-Bana Geldin-

1.8K 251 131
                                    

Medya : Max Richter - She Remembers

İyi okumalar.

By Amethyst 🌙

°°°

Çıkmıştım.

Esaretim, beni aşkımdan ayıran o karanlık günlerim geride kalmıştı. İki aylık hasretim son bulmak üzereydi.

Ve bugün küçük sevgilimin doğum günüydü.

Elimde küçük bir çantayla çıkmıştım merkezden, yanımda cüzi miktarda para vardı.

Hediyelik eşya dükkanlarını gezerken gözüme takılan kar küresiyle gülümsedim kocaman. İçinde iki erkek vardı, el ele tutuşuyorlardı. Üzerlerine bir şemsiye kapatmışlardı, gözümü alamadım küreden.

İçeri girip küreyi satın aldığımda paketlenmesini izledim bir süre, ardından elimde bambaşka bir paketle çıktım dükkandan.

Meleğime gidecektim, küçük sevgilime gidecektim!

Titreyen bacaklarımla yürümeye çalışıyordum, yaklaştıkça heyecanım daha da artıyordu. Evin yakınlarına geldiğimde iki beden gördüm parkta. Yan yana oturuyorlardı.

Biri benim meleğimdi, benim güzel sevgilimdi.

Nefesim kesildi onu gördüğümde. Gözlerim doldu, yaş yuvarlanıp iz bıraktı esmer tenimde. Bacaklarımın dermanı kesildi, kollarım boşa çıktı sanki. Adı dilimden çaresizce dökülüverdi.

"Jeon'um."

Sesimi duymazdı belki, ama arkadaşı benim tarafıma dönmüştü. Göz gezdirirken bana takıldı irisleri. Gözleri kocaman oldu başta, ardından sevgilime döndü. Jeongguk ona bakan yüze baktı, sonra da öylece dikilen bana.

Yeminler olsun ki nefesinin kesildiğini gördüm uzaktan. Ayağa kalktı, tökezledi. Sejong tuttu kolundan, adımı duyuyordum hafifçe.

"Taehyung!"

Bana doğru koşmaya başladığında hıçkırıklarımı serbest bıraktım, dermansız bacaklarıma iki adım atması için müsaade edebildim sadece. Ağlayarak koşuyordu bana, kollarımı açtığımda kucağıma atlamıştı.

Beynimden vurulmuş gibi olmuştum kokusu burnuma dolduğunda.

Sanki az ağlıyormuş gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştık ikimiz de. Bacaklarını belime dolamıştı, küçük dudaklarını önüne neresi gelirse oraya bastırıyordu. Bense kokusunu biraz daha teninden çekebilmek için can havliyle uğraşıyordum. Derin derin nefesler alıp veriyordu boynumda, ah, bir serçe gibi titriyordu! Ağladıkça daha da şiddetli öpüyordu boynumu, gözyaşları akıp gidiyordu.

Kafamı çevirip dudaklarımı bastırmaya başladım öylece. Yanağına, şakağına, saçlarına, çenesine, boynuna... O sırada dudaklarım nereye yapışıyorsa orayı öpüyordum koklayarak.

"Geldin, bana geldin."

"Sana söyledim, bırakmayacağım seni dedim. Geldim bak, kollarımın arasındasın yine."

Hafifçe geri çekilip şişmiş gözlerine bastırdım dudaklarımı. Ardından kızarmış burnuna. Küçük kırmızı dudaklarını o benden önce davranarak bastırmıştı dudaklarıma.

Yeminler olsun ki, yer ayağımın altından kayar gibi oldu. Küçücük bir öpücük bıraktı dudaklarıma, ama o öpücük için ölürdüm ben.

Yüzü buruştuğunda anlamıştım tekrar ağlayacağını, belimdeki bacaklarına attım ellerimi. İyice yerleştirip sıkıca sarıldım bedenime. Yürümeye başladığımda boynumdaki kollarına sıkılaştırıp yüzünü boynuma gömdü.

Paradise×Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin