uçan yıldız, yaralı kuş

206 34 8
                                    

"yangın doğuruyorum, ellerimde. avuç içlerimin yangını ile çıplaklığımı örtüyorum. kederlerimden tutup kaldırıyorsun, yıldızlara uzatıyorsun. seni de yakıyorum. yıldızlarına küllerimi saçıyorum. fakat sen, hâlâ saçlarımdan öpüyorsun."

"ah müjgân. fazla ölünesi ruhun var. tanrı tutmuş saklamış beni sana. yıldızlarımı unutuyorum, seni görünce. öyle güzelsin."

göğsüne sinen saçlarımı kaldırıp, dizlerine uzandım usulca. zamanın hangi dönümüydü de, biz böylesine üşüyorduk bir birimize. bilmiyordum.

"doktor, dinleyin. bu çalan şarkı, yasımın en değerli parçası, yaşamımın en kederli dansıdır. sezen aksu ise gördüğüm en güzel kadındır."

"sen de benim kadar, ah
gerçekleri görüyorsun," diye mırıldanmaya başladı titreyen sesiyle. elimi dudaklarına götürdüm usulca, tüm yalanlarımı parmaklarımda toplayarak.

"görmeyelim. hatta, tüm gerçekleri yakalım. yalanlarımız bize yeter. değil mi doktor?"

"yalanlar, bizi yakar karanfil."

saçlarıma değen eli, ruhumun kederlerine sızıyordu her ân. eline dokundum. teninin soğuğu, cansız bedenim kadar sert ve kırgındı.

"üşüyoruz, doktor."

"yanalım, karanfil."

doğruldum. kollarımı boynuna doladım usul usul. belime sarıldı elleri. sımsıkı. bıraksa, ateşe düşecekmişim gibiydi. fakat, onunla yansam kılını kıpırdatmazdı. başımı boynuna gömdüm. ah çektim, göğsüm alevlendi.

uzun süre sonra, gözümden akan ilk yaş damlası, boynuna süzüldü.

ruhum şarap kâdehini,
onun yüreğine akıttı.

08.10.20|01:12

hasretin yüreğimin en nahif yanı, âli. sen şimdi, gelmesen de olur.

gün ışığına sinen kadının boğazına sancan kurşuni gül gövdesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin