekilde kullanması için gereken sihirli sözcükleri söylemişti. Ciddi miydi değil miydi? Ne fark eder. Sonuçta o da onu seviyordu. Onu Mina'ya bağlayan esaretin zincirleri gittikçe açılamaz bir hale geliyordu. Kurtulmak istese bile artık çok geçti ki öyle bir isteği bile yoktu. Gözyaşlarını silmek için Mina'nın yüzüne doğru elini uzattı. En başından beri imrendiği yüze en sonunda dokunuyordu. Yüzü o kadar narindi ki kırmaktan korktuğu bir cam parçası gibiydi. Nazikçe gözyaşlarını sildi. Gözyaşları ilk günkü gibi parlıyordu. Gözleri yavaşça dudağına doğru indi. Hep öpmeyi hayal ettiği dudaklar bunlar değil miydi? Şimdi onu tutan neydi? Ne erkek arkadaşı buradaydı ne de başka bir engel vardı. Kendini daha fazla tutamadan Mina'yı öpmeye başladı. Cennetin tadı dudaklarındaydı. Kırgınlık, kavga, kıskançlık, mutluluk... Hepsi onun dudaklarındaydı. Bütün her şey bu dudaklar için bir bedel miydi? Sonunda ikisi de mutluydu. Chaeyoung hayalini gerçekleştirirken Mina ona her zaman karşılık beklemeden ilgi gösterecek birini bulmuştu. Ellerini Mina'nın beline sarıp yüzüne baktı. Yakından daha da güzeldi. Zaten ezbere bildiği her ayrıntı hafızasına tekrar işliyordu. Son kez bakıyordu belki de bu yüze. Nerden bilebilir ki? Sessizce durup izlemek istiyordu. Ona duygusuzca bakan gözler bile hoş geliyordu o an. "Mina, biz şu an neyiz? Ben seni seviyorum. Sen beni sevdiğini söyledin." "Sen sadece benim gece yarısı aşkımsın. Daha fazlasını benden bekleme. Seni sadece senden seni seviyorum lafını duymak istediğim zaman sevebilirim. Senin beni sevmeni seviyorum daha fazlasını değil." "Bu kadar acımasız mısın? Melek gibi duruyorsun ama alakan yok. Bir daha benden asla seni seviyorum lafını duyamayacaksın. Yine erkek arkadaşının kollarına gideceksin. Peki ya ben? Ben ne olacağım? Kimsem yok. Sana o kadar bağlandım ki etrafımda kimse kalmadı." "Sadece beni sevmen yetmez mi? Seni seviyorum ya." "Senin için bu kadar kolay mı seviyorum demek? Beni niye öptün? Niye umut verdin? Hepsi sadece sana bağlanmam için bir uydurmaydı değil mi?" Mina bir şey demeden Chaeyoung'un yüzüne baktı. Az önce hoş gelen o gözler şu an sadece boş kürelerdi. Yine aptal durumuna düşmüştü. Anılar gözünün önünden geçiyordu. O her zaman gidilecek son yer, çalınacak son kapıydı. "Sen bencilsin. Hem de çok bencilsin." Mina sadece başını eğdi. Hala bir şey söylemiyordu. Bu Chaeyoung'u daha çok kızdırıyordu. Aşkı gözünü kör etmişti. Gerçekleri görmeye daha yeni başlamıştı. Her şey yavaş yavaş netleşiyordu. Kendisini sevdiğine inandırmıştı ve şimdi ondan yapabileceğinden fazlasını bekliyordu. "Dediğin gibi benden başka kimsen kalmadı. Beni hala seviyorsun. Niye direniyorsun Chaeyoung?" son hançeri de kalbine böyle saplamıştı. Hiçbir şey demeden arkasına bakmadan koştu. Ondan kaçması lazımdı. O da öyle yaptı. Kimsenin olmadığı bir yerde yere oturup ağladı. Bütün üzüntüsünü burada bırakıp evine gitmek istiyordu. Yorulmuştu. Son kez her şeyin bittiği o harabeye gidip veda etmek istiyordu. Ama Mina hala orada olmalıydı. Onu tekrar görürse bu sefer kaçamayacağını biliyordu. Her şeye lanet etti. Onu ilk kez gördüğü yere, güne, orada boş boş dolanmasına... Her şey başladığı yerde bitmişti. Hiç yaşanmamış bir masaldı. Son Chaeyoung aptaldı. Mina'ya kanacak ve ondan vazgeçemeyecek kadar aptaldı. Kendini asla affetmeyecekti.

midnight love; michaengHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin