°Brooke°
Parlak kırmızı duvarlarla çevrili odaya göz gezdirdim. Bir yatak, komodin ve bir metreyi aşan boy aynası.. Sade fakat bir o kadar da ihtişamlı bir odaydı. Ruh sağlığı merkezi şartlarını göze alırsak elbet.
"Bence Harry tam bir ahmak," dedi Melissa. "Yine de ona asılmamak için bir sebep görmüyorum."
Yaklaşık bir saattir buradaydım ve aklımı kurcalayan soruya yanıt bulamıyordum. Odasında ayna barındırmasına izin veriliyordu? Uzun yalvarışlarıma rağmen yanımda tutmama karşı çıkılan telefonumu düşündüm. Huzur içinde uyu, Buzzer.
İki işaret parmağını diliyle ıslattı, oradan da kaşına götürdü. Şeklinden memnun olduğu kaşlarına son bir kez baktıktan sonra yüzünü bana döndü.
"Buzzer'ı hatırlıyor musun?" dedim.
"Hani şu hurdacının, karşılığında mandal bile vermeyeceği tuşlu külüstürü mü söylüyorsun?" Yüzünü buruşturdu.
"Onunla anılarımız vardı, Mell."
"Ama onu parçaladın, Brooke." Geride kalan anılarla birlikte.
Ses tonumu taklit etmesi platin saçlarını ateşe verme isteğimi alevlendirdi."Yanımda getirmeme izin vermemişlerdi. Ne yapabilirdim?"
"Yani diyorsun ki benimle olmayacaksa hiç yaşamasın. Eski erkek arkadaşımla aynı düşünceleri paylaşmanız ne hoş."
"O sadece bir telefondu. Senin aptal aynan nasıl kabul gördüyse t-"
"Brooke, bizim geçmişi arkada bırakmak için burada olduğumuzu biliyorsun, değil mi?" Eteğini düzeltip yanıma oturdu. Açık saçlarını sağ omzunda topladı. "Deli olmamız, güzel görünemeyeceğimiz anlamına gelmiyor."
Ayaklandı ve söylenmeye başladı. Terapi seansına geç kalmıştı. Veda etme gereği duymadan odadan ayrıldı.
O kesinlikle deli değildi. Kendim için olmasa bile, onun akıl sağlığının yerinde olduğunu ispatlamak için her şeyi yapardım. Benim gözümde Melissa Denver ne yazık ki, günümüzün umutsuz Sinderella'sıydı.
Melissa bir portrenin donuk görüntüsüne sıkışıp kalmıştı. Aile portresinin özenle çerçevelenip salonun baş köşesine asılmasıyla, eşitliğin ve sevginin hakim olduğu bir aile tablosu sergilenmişti. Tam da olması gerektiği gibi.. Tabloya bakılınca ne masum bir kız çocuğunun soyutlandığı, ne de bu çocuğun külkedisinin ızdıraplı hayatının bir kopyasını yaşadığı gerçeği akıllara düşmeyecekti.
Küçük külkedisi Melissa, ablasının ve sorumluluğunu üstlenmek zorunda bırakıldığı oğlan kardeşinin gölgesinde kalacak, istenmeme duygusunun altında yıllarca ezilecekti. Ama o altın işlemelerin süslediği çerçeveli tabloda her zaman mutlu bir ailenin sevilen ortanca çocuğu olarak kalacaktı.
Onun sihirli perisi hiç gelmedi. Balkabağı görkemli bir at arabasına dönüşmedi ve küçük külkedisinin yorgun düşmüş ayakları, camdan ayakkabıya uymadı.
Melissa hiçbir zaman sinderella olmadı.
.
.
.
.
.
Bu geçiş bölümünde hikayenin güçlü bir karakterini tanıtmak istedim.
Tahminimce çoğumuzun çevresinde ailesiyle sorunlar yaşayan, dışlanmış ve yalnız hissedenler vardır. Ben de hayatımdaki bu insandan esinlendim. Kendi ayakları üstünde duran arkadaşıma kocaman sevgilerimi yolluyorum, bilsin ki hiçbir zaman yalnız olmayacak. 🖤
Teşekkür ederim desteğiniz için:')
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paracosm | h.s
Teen Fiction"Yıpranmış mekanlar, yıpranmış yüzler.. Hiçbir yere gitmiyorlar." -m.w