Mağarada Hayat Başlıyor

69 12 2
                                    

Resmen sap gibi kalmıştık. Ama bu sefer daha güçlüydük çünkü artık Ersan Hoca uyanmıştı. O da bizim yanimizdaydı. Gözlerimiz yaşarmıştı resmen. Vay be... Bu bir tarihi an. Ersan Hoca'yla beraber ne yapacağımızı planlıyorduk. Fikirlerimiz;
Tokmak; Açım ben açım... Açım ulaaan yemek verin bana. Yoksa sizide yerim ha... Canımı sıkmayın ha. Önce yemek bulucaz.
Ersan Hoca; Önce uyuyacak güvenli biryer yapmalıyız çocuklar. Gidin 10 15 tane kuş avlayın. Kuş tüyü yatakta uyuyalım. Uyku en önemlisi...
Furkan; Hocam burası jeopolitik konumdan çok önemli. Bu yüzden dağlar denize paralel. Yani Afrika çok soğuk olur.  Afrika Kuzey kutbu gibi soğuk olmaz.
Ali: Hocam siz bize bir dayak atın. Biz çok iyi ısınırız. Hatta her yerimiz yanar bile...
Ali İhsan: Hocam gitti benim ANKESÖRLÜ telefonum. Önce onu bulalım.
Ben (ilhan): Hocam bence konaklayacak bir mağara bulmalıyız. Çünkü  mağaralar delikler kapatıldığı zaman taş olduğu halde çok sıcak olur.
Tüm kızlar: Hocam bizim bir fikrimiz yok.
Ersan Hoca: Çocuklar ilk olarak İlhan'ın kararını uygulayacağız. Sonuçta İlhan'ın kararıda benimkine benzer sadece onunki biraz daha mantıklı. Sonra da Tokmak'ın planını uygulayıp yemek bulacağız ve ondan sonrada bize bunu yapanları bulacağız ve onları ezeceğiz.
Hep birlikte: Tamam hocam!!!
İlk işimiz bir mağara bulmaktı. Ve yola koyulduk. Artık kayıp olmuştuk zaten. Ama gece olmadan bir an önce konaklayacak bir yer bulmalıydık. Ve geze geze sonunda bir mağara bulduk. Aa içerden anlam veremediğimiz insan sesleri  geliyordu. Gizlice içeriye baktık.  Ama Tokmak'ı en arkaya koyduk boyu en uzun o diye. Derken bir bağırma sesi geldi. Anaaa bizim Tokmak gene düşmüş. Hemen yanına gittik ve yine bacağının aynı yerleri acıyordu. Ve Tokmak'ın bacağı yine kırılmıştı. Tokmak'ı orada bırakıp tekrar mağaraya gitmiştik. Tam içeriyi gözetlerken bi uykum gelmişti.
(2.5 SAAT SONRA)
Nerdeydik biz ya... Kafam da çok kötü ağrıyordu zaten. Bir an bi duman kokusu aldım ve şarkı başladı.  Derken baktım ki o da ne YAMYAMLAR... Allah yamyamlar tarafından yenecektik. Zaten önümüzde bir adam canlı canlı kazanda pişiriliyordu. Bizim sonumuzda muhtemelen o adam gibi olacaktı. Adam nihayet piştikten sonra kalça etlerini sıyırıp afiyetle yediler. Sonra bizim etrafimızda dans etmeye başladılar derken o da ne Tokmak... Tokmak bacağı sakat olduğu halde bizi kurtarmaya geldi. Ilk birkaç yamyamı öldürdü sonra önüme bıçak attı ben önce kendi elimi sonra sırayla herkesin elindeki ipleri kestim. Bir de baktım ki Ali bir yamyamı kucaklamış gidiyo. Aldı ve fokur fokur kaynayan kazana atıp gülmeye başladı.  Sonra mağaradaki yamyamların mutfağına gitti. Gelirken yanında;  tuz, biber, yağ, karabiber, nane filan getirmişti manyak Ali. Anladık ki yamyamlar bizi yiyememişti ama biz onları yiyecektik. Derken o da ne Tokmak yamyamın birinin kafasını kesmiş çiğ çiğ yiyor.  O an Bahar mağaradan koşarak gitti ve peşinden tüm kızlar sırayla gitti. Ben de peşlerinden gidecektim ki geri geldiler. Niye gittiklerini sorduğumda midelerinin bulandığını ve kusmaya gittiklerini söylemişlerdi. Kızlar haklıydı.  Biz bile kusacaktık. Sonra yamyamların hepsini öldürüp kıymaya başladık. Hepsini mangallık ve kuşbaşı kıymıştık. Sonra birini pişirip yedik. Ama bir dakika kankam Rabia yine aç kalacaktı . Offf onun için yapacak hiçbir şeyimiz yoktu. Kankam yine aç kalmıştı. Sonra yamyamların mutfağına baktık ki içerisinde meyve sebze doluydu. O an içim raharlamıştı. Oh be kankam da doyacaktı. Sonra yemeğe geri döndük. Ama inkar etmemeliyiz ki yamyamların eti çok güzel,  çok sıkı, çok tatlıydı. Size göre ne kadar iğrenç olsada biz mecburduk. Biz yemeği yedikten sonra kankama kendi ellerimle "PATLICAN MUSAKKA" yaptım. Kankam elimdekileri görünce şok oldu çünkü o sebzeleri bulduğumuzdan Kankamın haberi yoktu. Adeta yüzünde güller açmıştı. Çok sevinmişti ve yemeğini afiyetle yedi. Sonra yanıma gelip;
-ellerine sağlık kanka, musakka enfes olmuş.
+Afiyet olsun kanka. Ben seni hiç aç bırakır mıyım? Sen aç kalırsan bizde aç kalırız...
-Teşekkür ederim kanka. Sen bu arada bu kadar güzel yemek yapmayı nerden öğrendin?
+söylerim kanka ama sır olacak söz mü kanka?
-Sorman bile ayıp kanka... Ne zaman gördün benim sır tutmadığımı. Neyse söz bakalım...
+Ya kanka garanti olsun diye. Yoksa sana sonuna kadar güveniyorum.
-E tamam hadi anlatsana kanka merak ettim bak şimdi.
+ Anlatıyorum bak kanka. Ben aslında haftada 2 gün yemek kursuna gidiyordum.  Ama erkeklere ve size söylemedim çünkü dalga geçerdiniz. Yani bu sayede ben çok güzel yemekler döktürürüm.
-Vay vay vay kankama bak sen. Ne cevherler varmış kankamda yav. Keşke bana söyleseydin kanka. Ben dalga geçmezdim. Hatta beraber bile giderdik kanka. Ben hiç seninle dalga geçer miyim kanka.
+Ya geçmezsin kanka da... Ne biliyim yani kimseye söylemeyince sana da söylemedim.  Eğer dönebilirsek hep beraber gideriz inşallah.
-inşallah kanka inşallah...
Vay be yemek kursuna gitmemin faydaları olmuş demek ki. Due bir de ben bakayım şuna.
Mmmmmmah. Enfesti lezizdi. Sanki annem yapmış gibi güzeldi.  Ama annemin ki gibi güzel değildi. Derken bir de baktım ki o da ne? Ne kadar iğrenç birşey bu... Neydi bu böyle

MANYAK 9'LUNUN MACERALARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin