Blind Date

⁴┃❀┃i'll help you get your love

"Bir insanın geçmişini kolayca yargılama, belki artık orada yaşamıyordur."

-Eliot

┃❀┃

🎧 Sam Smith & Demi Lovato - I'm Ready

┃❀┃

Soğuk duştan çıkıp belime astığım havluyla odama gittim. Islak saçlarımdan damlayan damlalar ya vücudumda süzülmeyi tercih ediyor ya da doğrudan zeminle buluşuyordu. Alysa olsa yerleri ıslattığım için bana kızardı. Pek disiplinli bir kız değil de rahat olarak görünse de temizlik ve düzen açısından bazı takıntıları vardı. Bu yüzden çizim tableti başında sabahladığım günlerde söylenerek dağıttığım etrafı toplardı.

Alysa'yı düşünmenin etkisiyle bu kötü etkiden arınıp başımı hafifçe iki yana salladım. Alysa ile dalga geçer gibi saçlarımdan daha çok su damlası yere akın etti. Aldırmadan giysi dolabının önünde durdum. Ne giyeceğimi önceden seçmemiştim, zaten öyle de bir huyum yoktu. Ama Jennie bugün buluşacağımızı bildiği için sabahtan beri beni hazırlıklı olmam konusunda darlayıp duruyordu.

Dün gece geç saatlere kadar bölümü bitirmeye çalışıp sonunda başarılı olmuştum. Sevinçten uykulu halimle de olsa neredeyse çığlıklar atmıştım. Bu yüzden çizim tabletinden yana içim rahattı. Ancak tabii ki kötü bir yanı da vardı bu işin. Dünün etkisi olarak gözlerimin altında yine koyu damarlar ortaya çıkmıştı.

Ayrıca buluşmaya bir saat kala duştan çıkmıştım. Jennie bunu duysa beni parçalardı. Oysa bu süre bana yeter de artardı.

Telefonumun çalmasıyla birlikte dolabın kapağını kenara kaydırıp yatağın üzerinde bıraktığım telefonuma eğildim. Jennie arıyordu. Şaşırdım mı? Tabii ki de hayır.

"Efendim Jennie?"

Derince bir nefes aldı. Konuşmasından bile gergin olduğunu sezebiliyordum. "Restorandasın değil mi?"

Duştan yeni çıktım.

"Evden çıkmak üzereyim." Nasılsa on dakikada çıkardım işte evden. Bu kadar büyütmenin gereği yoktu.

"Ne?!" Bir anda cırlamasıyla yüzümü buruşturup telefonu kulağımdan uzaklaştırdım. Bu kızın canıma kastı vardı.

"Ne demek daha çıkmadın Jungkook? Nasıl yetişmeyi düşünüyorsun? Bir de daha hazırlanmadım de tam olsun!"

"Daha hazırlanmadım," dedim sakin bir sesle.

"Sana inanamıyorum! Hemen oraya geleceğim seni aptal!" Sinirle gürlediğinde göremese de başımı hızla iki yana salladım. "Gelmeni gerektiren bir durum yok. Hazırlanıp çıkacağım işte, oyalama beni."

"Bana bak, Jungkook. Olur da gecikirsen ve o kızı mahcup edersen seni mahvederim, anladın mı? Sabahtan beri sana mesajlar atıyorum erken hazırlan diye. Dikkate aldığın halin buysa atmasam daha uyuyor olurdun herhalde." Sinirlendiği için hızlı hızlı konuşuyordu. Bıkkın bir nefes aldım ve elimle saçlarımı geriye attım. Yüzüme akmış olan su damlalarını elimin tersiyle sildim.

"Jennie sakin ol. Sanki sen gidiyorsun buluşmaya."

"Ne sinir bozucu değil mi? Bu kadar sakin olman..."

Kaşlarımı çattım. "Ne yapmamı bekliyorsun? Elim ayağım dolansın da üç dört saat önceden hazırlanıp buluşma yolu mu bekleyeyim, Jennie? Hazırlanıyorum dedim işte uzatma." Jennie gerçekten bazı şeyleri gereksiz büyütebiliyordu. Buluşmaya geç kalacağımı falan da sanmıyordum, sadece abartıyordu.