Oylarınız ve yorumlarınız bekliyorum. İyi okumalar...
Sevgili P.12;
Bugün geri döndüm.
Yine o bizi korkutan sokakta bizi korkutan insanların arasından geçiyorum.Ama bu sefer yalnızım...
Sen yoksun. Elimi tutup korkmamam gerektiğini söylemiyorsun.
Ama merak etme ben artık bu insanlardan ya da bu sokaklardan korkmuyorum.
Ben kendimden korkuyorum. Savaş'a söyleyecegim yalanlardan arkasından çevireceğim işlerden korkuyorum.
Ben o pisliği gördüğüm ilk yerde boğazına yapışmaktan korkuyorum. Kendi kinimden korkuyorum.
"Geldik efendim" taş kafanın sesiyle irkilip elimdeki kalemi düşürdüm. Arabanın durduğunu fark etmeyecek kadar dalmış olmama şaşırmayı sonraya bırakıp başımı salladım. Yarım bırakıp açıklama yapmazsam kızacagını histtiğimden kucağımda ki kalemi alıp devam ettim.
Bugün 'onu' görücem.
Sana sonra yazarım...
U.08
Defteri ve kalemi çantama koyup arabadan indim.
Önünde durduğumuz ev tam da Savaş'a yakışır şekilde gereksiz lükstü. Ev iki katlı görünse de alttaki küçük pencerelerden aslında üç olduğunu anladım. Bembeyaz boyasıyla bu harabe sokakta fazlasıyla dikkat çeken ev o kadar büyüktü ki daha içine girmeden çokça kullanılmayan odası olduğunu anlamıştım.
Ben evi incelerken siyah takım elbiseli bir adam önümde belirdi. "Savaş bey içerde sizi bekliyor efendim, buyrun." diyip demir kapıyı açtı.
Savaş bey kardeşini karşılamak için kapıya kadar çıkamamıştı demek.
Açtığı kapıdan geçip adamı takip ettim. Küçük bir holden geçtik. Adam saygıyla eğilip elliye geçmemi işaret ettiğinde soğuk bakışlarımı hiç bozmadan teşekkür edip önünden geçtim.
İçeri girdiğimde tam karşımda durup bana bakan abim ile göz göze geldim. Yeşil gözlerinde ki ifade tıpkı babamın ki gibi sert ve soğuktu. Ona doğru koşup boynuna atlamak, geniş omuzuna başımı yaslayıp saatlerce ağlamak istedim. Tüm bildiklerimi anlatıp onu bu yalanlardan kurtarmak istedim. Ama bunu yaparsam ablama ve çocukluğuma ihanet etmiş olacağımı biliyordum.
Savaş'a anlatırsam beni durdururdu. Bunu ben zarar görmeyeyim diye yapardı.
Muhtemelen, rahat durmayacağımı bildiği için beni yurt dışına gönderir orda da bir eve kapattırdı. Başıma diktiği onlarca adamın gözetiminde hapishane hayatı yaşardım. İtiraz dahi edemezdim çünkü yine o meşhur sözünü söylerdi;
'Herşey senin iyiliğin için, Ulya'
Hâlâ aynı yerde dikildiğimi fark ettiğimde ne yapacağımı bilemeyerek gülümsemeye çalıştım. İnsanın kendi abisine yabancı olması garip bir duyguydu.
"Böyle duracak mıyız?" diye alayla sorduğumda Savaş benden bir komut almış gibi hızla aramızdaki mesafeyi kapattı. Ellerini belime sarp çenesini başıma dayadı. Birkaç saniye afallayıp boş dursam da çabuk toparlanıp sarılışına karşılık verdim. Gözlerinde ki ifadeye kadar herşeyi değişmiş olsa da kokusu aynıydı işte. Beni salıncakta sallayan, anne ve babamın her kavgasında kulaklarımı kapatan, annem beni her dövmeye kalktığında önümde durup beni koruyan abimdi. Aynı zamanda aylarca arayıp sormayan, üç yıl boyunca beni görmeye bile gelmeyen, yalvarışlarımı umursamayan abimdide.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEN ÇEMBERİ
Teen Fiction• Başlangıcı olan her şeyin bir sonu vardır. • Başladığın noktaya geri dönersin. *Bu isimle wattpad de yazılan ilk kitaptır.*