Bölüm 3

2.2K 173 77
                                    

Bölümü eklediğim şarkı ile okur musunuz? ^•^

•_Todoroki_•
Neler oluyordu? Sana ne Uraraka ve Midoriya sarılmışsa? Ama elim arada kalmasaydı iyi olurdu. Ben Yaoyorozu'ya kaş göz işaretleriyle Uraraka'yı sorarken Midoriya'nın bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Ben ona dönene kadar o çoktan ilerlemeye başlamıştı. Elim aşağı doğru kaydığında hızlıca ona yetiştim. Biraz morali bozuk görünüyordu. Hızlandığında onu kolundan tutarak durdurdum. "Bir sorun mu var Midoriya?"

"Hayır Todoroki. Sadece geç kalıyoruz. O yüzdem hızlandım. Müsaadenle gitmem gerek."

İlk birkaç saniye bırakmadan sadece bakışmıştım. Normalde bu kadar soğuk olmazdı... Bana Todoroki demişti. Yutkundum ve kolunu bıraktım. Hızından taviz vermeden ilerledi odasına doğru. Onu kıracak bir şey mi yapmıştım? Ama Uraraka'yla sarılan oydu! Ne diyorum ben?! İyice kafam gitti. Bende geç kalıyorum. Adımlarımı hızlandırarak odama girdim ve kitaplarımı aldıktan sonra Midoriya'nın odasına ilerledim. Beraber gitmek istiyordum fakat Yaoyorozu ile karşılaşınca ona eşlik etmek zorunda kaldım. Kısa bir yürüyüşün ardından sınıfa girmiştik. Gözlerim Midoriya'yı bulduğunda bir şeyler çizdiğini fark etmiştim. Yanına ilerleyip kağıda bakmaya çalıştığım sırada elindeki silgiyi gördüm ve hızlı davranıp kağıdı önünden aldım. Resimde kendimi gördüğümde ağzım hafifçe aralanmıştı. Şaşırmıştım. Cidden bendim! Ve benziyordu da! Bana bakmadığına yemin edebilirdim, beni ezbere biliyor muydu...? Ama neden silecekti ki!? Resimi ona konuşma fırsatı vermeden aldım ve yerime geçtim. Resimi düzgünce çantama koydum ve elimde olmadan gülümsedim. Midoriya, beni gülümsetebilen tek kişiydi galiba...

***

Son dersin sonlarına doğru uyuyakalmıştım. Nedense üzerime bir yorgunluk çökmüştü. Duyduğum sakin ve güzel bir tınısı olan sesle bilincim yerine gelmeye başlamıştı. "Todoroki-kun. Burada uyumamalısın."
Uyandığım halde başımı kaldırmamıştım. Nedeni... sormayın. Çünkü, neden olmasın? Saçlarımda hissettiğim el bir süre saçlarımda gezdi. Dokunuşları o kadar narindi ki, sanki sert bir hareket yapsa kırılacağım sanardınız. Saçlarımdaki eli yanağımda hissettiğimde yanaklarımın kızarmaya başlayacağını anlamıştım. Tenimde hissettiğim sıcak nefes yakınımda olduğunun bir kanıtıydı. "Todoroki-kun, dediğim gibi, sen her şeyinle harikasın. Asla kendinden nefret etme, olur mu? Hep gülmelisin sen. Gülmek sana çok yakışıyor."

İçim titremişti, ona yaptığım onca şeyin ardından bile bana bunları söylüyordu. Başımı okşuyordu... ondan kimseden görmediğim bir sevgi, ilgi görüyordum. Melek gibiydi, ona karşı yapılan hatalar umrunda değildi. Yanağımda hissettiğim eli artık hissedemediğimde  kısa süreli huzurumda onunla beraber gitmişti. Midoriya'nın sesini duyduğumda endişeyle başımı kaldırmıştım. Ses tonu kötüydü. Şaka olduğunu anladığımda somurtarak çantamı aldım ve sınıfın kapısına ilerledim. O da yanımdan geliyordu. Kısa ve sessiz bir yolculuk geçirmiştik. Akşam bir planım olmadığından Midoriya'ya beraber bir şeyler yapmayı teklif edecektim. Tam söyleyecekken benden önce davrandı.

"Todoroki-kun, Uraraka'yı gördün mü?"

Nedense, sinirlenmiştim. Oysa akşam beraber vakit geçirebilirdik. Kaşlarım çatık bir şekilde bakışlarımı yere çevirmiştim. "Hayır Midoriya. Peki sen Yaoyorozu'yo gördün mü?"

Ne! Ben neden böyle bir söylemiştim ki! Aslında Yaoyorozu'yla alakam bile yoktu. Bir anda ağzımdan çıkıvermişti. O da dudak büzerek bakışlarını yere çevirmiş ve başını olumsuz anlamda sallamıştı. Bunu sormam onu üzmüş müydü? "O zaman görüşürüz Todoroki-kun."

Yönünü değiştirip Uraraka'nın odasına ilerlemişti. Bir süre orada bekledikten sonra adımlarım Uraraka'nın odasının olduğu koridora ilerlemişti. Sadece, merak etmiştim. Ne de olsa en iyi arkadaşımdı. Midoriya Uraraka'nın kapısını çaldığı sırada koridorun köşesinden onları izliyor ve dinliyordum. Uraraka kapıyı açtığında şaşırmıştı. Biraz stresli görünüyordu. "Merhaba Uraraka-san. Seninle bir şey konuşabilir miyim?"

"Tabiiki Midoriya, ama ilk ben başlamalıyım. Tam cesaret etmişken..."

Midoriya bir şey demedi ve bekledi. Uraraka yutkundu ve gözlerini Midoriya'ya kitledi. "Midoriya-san, ben... seni..."

Devamını getiremeden bir adım atıp Midoriya'ya yaklaştı ve dudaklarını Midoriya'nın dudaklarıyla birleştirdi. Başımı hızıca geri çekmiştim. Gözlerimden istemsizce yaşlar akarken hıçkırık çıkmaması umuduyla elimle ağzımı kapadım. Tam duvarın dibine çökecekken hızlı adımlarla odama ilerledim. Kapıyı açıp arkamdan kapadım ve sırtımı yaslayıp yere çöktüm. Ellerimde hissettiğim ıslaklığı açıklayamıyordum. Elime baktım, sonrasında duvara. Ayağa kalkıp duvara hızla bir yumruk attım. Göz yaşlarım yere damlarken sırtımı duvara yasladım ve yere çöktüm. Gözümün önünde Midoriya vardı. O yemyeşil, kıvırcık ve yumuşacık saçlarının yanında zümrüt gibi gözleri. Çilleri, dudakları... Sonrasında ise Uraraka'nın Midoriya'yı öpüşü... Ne kadar da aptaldım. Ona karşı hissettiğim duyguları anlayamamıştım. Ama çok geçti, ellerimin arasından kayıp gitmişti sanki. Evet, anlıyordum. Ben Midoriya'ya aşıktım...

Kısa bir bölüm oldu galiba. Ama, yani, evet kısaydı skfklskfşskf. Eğer sevdiysen oylar ve beni takip eder misin? Diğer bölümü kısa süre içerisinde atacağım~

wrong thought || tododekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin