#1

264 37 0
                                    

''Nereye gidiyoruz Özkan Bey?'' diye sorduğumda araba durmuştu.Özkan Bey arabadan indiğinde ön taraftan dolanıp kapımı açtı.Karşımda gayet lüks,beş katlı bir bina vardı.Sokaktaki bina diye tanımlayabileceğim tek yer sanırım burasıydı.Etrafta tamamlanmamış inşaatlar,gecekondular ve her yere saçılmış çöplerden başka hiçbir şey yoktu.Öğlen olmasına rağmen kış aylarında olmamızın da etkisiyle hava kararmaya başlamıştı.Bulutlar,içimdeki şüpheye hiç yardımcı olmuyorlardı.Kasvetli havada girdiğimiz bu ücra sokakta korkmaya başlamıştım.

''Üzgünüm Esim,'' diye mırıldandı Özkan Bey.

''Neler oluyor?''  Elbette şüphelenmiştim.Kendimi bildim bileli kaldığım yurttan ayrılalı,bu insanlarla tanışalı ve bu zengin,şatafatlı hayata giriş yapalı bir hafta olmuştu.Kafamda cevap bulamadığım onlarca soru vardı.Özkan Bey'in birkaç soruma verdiği cevaplar da beni pek tatmin edememişti.Kim on sekiz yaşını doldurmak üzere olan bir genç kızı evlat edinmek isterdi ki? Kim kızı hasta yatağında ölümle savaşırken psikolojik olarak kendini dış dünyaya kapattığında bir kız evlat edinip ona arkadaş olacağını düşünürdü ki? Özkan Bey ve Nur Hanım hariç. Ama artık o kadar bunalmıştım ki bunları düşünmeden,aslında hiçbir şey düşünmeden,biraz olsun refaha kavuşmak,etrafımda insanların olmasını istiyordum.Yalnızlığımı yurttaki kızlarla giderememiştim.Hepsi kendini acındıracak cümlelerle tanıtıyorlardı kendilerini.Bize verilen hayat buydu ve bunu düzeltmek bizim elimizdeydi.Ailelerinin olmadıklarını bahane edip ders çalışmıyorlardı ama iş sohbete,eğlenceye geldiğinde dertlerini unutuyor gibiydiler.Yatakhanede uyumadan önce hepsi ileride zengin bir erkek arkadaş bulacaklarının,bu hayattan kurtulup prensesler gibi yaşayacaklarının hayalini kuruyorlardı.Oysa ben on sekiz yaşıma bastığım anda bulabildiğim ilk işe girip kendime yeni bir hayat kurmanın hayalini kuruyordum.

Özkan Bey bileğimden tutup beni lüks binanın içerisine doğru çekiştirdi.Ağırlığımı ayaklarıma vererek durmaya çalıştım ama bir sonuca ulaşamadım. Özkan Bey, kırklı yaşlarının üstünde olduğunu belli eden ama karizmatik gözüken,fazlasıyla güçlü o zengin iş adamlarındandı.Gücümün ona yetmeyeceğinin farkındaydım, yine de olduğum yerde çırpınmaya başladım.

''Neler oluyor? Beni nereye götürüyorsunuz?'' Birden durdu.Bileğimi olağanüstü bir güçle sıktı.Acıyla inlerken bir adım gerilemeye çalıştım.

''Kötü yanımı görmek istemezsin Esim.Ses çıkarma ve beni takip et.''

Evlerine ilk gittiğim günden bu yana kadar bana o kadar sevecen yaklaşmışlardı ki şu an büyük bir şoktaydım.Son bir hafta içinde okulumu değiştirmiş,yeni kıyafetler almış,beni mutlu etmek için çabalamışlardı.

İlk gün, ''Esim,'' demişti Özkan Bey. ''Güzel bir ismin var,anlamı ne?''

''Rüzgarın en tatlı ve hafif esen hali,'' diye cevap vermiştim.Duygularımı kontrol etmek zorundaydım.Yoksa bana bu ismi koyanın kim olduğunu bile bilmemenin verdiği o hisler göz yaşlarımı akıtacaktı.

''Çok güzel,''demişti tekrardan sevecenlikle.''Biz Çağıl'ın ismini koyarken çok düşünmüştük.İlk kızımızdı,her şeyini özenle yaptırmış her şeyi özel olsun istemiştik.Herkesten,her türlü pislikten korumaya çalışmıştık.Sakınılan göze çöp batarmış işte.''

Dolan gözlerini fark ettiğimde ona sarılmak istemiştim.Çağıl'ın gözlerinin önünde erimesini izlemenin ona verdiği hisle içim burkulmuştu.

Kızları Çağıl hariç evdeki herkes bana öyle iyi davranmıştı ki,sonunda,demiştim.Sonunda güvenebileceğim,hata yaptığımda arkamda olduklarını bileceğim insanlar var.Yanılmıştım.

Binanın en alt katına indiğimizde karşımda bir ameliyathane ve ameliyata hazırlanan bir doktor görmeyi beklemiyordum.Şaşkınlıkla dudaklarım aralandı.Sonradan fark ettiğim iki bayan daha vardı.Hemşire olmalıydılar.Bana ne yapacaklardı?

ESİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin