Tepki 25 (Maknae line)

621 17 3
                                    


PARK JİMİN
Jimin gülünce gözleri kısılan ve bizi güldüren jimin nedense uzun süredir o gülümseme yok olup gitmişti. Yerini Üzüntü ve karamsarlık kaplamıştı.
Sizin o kadar yorgun olmanıza dayanamıyodu. Siz onu uyandırmadan kalkıp işe gitsenizde uyandığında sizi görmediği zaman ona ayrılık hissi veriyodu. Onun için kalp krizi bu olsa gerek. Uyarmasına rağmen onu dinlemediniz. Sizi eve geldiğinizde yorgun uykusuz ve aç gördüğü zaman gözleri dolardı.
Siz bir gün yine aynı şekilde çıkacakken sizi durdurdu.
- (Y/N)
Siz duraksayıp arkanızı döndünüz.
- Yine işe mi?
Siz olumsuz anlamada kafanızı salladınız.
- O zaman nereye
+ Markete
- Sabah sabah
+ Evet n'olmuş
- Ne mi olmuş, ne mi olmuş!
Onun bağırmasıyla titrediniz.
- Seni daha kaç kere uyarmam lazım Beni dinlemen için? Eve yorgun argın gelmen artık beni üzmekle kalmıyor sinirlendiriyoda. Hem sen niye sabahım köründe markete gidiyosun?
+😳
- (Y/N) sana bi soru sordum.
+🙄
- Anlaşıldı. Toplantın var, yine!
Sizin kapıdan uzaklaştırdı ve koltuğa oturtup başınızda bekledi.
- Hiçbir yere gitmiyosun!
+ Niye?
- Sana tatlı dille anlatmaya çalıştım ama sen dinlemedin o yüzden otur oturduğun yerde.
+ Lütfen.
O büyük bir off çekip önünüzde diz çöktü ve elinizi tuttup (Evlilik teklifi değil😁)
- Bak sevgilim seni uyardım. Hamilesin dedim, yorgun argın gelme hem bebeğe hem sana zarar gelir dedim, seni kaç kere uyardım bilmiyorum sayamayacağım kadar. Sen böyle olunca beni ne kadar üzüyosun haberin var mı?
- Sevgilim bak seni kırdıysam özür dilerim ama
Sözünüzü kesen şey kapının çalınmasıydı.
+ Hoş geldiniz.
Asistanınız: Hoşbulduk efendim hazırsak başlayalım
+ Peki tamam siz içeri-
Siz bunu derken arkanızı döndünüz ve Jimin'i yere hüzünlü bir şekilde bakmasıyla arkanızı dönerek konuştunuz
Asistanınız: Bir şey mi oldu efendim.
+ Şey...
Umutsuzca yere bakan kocanıza baktıktan sonra çalışanlarınıza dönüp
+ Üç gün sonra çalışmaya devam ediceksiniz
Halka ilişkiler müdürü: Nasıl yani efendim?
+ Size üç günlük bi tatil veriyorum.
Bunu duymasıyla Jimin size içten bir gülümseme sundu. Artık eski gülümsemesi geri gelmişti
Asistanınız: Tatil mi?
+ Evet üç günlük tatil. Yani bu günü saymayın. Yani Perşembe, Cuma, Cumartesi. Pazar günü zaten tatil o yüzden yarından itibaren iş yok. Ama bugün toplantımızı yapıcaz ondan sonrasını biliyosunuz.
Çalışanlarınızın yüzü gülüyordu. Hepsi içeri girdikten sonra Jimin size sıkıca sarıldı.
- İşte benim sevgilim. Sana da bu yakışır.
+ Aynen öyle
- Bu üç gün boyunca hiçbir şey yapmıyosun tamam mı
+ Tamam. Sen niye bu kadar tatlısın?
- Ben tatlı değilim sexyim
+ Yaa
- Unuttun herhalde Sevgilim. Bu halime dayanamadığında üstüme atlayan sendin. en sonunda da hamile kalmıştın hatırlatırım. 
+ Tamam açma şimdi bu konuyu.
- Neyse Bi tane öpeyim mi?
+ Herkesin ortasında
- Sahnede öptüğümde utanmadın şimdi mi utanıyorsun
+ Ama onlar senin fanların. Bunlar ise benim çalışanlarım ve benim bir disiplinim var
- Hadi ama ya küçük bi öpücük. Öpeyim öpeyim. Öpeyim bence.
+ E hadi öp bakalım
Dedi ve size küçük bi öpücük kondurdu.
Kadın çalışanlar: Aaahh.
İkiniz onlara döndünüz. Hepsi size bakıp sırıtıyodu.
- Siz bizi mi izliyosunuz?
Hepsi başını salladı.
+ Bana bakın çabuk bahçeye çıkın Yoksa o üç günlük tatili unutun!
Dedikten sonra çalışanlarınız bahçeye koşarak çıktı. Sizde arkalarından.
+ Bak bak bak. Ne kadar meraklılarmış tatile.
- E onları o kadar çalıştırırsan olucağı bu.
+ Neyse ben toplantıdayım.
Dedikten sonra toplantıya başladınız.

KİM TAEHYUNG
Taehyung. Çocukluğa bayılan, çocukla çocuk olan ve her zaman bu taktiklerle insanı güldüren Taehyung. Onun bu hali yok. Gitti ve bitti. Sizi böyle görünce acıyan ve ardından yaşlar akıtan gözlerinden bıkmıştı. Sizi bu şekilde görmekten sıkılıp kör olmayı dileyen (Allah korusun) bu çocuk artık bitmişti. Yorgun olmanızdan, uykusuz kalmanızdan, aç ve susuz olmanızda ölesiye nefret ediyodu. Her ne kadar uyarsada dinlememekte ısrarcıydınız.
Sizin toplantı meselesini duyunca. Yine kendine hakim olamadı ve
- Yine mi?
+ Ne yine mi?
- Anlamamazlıktan gelme yine toplantın var
Siz onun gözüne bakmıyordunuz.
- Neden, Niye, Niçin bunu kendine yapıyosun? Ben artık seni böyle görmeye dayanamıyorum. Senin ve bebeğimize bir şey olucak diye çok korkuyorum.
Siz ona bakmıyordunuz. O size yaklaşıp
- Sevgilim
Siz ona baktınız
- Senin işini önemsemen çok güzel ama bu kadar da değil. Sen çalıştığını sanıyosun ama kendine eziyet ediyosun. Yalvarıyorum sana n'olur, lütfen yapma. Ben bile bu kadar çalışmıyorum sen 48 saat içinde sadece 3-4 saat uyuyosun. Bu işkence farkında değil misin? Ben bu kadar dayanamazdım.
+ Biliyorum. Çok özür dilerim-
Zilin çalmasıyla kapıya baktınız.
+ Hoş geldiniz.
Asistanınız: Hoşbulduk efendim hazırsak başlayalım
+ Peki tamam siz içeri-
Siz bunu derken arkanızı döndünüz ve Taehyung'u yere hüzünlü bir şekilde bakmasıyla arkanızı dönerek konuştunuz
Asistanınız: Bir şey mi oldu efendim.
+ Şey...
Umutsuzca yere bakan kocanıza baktıktan sonra çalışanlarınıza dönüp
+ Üç gün sonra çalışmaya devam ediceksiniz
Halka ilişkiler müdürü: Nasıl yani efendim?
+ Size üç günlük bi tatil veriyorum.
Bunu duymasıyla Taehyung size o kare gülüşünü sundu.
Asistanınız: Tatil mi?
+ Evet üç günlük tatil. Yani bu günü saymayın. Yani Perşembe, Cuma, Cumartesi. Pazar günü zaten tatil o yüzden yarından itibaren iş yok. Ama bugün toplantımızı yapıcaz ondan sonrasını biliyosunuz.
Çalışanlarınızın yüzü gülüyordu. Hepsi içeri girdikten sonra Taehyung size sıkıca sarıldı.
- İşte benim sevgilim.
+ Sevgilim
- Efendim sevgilim
+ Dağ evine mi gitsek hem orada o toprak kokusuyla uyumam daha iyi olmaz mı?
- Harika bi fikir. Hem oranın yağmuru da çok güzel.
+ Evet. Bizimde boy cam öyle çatından sular akıyo ya pencereye çok güzel oluyo
- Demi. Şelale misali akyo.
+ Evet. Bi de toprak kokusu
- Burnuma şimdiden kokusu geldi. Tabi senin konun varken toprak kokusu neymiş
+ Seni çok seviyorum.
- Ben daha çok
Dedi ve size küçük bi öpücük kondurdu.
Kadın çalışanlar: Aaahh.
İkiniz onlara döndünüz. Hepsi size bakıp sırıtıyodu.
- Siz bizi mi izliyosunuz?
Hepsi başını salladı.
+ Bana bakın çabuk bahçeye çıkın Yoksa o üç günlük tatili unutun!
Dedikten sonra çalışanlarınız bahçeye koşarak çıktı. Sizde arkalarından.
+ Bak bak bak. Ne kadar meraklılarmış tatile. 
- E onları o kadar çalıştırırsan olucağı bu.
+ Neyse ben toplantıdayım.
Dedikten sonra toplantıya başladınız.

JEON JUNGKOOK
Jungkook nerdesin? Gülümseyince kalpleri ısıtan, Bakışlarıyla bizi eriten, en ufak bi şeyde bile bizi güldüren ve yetenekleriyle insanları büyüleyen daha bir çok sayamayacağım bu özellikteki Kook'un ruhunu emişler (Hayri Potta ve Azkaban tutsağın'dan Ruh emiciler) ona n'olmuştu böyle.
Sabah kalktığında sizi yanında görmemesi, eve solgun, bitkin bir halde geldiğinizi görmesi onun kalbinin her yerine bir hançer misali darbeler veriyodunuz. Kalbini tutup derin nefesler almaya çalışan bu adam, artık ne yapacağını bilmiyordu. Sizi uyarmasından hem siz, hem de o sıkılmıştı. Siz o uyuyor zannetsenizde o siz gittiğinizde gözüken gıptam uyku girmiyodu. Bekliyodu, uyumak için sizi bekliyodu. Siz yine aynı şekilde sabahtan kalktığınızda.
- Dur
Demekle yetindi.
- Gitmeni istemiyorum.
Siz arkanızı döndünüz ve o konuşmaya devam etti.
- Ben artık dayanamıyorum. Seni bu şekilde görmek istemiyorum. Sen nefessiz kaldığında bende nefessiz kalıyorum. Kalbime sürekli olarak bıçak saplıyorsun ve canım çok acıyor.
+ Ben işimi yapıyorum sadece.
- Bu şekilde mi? Kendini harap ederek mi? Bu çalışmak değil ki eziyet bu işkence. Senin işine hakim olup sorumluluğunu yerine getirmen gerektiğini biliyorum ama eğer işin seni bu hale getiriyosa, ben senin çalışmanı istemiyorum.
+ Ne? Ne demek o şimdi.
Size yaklaşıp elinizi tuttu ve öptü. Siz yere bakıyodunuz
- Sevgilim, Sevdiğim, Hayata tutunma sebebim.
Bunları söylediğinde gözlerinin içine bakmaya başladınız
- N'olur yapma. Bi kere olsun dinle beni lütfen. Hamile olduğunu biliyorsun değil mi?
+ Evet
- Kendini ve bebeğimizin sağlığını tehlikeye attığını biliyo musun?
Siz üzgün bir şekilde yere bakıyodunuz. Sizi çenenizden tutup göz hizasına getirerek
- Ben sen olayım sende ben ol. Empati kuralım biraz. Şimdi sen beni sabah akşam çalışıp, eve gelmeyip, bir saat uykuyla güne başlayıp, açlıktan zayıf bi hale gelmiş olmama rağmen dans etmemi, dinlenmeye vakit bulamadan sahneye çıkıp aynı ritüeli sahnede tekrarlamamı, hem dans edip, hem şarkı söyleyip nefessizlikten bayılmamı ister miydin?
+ Asla! Bunun zaten kaç kere yaşandığını biliyorsun o yüzden mazideki konuları açıp beni üzme.
- Heh! Tamam işte. Bende onu söylüyorum Sevgilim. Ben seni böyle görmek istemiyorum.
+ O kadar haklısın ki ben bunu fark edemedim özür diliyoru-
Zilin sözünüzü kesmesiyle kapıya baktınız.
+ Hoş geldiniz.
Asistanınız: Hoşbulduk efendim hazırsak başlayalım
+ Peki tamam siz içeri-
Siz bunu derken arkanızı döndünüz ve Kook'un  yere hüzünlü bir şekilde bakmasıyla arkanızı dönerek konuştunuz
Asistanınız: Bir şey mi oldu efendim.
+ Şey...
Umutsuzca yere bakan kocanıza baktıktan sonra çalışanlarınıza dönüp
+ Üç gün sonra çalışmaya devam ediceksiniz
Halka ilişkiler müdürü: Nasıl yani efendim?
+ Size üç günlük bi tatil veriyorum.
Bunu duymasıyla size o içimizi ısıtan gülüşünü hediye etti.
Asistanınız: Tatil mi?
+ Evet üç günlük tatil. Yani bu günü saymayın. Yani Perşembe, Cuma, Cumartesi. Pazar günü zaten tatil o yüzden yarından itibaren iş yok. Ama bugün toplantımızı yapıcaz ondan sonrasını biliyosunuz.
Çalışanlarınızın yüzü gülüyordu. Hepsi içeri girdikten sonra Kook size sıkıca sarıldı.
- İşte benim sevgilim.
+ Aşkım
- Söyle bebeğim
+ Kalbime bıçak saplıyosun dedin ya
- Evet
+ özür dilerim canını yaktığım için
- Hayır benim kalbime zarar vereni ömrüm boyunca hayatımdan silerim
+ Nası yani beni sildin mi?
- Tabi ki hayır. Asla silmem.
+ E kalbine zarar vermedim mi?
- Vermedin
+ Vermedim mi?
- Evet vermedin. Sen benim kalbime hiç bir zaman zarar vermedin. Sen zarar görürsen işte o zaman zarar verirler kalbime, Çünkü
+ Çünkü
Dediğinizde size küçük bi öpücük kondurdu.
- Çünkü benim kalbim sensin
Kadın çalışanlar: Aaahh.
İkiniz onlara döndünüz. Hepsi size bakıp sırıtıyodu.
- Siz bizi mi izliyosunuz?
Hepsi başını salladı.
+ Bana bakın çabuk bahçeye çıkın Yoksa o üç günlük tatili unutun!
Dedikten sonra çalışanlarınız bahçeye koşarak çıktı. Sizde arkalarından.
+ Bak bak bak. Ne kadar meraklılarmış tatile. 
- E onları o kadar çalıştırırsan olucağı bu.
+ Neyse ben toplantıdayım.
Dedikten sonra toplantıya başladınız.

Özlediniz mi? Uzun süre ardından tepki atıyorum. Buyurun

BTS İLE TEPKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin