Thirty Two

6.9K 222 157
                                        


Harold ve Liam'ın konuşmasına şahit olduğum günün üzerinden iki gün geçmişti. Ne ben Harold'u aramıştım ne de o beni aramıştı, fırtına öncesi sessizlik gibi bir şeydi sanırım bu. Bir yanım deli gibi arayıp sormak istiyordu bir yanım da gerçekleri öğrenmekten korktuğu için aramak istemiyordu. Korkum şu an merakımdan daha ağır bastığı için aramamış, onun aramasını beklemiştim. Ama maalesef o da iki gündür ne aramıştı ne de mesaj atmıştı. Aramama sebebinin Justin olayı için hala bana sinirli olduğunu düşünmüştüm ama bilemiyordum belki de Liam'ın dediği olay doğruydu ve bunu nasıl anlatacağını bilmediği için aramamıştı.

Bu iki günde Justin ile de konuşmamıştık. Olayın ertesi günü ben okula gitmemiştim bugün de Justin gelmemişti o yüzden konuşacak zamanımız olmamıştı. Ama şikayetçi değildim Justin olmadan hayat daha çekilebilir hale geliyordu. Tek istediğim bir an önce Justin'den kurtulmak ve Harold ile mutlu olabilmekti ama araya sürekli engeller girip duruyordu.

Öğle teneffüsündeydik ve Zayn ile kantine inip bir şeyler atıştırdıktan sonra sınıfa gelmiştik. Sınıfın boş olmasını fırsat bilerek ikimiz de başımızı sıraya koymuş dinleniyorduk. Telefon zil sesi duyduğumda hemen kafamı sıradan kaldırıp telefonuma baktım ama ne yazık ki çalan benim telefonum değildi. Zayn sıranın altından telefonunu çıkarıp ekranı bana gösterdi. Justin arıyordu ve Zayn o olaydan sonra onunla konuşmadığı için belli ki aramayı cevaplamak istemiyordu.

"Açsana belki önemli bir şey vardır."

İsteksizce aramayı cevapladığında sınıf sessiz olduğu için Justin'in sesini ben de çok net duyabiliyordum. Hal hatır sorma kısmını geçtikten sonra Justin'in adımı söylediğini duydum.

"Kendall yanındaysa hoparlöre alsana o da duysun."

Zayn telefonu kulağından çekip hoparlörü açtı ve masaya koydu.

"Hızlı söyle Justin, birazdan sınıfa gelirler."

"Aslında ben değil de Kendall'dan duysan daha iyi olurdu ama Kendall senden gizlemeyi tercih ettiği için bana kaldı."

Kalbim hızla çarpmaya başladığında Gigi olayını söylememesi için dua ediyordum. Ama bildiğimi nereden biliyor olabilirdi ki kimseye hiçbir şey söylememiştim. Zayn bana soran gözlerle baktığında tepki vermeden Justin'in konuşmasını bekledim.

"Ne saçmalıyorsun yine Justin?"

"Gigi'nin bebeğinin babasının aslında Calum olduğundan bahsediyorum. Seni üzmek istemem biliyorsun Zayn ama yakın arkadaşın olarak bunu senden gizleyemezdim, Kendall'ın aksine."

Justin konuşmasını bitirdiğinde stresten kalbim yerinden çıkacak gibiydi ve Justin'e şu an o kadar fazla sinirliydim ki okuldan çıkıp onu bulmak ve ağzına sıçmak istiyordum. Utana utana kafamı kaldırıp Zayn'e baktığımda yüzü bembeyaz olmuştu ve gözlerinin yaşardığını görebiliyordum. Az önce gözlerinde olan bıkkınlık ifadesi şimdi daha çok çaresizlik gibiydi, içten içe Justin'in yalan söylüyor olması için tanrıya yalvardığını tahmin edebiliyordum. Çünkü bu kadar kısa sürede bebeğin onun için ne kadar fazla önem kazandığını görmüştüm. Babasına bu kadar düşkün olan Zayn, o bebek için babasını karşısına almıştı.

"Orada mısınız?"

Justin tekrar konuştuğunda Zayn birazcık olsun kendine geldi ve telefonu Justin'in yüzüne kapattı. Yaptığım şeyin doğru olmadığını biliyordum ama hiçbir kötü amacım yoktu, ben sadece Zayn üzülmesin istemiştim ve yine her zaman olduğu gibi işleri berbat etmiştim. Ne söylemem gerektiğini de bilmiyordum çünkü söylediğim hiçbir şey durumu daha iyi hale getiremezdi. Sadece Justin'in yalan söylediğini ve bilmediğimi söyleyebilirdim ama o da riskliydi. O yüzden yapabileceğim tek şey en iyi şekilde kendimi savunmaya çalışmaktı.

Dare or Nude ?¿Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin