Merhaba, bu benim ilk Tododeku kitabım. Umarım seversiniz >.<
Bölümü eklediğim şarkıyla okursanız sevinirim.•_Todoroki_•
Siz hiç kendinizi birine olanlardan sorumlu tuttunuz mu? Sizin aptallığınız yüzünden hissedilen acıları düşündünüz mü? Ben Shoto Todoroki. Spor festivalinde Midoriya ile yaptığım savaşın ardından anlamıştım. Ve benim bir şeyi anlamam için, Midoriya kendine zarar vermişti. Hiç tereddüt etmeden, sadece beni kurtarmaya çalışmıştı. Beynim susmuyordu, durmadan onun sesi yankılanıyordu beynimde.
"O senin gücün, değil mi?!"
Öyleydi, haklıydı. Ve benim çocukça davranışlarım onun sonunun hastane de bitmesine sebep olmuştu. Gururum gözümü kör etmişti. Ama bu istemesemde benim gücümdü, değil mi? Benim yüzünden olduğunu düşündüğüm için içinde bir suçluluk duygusu vardı ve ona teşekkür bile edememiştim. Tek bildiğim sağ elinde kalıcı bir iz olduğuydu. Ve bu kimin yüzünden mi, benim. Bu hafta herkes staj yapacaktı ve ben her şeyi atlatıp babamın bana öğretmesini seçmiştim. Ne de olsa, o en iyi ikinci kahramandı. Stajın üçüncü gününde Hosu şehrinde babamla beraber devriye gezerken telefonumun titremesiyle beraber elimi cebime soktum ve telefonu çıkardım. Midoriya'nın konum attığını gördüğümde aklımda yeniden o ses yankılandı.
"O senin gücün, değil mi?"
"Midoriya..."
Babama tek bir laf bile etmeden yanlarından koşarak uzaklaşmaya başladım. Elimde telefonu tutarak tenha sokaklarda Midoriya'yı arıyordum. İçimde anlatılamaz derecede bir korku vardı. Duyduğum sesle beraber köşeyi döndüğümde Kahraman Katili Stain'i Midoriya'yı yakasından tutarken bulmuştum."Aslında bir kahraman olabilirdin, ama benim yoluma çıktın Izuku Midoriya."
Stain elindeki bıçağı kaldırdı ve Midoriya'ya saplayacakken sol elimden alevlerin çıkmasına izin verdim. Alevlerin etkisiyle Stain yere serilmişti. Iida, Midoriya ve tanımadığım bir kahraman yerde kıpırdamadan yatıyordu. "Todoroki-kun..."
Midoriya'nın sesini duyduğumda yanına koştum ve çömeldim. Bir kolu kırık gibi gözüküyordu. Bu manzarayı görmek bana yeniden spor festivalini hatırlatmıştı. Ben sadece duruyordum, bir şey yapamıyordum. Onu yeniden bu halde görmek, iyi gelmemişti. Sonrasında bir anda başıma yediğim tekme ile geri savrulmuştum. Stain elindeki kılıçla bana yaklaşıyordu. Ben, kıpırdayamıyordum. Midoriya'nın o halini görmemeliydim. Bana ne kadar suçlu olduğumu bir kere daha hatırlatmıştı...
"Bir kahraman duygularının kendisini ele geçirmesine izin vermez. Sen kahraman olmaya layık değilsin."
Stain kılıcı göğsüme doğru götürdüğünde kulaklarıma onun ses gelmişti. "Smash!"
Stain'in bedeni duvara çarpmıştı. Midoriya kırık koluyla yeniden saldırmıştı. Yine benim yüzümden...
"Todoroki-kun, iyi misin? İyi gözükmüyorsun."
Evet, kolu kırıkken bana bunu sormuştu. Sonunda kendime gelebildiğimde ayağa kalktım ve Midoriya'ya döndüm.
"Sen Iida ve diğer kahramana göz kulak ol. Devamını halledebileceğimi düşünüyorum. Ve iyiyim Midoriya, teşekkürler."
Aslında bu teşekkür sadece bunun için değildi. Benim için yaptığı bütün o şeyler karşılıksız kalmayacaktı. Onu korumalıydım, tek bildiğim buydu. Sağ elim zaten bilinci kapanmak üzere olan Stain'i dondurmuştu. Bunun üzerine telefonumu çıkararak babama haber verdim. Birkaç pro-kahraman ile buraya gelmişti. Bazıları Stain'i bağlıyorlardı. Ben ise Midoriya'nın yanındaydım. Vücudumda birkaç sıyrık vardı sadece, Iida ve Midoriya kadar kötü değildim. Üçümüzü de hastaneye götürdüler. Midoriya ve Iida'nın biraz dinlenmesi gerekiyordu ama Iida çıktı. Midoriya'nın tek kalmaması için yanındaydım. Şu an uzanıyordu. Kolu çoktan düzelmeye başlamıştı. "Özür dilerim Todoroki-kun. Stain ile tek başıma başa çıkabilmeliydim.""Saçmalama Midoriya. Yıllardır yakalanamamış bir katil o. Tabii ki yardım isteyecektin. Eğer istemeseydin özür dilemek zorunda kalırdın."
Midoriya tebessüm etti. Onun gülümsemesi içimi ısıtıyordu. Yemyeşil saçları, gözleri ve onu olduğundan daha tatlı kılan çilleriyle gerçekten kusursuzdu.
"Midoriya, ben... sana düzgün teşekkür edemedim. Sayende aslında bu gücün bir lanet olmadığını anladım. Sen, ben bunu fark edeyim diye kendini çok zorladın Midoriya. Ben...özür dilerim."
Midoriya şaşkındı. Ayağa kalkıp yanıma ilerledi ve kırık olmayan elini sol omzuma koydu. "Lütfen böyle söyleme Todorki-kun. Ben bunu yaptığım için mutluyum. Hem gayet iyiyim bak. Sende bir şeyi fark etmiş oldun ve üzerindeki yükten kurtuldun. Bu beni mutlu ediyor. Bir daha böyle bir şey söyleme, bir kahraman olarak bunu yapmak görevim. Öyle değil mi?"
İyimserliğine karşılık gülümsemiştim. Sanırım ona ilk gülümseyişimdi. Ama hala yerine oturmayan bir şeyler vardı. Bir elim istemsizce yüzümün sol tarafını kapadı. "Ama hâlâ, bu tarafım bana çok çirkin geliyor..."
Elimin üzerinde bir el hissettim. Midoriya'nın eli yüzümün sol tarafını kapatan elimi indirdi ve elini yanağıma yerleştirdi. Ben ona şaşkınlıkla bakarken onun çoktan yanakları pembeleşmeye başlamıştı. "Sen her şeyinle çok güzelsin Todoroki-kun..."
Yani, bilmem güzel bir bölüm müydü? Yapabildiğim kadar onların hissettiği şeyleri ifade etmeye çalışacağım. Diğer bölümde görüşürüzz ♡︎シ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
wrong thought || tododeku
Fanfiction"Ama hâlâ sol tarafım çok çirkin geliyor..." Midoriya bir elini Todoroki'nin sol yanağına yerleştirdi ve gülümsedi. "Bence sen her şeyinle çok güzelsin Todoroki-kun..." ••• İki genç, 𝙮𝙖𝙣𝙡𝜾𝙨̧ 𝙙𝙪̈𝙨̧𝙪̈𝙣𝙘𝙚𝙡𝙚𝙧𝙞𝙣 arasında boğuluyordu. Pe...