#9

10 1 0
                                    


    Birtakım insanlar yaşadıkları hayatı tamamen kadere bağlarlardı.Kendi tercihleriyle, hür iradeleriyle yapmış oldukları hatalar yüzünden geldikleri noktalarda, kadere isyan ederlerdi.Hayatım boyunca böyle bencil insanlara kızmıştım.Peki benim hayatım? Hangi hatamın bedeliydi on yedi yıllık yalnızlık? Hangi tercihimin sonucuydu bu yaşadıklarım? Beni doğuran kadının bir çöp atar gibi beni mahalle kenarına atması hangi günahımın bedeli olabilirdi, sahi yeni doğmuş çocuğun bir günahı olur muydu? Eve gittiğimizde Arın'ın yüzüne bile bakmadan kendimi banyoya atmıştım.Adam beni ölmüş sevgilisi zannediyordu.Bu kişi psikologdu.Zeki bir şizofrenden daha tehlikeli bir insan olabilir miydi? Saçlarımı şampuanlarken üzerimden akan soğuk su iyi geliyordu.Üşümeye ihtiyacım varmış gibi hissediyordum,üşürsem kendime gelebilirdim.Acıyı duyumsadığım her an kendimi buz gibi soğuk suyun içine atardım.Benim,benden başka kimim vardı ki? Kim beni kendime getirecekti.Gözyaşlarımı silecek bir ailem yoktu,canım sıkıldığında beni motive edecek arkadaşlarım yoktu.Erkek arkadaş? Düşünmeye bile fırsatım olmayan bir hayat yaşamak zorundaydım.Suyu kapatıp kendimi siyah bir havluya sardığımda banyo kapısına vurulmasıyla olduğum yerde sıçradım.

"Seçil?" diye seslendiğini duydum Arın'ın. "İyi misin güzelim?"

     Hala Seçil diyordu.Kendinden emin olmuştu.Onu bu denli tetikleyecek ne yaptığımı düşündüm.Bilmiyordum.Derin bir nefes alarak,"Arın," diyebildim kısık sesimle. "Bana birkaç dakika verebilir misin?" Gözlerimi banyo kapısına dikerek bir cevap bekledim ancak karşılığında sadece adım sesleri duyabildim.Kilidi yavaşça çevirerek kapıyı araladım ve koridorda göz gezdirdim.Akın neredeydi? Abisinin bir şizofren olduğunun farkında mıydı? Ya da her neyse.Psikolog olan Arın'dı ben değildim.Kimden yardım isteyebilirdim? O yurda tekrar dönmek istemiyordum.Öyle ki reşit olana kadar Seçil denen kız gibi davranmak zorunda kalsam bile o yurda dönmeyecektim.Kendi ayaklarım üzerinde durana kadar Arın'a katlanabilirdim.

     Hızlıca üzerimi giyinirken başımın ağrısıyla yüzümü buruşturdum.Islak saçlarımı ensemde topuz yaptığımda baş ağrımı tetikleyeceğini biliyordum ama umursamadım.Ağır adımlarla salona geçtiğimde Arın'ı tekli koltukta, kafasını iki elinin arasına almış bir vaziyette buldum.Dağılmış görünüyordu.Geldiğimi belli etmek için boğazımı temizlediğimde kafasını kaldırarak ela gözlerini gözlerime dikti.Gözlerinde şu an görmek istemediğim o şefkati gördüm.Güven verici tebessümü takıldı sonra gözlerime.Başıma ne gelirse gelsin bana yardım edecekmiş gibi bakan, gülümseyen bu adam nasıl bir düşünce yapısına sahipti? Hasta mıydı?

        "Esim," diye fısıldadı sonra.Gözlerimin irileşmesine engel olamadım.Bana Seçil demesinden korkmuştum.Dikkatlice yüzüne baktığımda samimi bir ifade gördüm ve derin bir nefes aldım. "Hasta olacaksın,saçlarını kurutmalıydın." Ne diyeceğimi bilemeyerek onu izlemeye devam ettim.İfadesiz bakışlarım onu ürkütmüş olacak ki ayağa kalkarak yanıma geldi.

         "Neyin var,iyi misin?" diye sorduğunda bugün olanları hatırlayıp hatırlamadığını merak ettim ancak soracak gücüm yoktu.17 yaşındaydım,hayatım bir yetiştirme yurdunda dışlanarak geçmişti.Reşit olmama bir sene varken zengin ve köklü bir aile beni evlatlık almıştı.Bu işin içinde başka bir durum olabileceğini bile düşünemeyecek kadar umutluydum.Hasta kızlarına benim kalbimi vermek için beni evlatlık aldıklarını öğrendiğimde hayal kırıklığı yaşamama bile fırsatım olmamıştı.Öyle çok korkmuştum ki.Ölmekten korkmamıştım,sorun ölmek değildi.Sorun yalnız doğmuş ve hayatı boyunca yalnız kalmış bir genç kız olarak hiçbir hedefimi gerçekleştiremeden, istediğim hayata kendi çabalarımla gelip gururlanamadan yine yalnız bir genç kızken ölmekti.Ölümün kıyısından dönmüş bir genç kız olarak,bu yeni hayata atılmaktan korkmam gereken durumdaydım ancak yanında olduğum adam beni tanımıyordu.Ölmüş sevgilisi olduğumu düşünüyordu.Bu düşünceyle bana neler yapardı? O yurda dönmemek için İldes ailesiyle belirli zamanlarda aynı ortamda bulunmam gerekiyordu.Görevlilere iyi bir aile tablosu çizmek zorundaydık ki beni tekrar o çöplüğe götüremesinler.Bunun için de Arın'a ihtiyacım vardı,ondan kaçamazdım.

         "İyiyim,sadece biraz yoruldum," diye mırıldandığımda tatmin olmamış bir ifadeyle bana bakmaya devam etti.O an kendimi rol yapmak zorundaymış gibi hissederek buruk bir tebessüm bıraktım. " Ne dersiniz Psikolog Bey,on yedi yıllık yalnızlığımı ilk defa bugün denize attım.Durgunluğumda bunun etkisi var mıdır?"

         Arın'ın gözleri aniden irileşti ve ellerini yanağıma kaydırarak şefkatli gözlerle gözlerimin içine baktı."Bana Psikolog Bey demeni o kadar özlemişim ki," diye fısıldadı yüzüne yüzüme yaklaştırırken.Şaşkınlıkla yüzüne bakarken fark etmiştim.İnsanların hayatında anıları,kişileri hatta travmaları bile hafızasının gerisine itebildiğini biliyordum.Yok sayabildiklerini,hiç yaşanmamış gibi davranabildiklerini biliyordum.En güçlü savunma mekanizmalarından birisiydi yok saymak.Ancak tek bir bakış,tek bir kelime,tek bir ses hafızamızın derinliklerine ittiğimiz o acıyı minik bir yıldıza çevirebilirdi.Küçük ama parlak.Minik ama etkili.Gözden kaçırılabilir ancak vazgeçilemez.

          İtiraz etmek için aralığım dudaklarımın üzerine dudaklarını bastırdığında gözlerim irice açıldı.Beni öpüyordu.Hayır.Sevgilisi zannettiği kızı öpüyordu.Korkuyla titreyen ellerimden birini koluna çıkardığımda itiraz edeceğimi anlamış gibi kaşlarını çattı,gözleri kapalıydı.Bir nefeslik mesafe bırakarak geri çekildiğinde "Seni özledim," diye fısıldayarak dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırdı.Yumuşak dudaklarının her hareketinde kaşlarım çatıldı,dudaklarım aralandı.Ne yapacağımı bilemiyordum.İtiraz etsem,bağırsam bana zarar verir miydi? Karşımda psikolojisi sağlam bir birey yoktu,ne yapacağını kestiremiyordum.Elini belimde hissettiğimde bedenimin onun bedenine yaslanmasına engel olamamıştım.İki göğsümün arasından boğazıma yükselen bir nefes vardı sanki.İlk öpücüğümün birçok farklı şeklini hayal etmiştim ancak bu onlardan birisi değildi,kesinlikle değildi.Dudaklarımdan ayrıldığında elini yüzüme doğru yaklaştırdı.Kirpiklerimi kırpıştırarak bir sonraki hamlesini bekledim.Tepki vermem için bir şeylere ihtiyacım vardı.Arın'a nasıl yaklaşmalıydım,öğrenecektim.Topuzumdan kaçan birkaç saç telini kulağımın arkasına sıkıştırırken ela gözlerini gözlerime kenetledi.Aklına önemli bir şey gelmiş gibi duraksadı ve tekrar kaşları çatıldı.

           "Seçil," diye fısıldadığında sesi titremişti.Kaşlarımı kaldırarak devam etmesini bekledim.Bahsettiği kız olmadığımı iddia ederek vakit kaybetmeyecektim.O kız gibi davranmak zorunda kalsam bile hayatımı kurtarmam için önüme gelmiş bu fırsatı tepmeyecektim.Saçlarımı okşayan eli yanağıma kaydığında tutuşunun sıkılaştığını hissettim.Dudakları aralandı,belki de arkama bile bakmadan kaçmam gereken o cümleyi kurdu:

"Benim işlediğim bir cinayeti üstlendin.Sana kaçıp gitmeni söylemiştim.Bunu nasıl yaparsın? İntihar ettiğini söylediler Seçil.Üzerindeki suçlamalara dayanamayıp intihar ettiğini söylediler bana.İnanmadım hiçbir zaman biliyor musun? Zeki bir kadın olduğunu biliyordum.İntihar etmiş gibi gösterdin ve sonunda bana geldin bak." 

ESİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin