Sabah herkes bir koşuşturmaca içindeydi.Yemek kokuları burnuma kadar geliyordu.Biri hışımla odaya daldı.
-"Hala yatıyor musun güzelim.Kalk artık bugün senin düğünün en son sen uyanıyorsun"dedi.Ses Yekta'nındı.OLduğum yerde yuvarlandım ve yastığı Yekta'ya fırlattım.
-"Nikah kıyılacağı zaman bana haber verin!"dedim ve uyumaya devam ettim.O kadar çok dalmıştım ki üzerime bir kova su dökülmesiyle uyandım.
-"Mal mısın Yekta niye su döküyorsun?"dedim.Yekta sırıtarak
-"Terbiyesiz abiye öyle denilir mi?Düğünün olmasaydı gösterirdim sana ama neyse."dedi.Arkasını döndü.Kahvaltıya indim bir şeyler yedik.Annem
-"Kızım Adar gelinliğini bıraktı saat on iki gibi almaya gelecekler seni hadi hazırlan yavrum kuaför geldi makyajını..."diyecekken
-"Anne hayır makyajımı kendim yapacağım olmaz açmam peçemi kimseye."dedim.
-"Tamam tamam deli kız ne halin varsa gör."dedi.Hızla yukarı çıktım.O sırada Safir geldi.
-"Abla yardım edeyim"dedi.Ve gelinliği çıkarmıştık.Ben şoka girmiştim.Adar'ı sinir etmek için giydiğim o gelinlikti yalnız omuzlarından kollarına kadar dantel vardı yani ten fazla belli olmayacaktı.Her ne kadar o gün Adar'a gıcık olsam da şuan minnet duyuyordum.Adar'ı ilk gördüğümde teşekkür etmeyi unutmayacağım.Kuaför gelmişti saçıma çok güzel bir topuz yapılmıştı.Sonra ayaklarıma kadar duvağım vardı ve peçemi de örtmüştüm herkes çıktıktan sonra sadece bir Adar kalmıştı.Sonra davul zurna sesleri gelmeye başladı.İşte şimdi başlıyordu ne yapacaktım nasıl yapacaktım bilmiyordum.Yekta geldi ve beni odadan çıkardı.Bİr dakika Yekta ağlamış mıydı?Gözleri kızarmıştı.Annemlerin yanına indik.Yekta dualar eşliğinde kuşağımı bağladı herkes ağıt yakıp ağlıyorlardı.Annem durmaksızın devam ediyordu en son dayanamayıp salonun ortasında yüksek sesle
-"Ne ağlayıp duruyorsunuz olan ve ölene çare yoktur.Hem siz vermediniz mi ben mi istedim.Sizin istekli olduğunuz bir şeyde ağlarken ben isteksizim ağlamıyorum.Sulu gözlülüğün duygu sömürüsünün sırası değil.Kesin ağlamayı"dedim.herkes duraksamıştı.Yekta bile.Kafamı çevirdiğimde Adar ile göz göze geldik.Bana hüzün içinde bakıyordu.Üzgündü ve kırgın.O zaman içim acımıştı ama gerçeklerdi bunlar.Benim bir suçum yoktu ama neden böyle oldum.Adar yanıma yaklaştı ve koluna girdim.Gerçekten çok yakışıklı olmuş.Her neyse şimdi süzmenin bir anlamı yok çocuğu.Giderken bir atın önüne gelmiştik.Bembeyazdı ve gerçekten çok güzeldi.Acaba bununla kaçar mıydım?Beni öldürmeleri umrumda değildi ama Adar'ı infaz ederlerdi.Birininvebali altına giremezdim.Ata bindim ve davul çalmaya başlamıştı.Nikah salonuna gelmiştik.Aşağı indiğimde Adar elini uzatmıştı biz bekleme salonuna gittik misafirlerde yerlerine geçmişlerdi.Bilmiyorum ama her şey hayal ettiğim gibiydi.Nikah kıyılmıştı ve her şey bittiğinde Afşın ile Aras bağırıyordu "Ayağına bas yenge!"diye.
-"Sakın öyle bir şey yapmaya kalk"dediğinde Adar ben çoktan ayağına basmıştım.Dişini sıkmıştı sanırım biraz sert basmıştım.Afşın ve Aras deli gibi zıplayıp birbirlerine sarılıp el çırpıyorlardı sonra
-"Oley sonunda dünya tatlısı bir yengemiz oldu"deyip tekrar çığlık atmaya başlamışlardı.
-"Dünya tatlısı dediğiniz insan benim oldu sizin değil şimdi kesin saçmalıklarınızı"dedi Adar ben gülmemek için zor tutuyordum kendimi.Sonra beni kendine çekti ve alnımdan öptü.Oradan çıktık ve karşımda bir fayton vardı camdan bir üstü ve pembe çiçekler vardı ucunda ise bembeyaz bir at.Ben şaşkınlık içinde Adar'a dönerken
-"Pamuk prensesim ancak buna binmeye layık tıpkı prensesler gibi."dedi
-"Pensesler arabaya binmez diye bir kanun mu var"dedim.
-"Romantizmin içine ettin anlamıyorum odun mu olmam gerek."dedi dudak büzerek.Bende parmak uçlarımda yükseldim ve
-"Fayton ve gelinlik için çok teşekkür ederim"dedim ve yanağından öptüm.Şaşkınlık içinde bana baktı bende gülümsedim bu çocuğun tepkileri çok komikti.Sonra bana yardım ederek fatona oturdum o da öne oturmuş atı kullanıyordu.Ben ve arabacım.Fayton durdu ve güzel bir yere gelmiştik her taraf yemşeyildi ve çok hoştu güzel bir kırdı sonra Adar yanıma geldi ve çiçekten bir tacı başıma taktı sonra herkese dönerek
-"Prensesim burda ve artık tacını taktığıma göre benim kraliçemdir.Ona yan gözle bile bakanı tahta kazığa..."diye bağırarak konuşuyordu ki can acısına cümlesini tamamlayamadı çünkü ayağına basmıştım.Çevremdeki insanlara baktığımda Mardin'e göre daha elit insanlardı.Her şey gerçekten hayalden öteydi.
Akşama kadar sürmüştü düğün ve en son Adar elimden tutarak havuzun başına götürmüştü.İki yüz çiftte bizimle birlikte el ele gelmişti.Adar arkasına dönerek
-"Şimdi dilek zamanı deyip dilek fenerinin bir ucunu bana vermişti bide kalem.Üzerine dileğimi yazmıştım.Adar da yazmıştı ve iki yüz kişi
-"Bir,iki,üç uçuralım"deyip elimizdeki feneri uçurmuştuk.Gerçekten çok güzeldi gökyüzü.Byülenmiştim ve her şey çok hoştu.Adar
-"Dileğin neydi?"dedi.
-"Dilekler başkasına söylenmez yoksa kabul olmaz"dedim.
-"Hayır öyle bir kural yok"
-"Evet var.Sen söyle o zaman"dedim.Omuz silkti ve başını olumsuz anlamda salladı.Bana sarıldı ve
-"Haydi evimize gidiyoruz"dedi.
-"Ne evi?"dedim.
-"Kendimizi ayrı bir evi güzelim ayrı kalacağız İstanbul'a gidene kadar."dedi.Ben panik mi yaptım bu duygu ne öyleyse?Adar ve ben aynı ev mi?Hayı ya olamaz yapamam.Her neyse sakin ol Yezda.Elimden tuttu ve arabaya bindik araba da gerçekten çok güzeldi.Üstü açık ve balonlar vardı arkasında.Bİndik ve güzel bir konvoy yaptık sonra biz farklı bir yola sapıp konvoyu terk ettik
-"Konvoydan niye çıktık"dedim
-"Başbaşa kalmak için güzelim."dedi eve gelmiştik.Ev o kadar şirin ve güzeldi ki beyaz boyalı kırmızı çatılı bir evdi iki katlıydı.Beni kucağına aldı her ne kadar debelensemde bir şey fark etmezdi.Sonra beni odaya götürdü.Yatağın üzeri güllerle kaplıydı ve güzeldi sonra beni yere bıraktı.Peçemi çıkardı ve
-"Ayağımın acısını unuttuğumu mu zannettin Yezda Hanım.Haydi bunun acısını çıkaralım"dedi ve bana doğru yaklaştı.
Multimedia da Yezda'nın gelinliği var arkadaşlar umarım beğenirsiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR PEÇEN İÇİN DÜNYAYI YAKARIM
General FictionYezda'nın peçesinin açılmasıyla dünya tersine döner.Adar ile evlenmek zorunda kalır.Evet Adar ona vurulmuştur ilk gördüğü andan beri ama Yezda taviz vermemiştir.Aslında her şey bir peçenin suçudur...