İstek tepki
Bizim kendimize ait bir şirketimiz var ve bir anlaşma için şirketin yüzde otuz hissesini Katar'lılara satmaya çalışıyoruz ama onlar yüzde kırk hisse istiyorlar ve biz sürekli evde çalışanlarla toplantı yapıyoruz. Sürekli akşam mesailere kalıyoruz ve sabahleyin eve geliyoruz yorgun bitki halde ve biasımız üzülüyor. Hem bu kadar çalışmanız ve mesleğimize önem vermeniz her ne kadar hoşuna gitsede onunla ilgilenmediğiniz içinde üzülüyor. Hamile olduğumuzdan dolayı da bir şey olucak diye korkuyor biasımızın tepkisi. Bu arada üyelerde sadece küçük bir kısım aynı olucak, diğer kısımları farklı
KİM NAMJOON
Namjoon yazdıklarıyla bizi hayran bırakan Namjoon'un artık aklına o yazdığı güzel sözler gelmiyodu. İlham yoktu
Siz ona zarar verdiğinizin farkında bile değildiniz. O size bir şey olmasın, başınıza bir şey gelmesin diye adam bile tuttu. Canı her daim yanan bu adam deliye dönüyodu. Korku onun tüm bedenini ele geçirmişti. O sizin eve yorgun ve bitkin halde gelmenizden sürekli şikâyetçiydi ve halada öyle
- Yine mesai, yine mesai. Bıkmadın mı?
Siz onun yine bu konuları açmasından dolayı ona
+ Peki sen sürekli bu konuyu açmaktan bıkmadın mı?
- O kadar çok çalışıyorsun ki kendine bir dakika bile ayır mıyosun.
+ Kendime mı yoksa sana mı?
Bu demenizle kaşlarını çattı
- O ne demek şimdi.
+ Öffff şu an hiç tartışıcak halde değilim çünkü birazdan şirket çalışanları gelicek ve bu toplantı gerçekleştiricez.
- Bak hala işten bahsediyosun.
+ Neyden bahsetmemi istiyorsun? Ondan başka yapıcak bir şeyim varda ben mi bilmiyorum?
Namjoon size yaklaştı ve elinizde ki iş ile alakalı raporları koltuğa bıraktı ve sizinle göz hizasına gelmek için kendini koltuğa yaslayıp ellerinizi tutup gözlerinizin içine bakarak
- Senin bu kadar çalışıp böyle kendini yormanı hiç hoşnut bulmuyorum.
+ Bak o kadar işim var ki sana zaman ayıra-
Parmağını dudağınıza koyup susmanızı sağladı
- Biliyorum. Seni anlıyorum. Bende bu kadar çalıştığım zaman sana vakit ayıramıyodum hatta bu yüzden seninle ayrılmıştık.
+ Evet hatırlıyorum.
- Ve şimdi seni gerçekten anladım.
+ Eski konuları açmasak
- Bak sevgilim. Sorumluluk sahibi bı insan olman, Senin işine bu kadar önem vermen ve kariyerinde ilerleme kaydetmen gerçekten çok güzel Ama unutma ki sen Hamilesin. Doğuma üç ay kaldı. Biraz olsun kendine bebeğimize ve bana biraz vakit ayır. Sana ve bebeğimize bi şey olsun istemiyorum Tamam mı?
+ Merak etme Ben kendime-
Sonra zilin çalmasıyla kapıyı açtınız
+ Hoş geldiniz.
Asistanınız: Hoşbulduk efendim hazırsak başlayalım
+ Peki tamam siz içeri-
Siz bunu derken arkanızı döndünüz ve Namjoon'un yere hüzünlü bir şekilde bakmasıyla arkanızı dönerek konuştunuz
Asistanınız: Bir şey mi oldu efendim.
+ Şey...
Umutsuzca yere bakan kocanıza baktıktan sonra çalışanlarınıza dönüp
+ Üç gün sonra çalışmaya devam ediceksiniz
Halka ilişkiler müdürü: Nasıl yani efendim?
+ Size üç günlük bi tatil veriyorum.
Bunu duymasıyla Namjoon sırıttı.
Asistanınız: Tatil mi?
+ Evet üç günlük tatil. Yani bu günü saymayın. Yani Perşembe, Cuma, Cumartesi. Pazar günü zaten tatil o yüzden yarından itibaren iş yok. Ama bugün toplantımızı yapıcaz ondan sonrasını biliyosunuz.
Çalışanlarınızın yüzü gülüyordu. Hepsi içeri girdikten sonra Namjoon size sıkıca sarıldı.
- İşte benim sevgilim.
+ Aşkım
- Söyle hayatım.
+ Bundan sonra seninle ikimiz
- Üçümüz.
+ Doğru üçümüz. Bizde mi tatile mi gitsek.
- Güzel fikir üçümüz böyle.
+ Evet çok güzel olur bence. Ne dersin gidelim mi?
- Sorulucak şey mi bu. İstediğin saman gideriz.
Dedi ve size küçük bi öpücük kondurdu.
Kadın çalışanlar: Aaahh.
İkiniz onlara döndünüz. Hepsi size bakıp sırıtıyodu.
- Siz bizi mi izliyosunuz?
Hepsi başını salladı.
+ Bak bide onaylıyorlar. Bana bakın çabuk bahçeye çıkın Yoksa o üç günlük tatili unutun!
Dedikten sonra çalışanlarınız bahçeye koşarak çıktı. Sizde arkalarından.
+ Bak bak bak. Ne kadar meraklılarmış tatile.
- E onları o kadar çalıştırırsan olucağı bu.
+ Neyse ben toplantıdayım.
Dedikten sonra toplantıya başladınız.
