⁶┃❀┃little wrongs, big truths

1.4K 200 320
                                    

"Sessizlik ve ayrı kalmanın çatlaklarında sayısız kuşku büyür."

-Eona (Alison Goodman)

┃❀┃

🎧Mabel - Mad Love

┃❀┃

Chaeyoung'la dün akşam olan buluşmamdan sonra odama kapanmış yetiştirmem gereken bölümlere odaklanmıştım. Öyle ki buluşma hakkında doğru düzgün düşünememiştim bile. Saat üçe geliyordu ki elimdeki kalemi bırakıp durdum ve yarıladığım bölüme bakarken sandalyemde arkama yaslandım.

Jennie dün gece beni aramış ve buluşmanın nasıl geçtiği hakkında başımın etini yemişti. Jennie'ye kısaca iyi olduğundan bahsetmiş ve pek detay vermemiştim. Ne gibi bir detay mı? Chaeyoung'un bana bulunduğu teklif gibi bir detay.

Elbette kabul etmeyecektim. Alysa'yla olan ilişkimiz üç ay önce değil, çok daha önce bitmişti zaten. Biz birbirimize olan aşkımızı öldürmüştük. İlişkimiz geri dönüşü olmayan bir yola saparken bundan habersiz bir şekilde kendi kariyerime odaklanmıştım. O ellerimden kayıp gitmişti, ancak ben de tutmamıştım. Bir bakıma bu ilişkiyi karşılıklı olarak bitirmiştik.

Eğer tutmak isteseydim tutardım.

Alysa'nın açmak istediğim bembeyaz yeni sayfaya ismini yazmasını istemiyordum. Ondan nefret etmiyordum ancak hayatımda istediğim de söylenemezdi. Hem de başkasının isminin yazacağı bir sayfada ismini istemiyordum.

Chaeyoung pek öyle düşünmüyor olmalıydı. Sonuçta benimle bir gelecek düşünüyorsa neden bana böyle absürt bir teklifte bulunurdu ki? Zorla ikna edildiği belliydi, neredeyse kendimin daha istekli olduğunu düşünmüştüm. Buluşma gayet güzel gitse de Chaeyoung'la güzel bir gelecek inşa edebileceğimize dair olan düşüncelerim Chaeyoung'un sorusuyla sona ermişti.

Tanrım cidden umutsuz vakaydım. Buluşmayı baştan kabul etmemem gerekiyordu. Kimseyle ilgilenebilecek vaktim veya düzenim yokken neden kabul etmiştim ki zaten?

Elimde en az üç hazır bölüm olması gerekiyordu. Bazı okuyucular jeton kullanıp elimdeki bölümlere erken erişebiliyordu. O yüzden yarın gece yarısına kadar işimi sağlama almak istiyorsam tam iki bölüm bitirmem gerekiyordu. Bir tanesi zaten elimdeydi.

Düşünceleri aklımdan uzaklaştırıp çizmeye devam ettim. Başım ve gözlerim ağrıyordu ama yetiştiremezsem listede üçüncülüğe bile düşebilirdim.

Tüm günüm çizmekle geçmesine rağmen yarısını bitirdiğim bölümün diğer yarısını ancak bitirebilmiştim. Kendimi zorluyordum ama düzgün bir şeyler çıkmıyordu ve ben acelem olmasına rağmen silip silip tekrar çiziyordum. Aynı sahneyi on kere değiştirmiş falan olabilirdim. Hala pek içime sindiği söylenemezdi ama eskilerinden daha iyi görünüyordu.

Oturmaktan yapıştığım sandalyemden kalktım ve sadece çizim tabletinin aydınlattığı odamda bir şeylere çarpmadan yürümeye çalıştım. Gün boyu sadece yarım bölüm çizebilmişken yarın koca bir bölüm çizmem gerekiyordu. Tanrı'm...

Elimdeki su bardağıyla odamdan çıktım ve zifiri karanlıktaki koridorda yürümeye başladım. Evimde zifiri karanlıkta çoğu kez dolaştığım için her yer ve her köşe ezberimdeydi, dolayısıyla yürürken duraksamıyordum veya sıkıntı çekmiyordum.

Cebimdeki telefonumun titremesiyle durdum. Nedense Chaeyoung olduğunu düşünmüştüm çünkü dün akşamdan beri tık yoktu. Belki de mesaj atmak istemişti. Telefonu çıkarıp ekrana baktığımda Seokjin'in adını görür görmez gözlerimi devirecek gibi oldum.

Blind DateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin